İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

14 Mayıs gecesine hazırlanan iki ülke

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, iзeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Ersin Çelik

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayında rahatsızlandığı gece Bakü yolundaydım. Şehre sabaha karşı indim. Beni Şuşa’ya götürmek için karşılamaya gelen Zafer isimli mihmandarım, selamlaştıktan sonra direkt sordu; “Reis nasıl?” 

Azerbaycanlılar Cumhurbaşkanları İlham Aliyev’e İngilizce ifadesiyle ‘President’ diyorlar. Karabağ’ın işgalden kurtarılmasından 7 ay sonra gittiğim Bakü’de, Azerbaycanlıların Erdoğan’a ‘Cumhurbaşkanımız’ dediklerini işitmiştim. Hatta bu köşeye de taşımıştım. Ancak ‘Reis’ ifadesini ilk kez duydum. Zafer abiye Erdoğan’a neden Reis dediklerini sordum. “Gönlümüzde koyacak yer bulamıyoruz. En üst mertebe” dedi.

Gerçekten de Azerbaycan halkının Türkiye, Türk halkı ve Erdoğan’a karşı tarif edilemez bir sevgisi var. Herhangi birine “Türkiye’den geldim” demek yeterli. Muhabbet ve samimiyetle hemen kuşatılıyorsunuz.

Gün ışırken Karabağ’a doğru yola koyulmuştuk. Zafer abi, “Sabaha kadar haberlere baktık, Reis’imizin ahvalı nicedir diye meraklandık” dedi. Gerçekten de gün boyunca kiminle konuştuysak gündem Erdoğan’ın sağlık durumuydu. 

Bu sevginin, muhabbetin arka planında Erdoğan’ın, Karabağ’ın geri alınmasındaki iradesi var elbette. Ancak öncesinde büyük bir “hasret” de var. Kafkas İslam Ordusu’nun 1918 yılında Nuri Paşa önderliğinde Bakü’yü işgalden kurtarmasından sonra iki kardeş halkın bağlarının birçok sebeple zayıflatıldığı herkesin malumu.

Yıllar içinde zayıflayan bağların, bugün hem çelik gibi güçlenmesinin hem de büyük bir sevgi yumağına dönüşmesinin sebebi ise 2020 yılında Ermenistan karşısında elde edilen Karabağ Zaferi…

Azerbaycan’da kiminle konuşursanız konuşun şu sözü mutlaka duyarsınız; “Türkiye olmasaydı, Erdoğan irade göstermeseydi Karabağ’ı alamazdık.

Azerbaycan halkı Nuri Paşa’yı da unutmamış, 1992’de Ermeniler Hocalı’da katliamlar yaparken sivillerin tahliyesi için istenilen helikopterleri göndermeyen Türkiye’yi de unutamamışlar. O yıllarda kendi derdine düşen Türkiye ile Karabağ’ın fethini sağlayan güçlü Türkiye arasındaki farkı hem mukayese hem de doğru analiz ediyorlar.

Bu nedenle de Türkiye’deki Erdoğan seçmeninden daha Erdoğancılar. Bu yüzden de Azerbaycan’da yapılan kamuoyu araştırmalarında Erdoğan’a yüzde 92 destek çıkıyor. 

Bakü ile Karabağ bölgesinin son Azerbaycan toprağı olan Şuşa arasında 400 kilometre mesafe var. Ancak şimdilik yorucu ve uzun bir yoldan gitmek gerekiyor. Bir taraftan yeni yollar diğer taraftan da ise yeni şehirlerin inşaatları devam ediyor. Ermenistan 28 yıl boyunca işgal ettiği kültür ve medeniyet başkenti Şuşa’nın merkezini ve köylerini adeta hayalet şehre dönüştürmüş. Tam bir tarih katliamı yapmışlar. Camileri ahıra çevirmişler. Bu camilerde şükür namazları kıldık. Ermeniler evleri, çeşmeleri ve konakları da tarumar etmişler. Duvarların taşlarını bile söküp götürmüşler. Yeniden ihya edilen ve özüyle bütünleşen Şuşa‘nın tam karşısında Karabağ’ın Ermenistan kontrolünde kalan Hankendi şehri var. Gözle çok net görülüyor. Hatta sesler de duyuluyor. Hankendi, 28 yıl sonra geri alınan Karabağ topraklarının bir parçası. Yani hâlâ Ermenistan’ın işgali altında ve “şimdilik” Rus Barış Gücü’nün gözetiminde.

Azerbaycan yarım kalan harekâtın savaşlı ya da savaşsız ancak bir şekilde tamamlanmasını ve Hankendi’nin Azerbaycan’a verilmesini istiyor. Görüştüğümüz bazı yetkililerden 2025 yılı ve sonrasının işaret edildiğini anladım. Ancak Ermenistan’ın da hesapları var ve bu hesaplar bir söylenti halinde Azerbaycan tarafına yayılmış vaziyette. 

Şöyle; Ermeniler, Karabağ yenilgisini Türkiye’ye ve Bayraktar SİHA’lara bağlıyor. Bunu gizlemiyorlar ve kendilerini ulus olarak aşağılanmış hissediyorlar. Bu nedenle de Karabağ’ı yeniden işgal etme hayaliyle motive oluyorlar. Fakat önlerinde büyük bir sorun var; Türkiye’nin tavrı! Ermenistan’ın bölgede yeniden kazanımlar elde etmesi için, bütün denklemin değişmesi gerekiyor. Azerbaycan’a hamilik yapmayan bir Türkiye olması gerekiyor mesela. Ya da Türkiye ve Azerbaycan’ın başları sıkıştığında birbirine koşma sorumluluğunu taşımaması gerekiyor. Veyahut Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın ‘ağabey’ diye hitap ettiği bir Türkiye Cumhurbaşkanı değil de Ermenistan ile normalinden fazla yakınlaşan bir Türkiye Cumhuriyeti olması gerekiyor. Bunun için de Türkiye’de bir iktidar değişikliğinin yaşanması şart. Anladığım kadarıyla Ermenistan tarafı 14 Mayıs seçimlerine tam olarak bu gözle bakıyor. Bu beklenti bir yorum değil, hem Bakü’de hem de Şuşa’da konuşulan bir mesele haline gelmiş. Söylentiler de açık kaynaklara dayanıyor. Türkiye’deki iktidar karşıtı yayınlarıyla nam salan Euornews’in geçtiğimiz mart ayında yayınladığı “Türkiye’de olası iktidar değişikliği Ermenistan ile ilişkileri nasıl etkiler?” başlıklı analiz işaret fişeklerinden sadece biri.

İşgal döneminin Karabağ Bölgesi Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan var bir de. Geçtiğimiz aylarda “Karabağ’ı Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanıyabilecek tüm belgeler bizim için kabul edilemez” açıklamasını yapmıştı. Arada sınırda iki ülke askerleri arasında yaşanan sıcak çatışmaların arakasında da Harutyunyan’ın hezimeti kabullenmemesi yatıyormuş. Şimdilerde aynı Harutyunyan’ın Türkiye’deki 14 Mayıs seçimlerini diline dolaması konuşuluyor. Seçimlerde Türkiye’deki iktidarın değişeceği ve Erdoğan sonrası dönemde Karabağ’ın savaşılmadan Ermenistan’a “iade edileceği” hayalini kuruyor Ermeni siyasetçi. Ermenistan cephesi bu fısıltı gazetesini dolaşıma sokmayı başarmış. Peki bu söylentiler etkili oluyor mu, Azerbaycan halkını korkutup tedirgin ediyor mu? 28 yıl sonra Ağdam’daki harap olmuş evlerine kavuşan Ali Muradoğlu ve eşiyle birlikte döndük Bakü’ye. Sohbet ederken bu meseleyi açtım ve sorup soracağıma pişman ettiler beni. Öyle dolmuşlardı ki, öyle duygusu yüksek sözlerle, teşbihlerle anlattılar ki o 28 yılın acısını ve topraklarına yeniden kavuştukları günü…

Meğer, tıpkı Karabağ’ın geri alınması için adadıkları gibi 14 Mayıs akşamı için adaklar adamışlar. Ali Bey’in, aynı zamanda Şuşa delegesi olan eşi hanımefendi “Erdoğan’ın kazandığı akşam asıl kutlamayı biz yapacağız.Herkes görecek” dedi. “Ya kaybederse” diye sordum, “Gardaşım siz aklınızı yitirmişsiniz” dedi. 

Bakalım 14 Mayıs akşamı Azerbaycanlılar mı kutlama yapacak yoksa Ermenistanlı işgalciler hayallerinin ilk kısmı mı gerçekleşecek? Anlaşılan her iki ülkede de gözlerini Türkiye’ye dikmiş durumda. Sonucunu hep birlikte bekleyip göreceğiz…

https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/14-mayis-gecesine-hazirlanan-iki-ulke-4527268

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın