İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırımın 109. yılı | ‘Türkiye bu eşiği aşmalı’

Ermenilerin Anadolu topraklarından sürülmesinin üzerinden 109 yıl geçti. Gazeteciler Nevzat Onaran ve Pakrat Estukyan, soykırımın örgütlendiği koşulları anlattı, yüzleşmenin önemine dikkat çekti.

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Binlerce Ermeni yurttaşın topraklarından sürülmesinin üzerinden tam 109 yıl geçti. 109 yıl önce bugün, yüzyıllar boyu birlikte yaşamış halkların önüne bir kez daha kan ve katliam konulmuştu. 109 yılda tarihle yüzleşmek bir yana ‘olayları önlemek adına’ savunmasına girişildi. Ermeni Gazeteci Pakrat Estukyan’ın deyimiyle “Her şey bir ‘Türk karşıtlığı’ ile sunularak ülkede kendini Türk olarak tanımlayan herkesin bu suça iştiraki sağlanmaya çalışıldı.” Soykırımdan 109 yıl sonra ne baskılar geride kaldı, soykırım geçmişten bir hikaye. Gazeteci-Yazar Nevzat Onaran ve Pakrat Estukyan soykırımla yüzleşme ihtiyacını gazetemize anlattı.

1915’te Osmanlı’nın bir milletler hapishanesi olduğunu anlatan Nevzat Onaran, Fransız Devrimi sonrasında gelişen ulusal ayaklanmaları hatırlattı, 1850 sonrasının Osmanlı’nın kriz yılları olduğunu ifade etti: “Maliye 1875’te iflas etmişti. Ermeni meselesi, 1878 Berlin Antlaşması’yla uluslararası diplomasinin konusuydu ve Osmanlı, çözüm için imza atmıştı.”

Krizi aşmak üzere 1878 sonrası Abdülhamid’in İslam milletlerinin merkezle ilişkisini güçlendirmek üzere İslamcı politikaya ağırlık verdiğini söyleyen Onaran, “1923’e kadar -ve sonrasında da- İslamcılık ve Türkçülük birbirinin yerine tercih edilen politik araçtır” ifadelerini kullandı.

Ermeni coğrafyasına düzenlenen Hamidiye Alaylarının sonuçlarına da dikkat çeken Onaran, Osmanlı’nın kabulüne göre 20 bin, Avrupa’daki kaynaklara göre ise 300 bin Ermeni’nin katledildiğini; Ermeni köylerinin İslamlaş(tırıl)dığını; 60-70 bin Osmanlı vatandaşı Ermeni’nin Rusya Ermenistan’ına kaçtığını; öldürülen, kaçan Ermenilerin mülklerinin ise gasbedildiğini söyledi.

Nevzat Onaran
Nevzat Onaran | Fotoğraf: Orhan Kurul/Evrensel 

‘İSKAN DENİLEN BİR SÜRGÜNDÜR’

1913 darbesinin ardından İttihat ve Terakkinin Türkçü politikalarda yoğunlaştığını anlatan Onaran “Sarıkamış’taki yenilginin ardından Hristiyanları tasfiye politikasına öncelik verildi. 6 Eylül 1914’ten beri takip edilen, liderlik yeteneği olan Ermenilerin tutuklanması ve tasfiye edilmesi emredildi” dedi.

‘Irkçı-milliyetçi tarihçilerin’ anlatımlarının bir ‘yalan rüzgarı’ olduğunu söyleyen Onaran, “Ermeniler Van’dan Edirne’ye her yerde evinden, barkından, toprağından koparılıp Suriye çölüne atıldı. Malına da çöküldü. Sürgün dense de aslında yapılan toprağından kovalamaktır” ifadelerini kullandı.

“Toprağından kovalamak, malına çökmek soyu kırmak değilse nedir?​” diye soran Onaran, bugünkü ülke sınırları dahilinde Osmanlı nüfus sayımına göre 1914’te yüzde 20 olan Hristiyan ve Musevi nüfus oranının bugün binde 1’lerde olmasının izaha muhtaç olduğunu dile getirdi.

‘SOYKIRIM’ SİYASİLERİ TEDİRGİN EDİYOR

Pakrat Estukyan
Pakrat Estukyan | Fotoğraf: MA

Gazeteci Pakrat Estukyan ise soykırımla yüzleşmenin zorunluluğunu, yollarını anlattı. Soykırım ifadesinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna yönelik Yargıtay kararlarını hatırlatan Estukyan, halen bu ifadeyi kullananlara karşı davalar açıldığına dikkat çekti.

Türkiye’nin “soykırım” ifadesinden kaçınmasının arka planında bu tanımın hukuki olarak yükümlülükler içermesi olduğunu anlatan Estukyan, “Bu Türkiye’deki siyasileri fevkalade tedirgin eden bir durum. Çünkü kırım veya katliam gibi kavramlara hukuki olarak ağır bir sorumluluk yüklemek söz konusu değil. Ama söz konusu soykırım olunca işin içerisine hukuki bir yükümlülük giriyor” hatırlatmasında bulundu.

Bu nedenle devletin resmi tutumunu savunan tarih anlatıcılarının yaşananların “Soykırım olmadığını” ispatlama yarışına girdiğini söyleyen Estukyan “Fevkalade komik bir duruma düşüyorlar. Herkesin soykırım dediği şeye karşı ‘Aman öyle denmesin’ hassasiyeti üretiyoruz. Bu hassasiyeti de cezalarla, hapisle temin etmeye çalışıyoruz. Ancak mutlaka aşılacak bu” dedi.

‘DİYALOG AB MÜZAKERELERİYLE SINIRLI KALDI’

Resmi tarih sözcülerinin ‘Bizi öldürdüler, ihanet ettiler’ gibi yalanlarla katliamları meşrulaştırmaya çalıştığını söyleyen Estukyan, “Bursa’daki, İstanbul’daki, İzmir’deki, Çanakkale’deki, Kütahya’daki Ermenilerden ne istediniz? Bunların cevabı yok. İşin aslı Ermenilerle birlikte Hristiyan halklar bir tehdit unsuru olarak görüldü” diyerek bugün soykırım meselesinin Türkiye’nin aşmak zorunda olduğu en önemli konulardan birisi olduğunu söyledi.

Erdoğan rejiminin AB ile tam üyelik girişimleri sırasında diyalog kurduğunu; çözüm masasının devrilmesiyle masanın üstündeki birçok şeyin de yerlere döküldüğünü hatırlatan Estukyan, bugünkü eşiğin şartların zorlamasıyla aşılabileceğini dile getirdi.

https://www.evrensel.net/haber/516680/soykirimin-109-yili-turkiye-bu-esigi-asmali

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın