İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ERVAND DEMIRDJIAN (1870-1936)

İra Tzourou

Yervant (Ervand) Toros Demirciyan, 24 Mayıs 1870’te, çocukluğunu geçirdiği İstanbul’un Yenikapı semtinde doğdu. Ailesi, babası annesi, bir ağabeyi, üç kız kardeşi ve kendisinden oluşuyordu. Büyükbabası Kumkapı’da bir demirciydi dolayısıyla soyadları Demirciyandı.

İlk eğitimini Yenikapı Arakelots Ermeni Mektebinde bitirdikten sonra, İstanbul’da yeni kurulan Güzel Sanatlar Okulu’na (Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane) girdi ve onur derecesiyle mezun oldu. 1893’te, bir Ermeni entelektüel olan Arshag Tchobanyan’ın (1872-1954) teşvik ve eşliği ile Paris’e gitti ve ressam Jean-Paul Laurens’in (1838-1921) ve aynı zamanda ünlü oryantalist Benjamin Constant’ın öğrencisi olarak “Academie Julian”a kaydoldu. Aynı zamanda Louvre’da Delacroix, Dante ve Virgil gibi klasik eserleri inceleyip kopyaladı.

1894 ortalarında, umutlu ve hevesli bir şekilde İstanbul’a döndü. Ancak 1895-96 döneminde Ermenilere yönelik zulümler onun parlak umutlarını sona erdirdi. Trajik olayların ardından binlerce Ermeninin yurt dışına gitmesi ile Eylül 1896’da güneşli bir günde İskenderiye’ye giden bir gemi onu bir grup Ermeni mülteci ile topraklarından ayırdı. Genç sanatçının o anki ruh halini hayal etmek zor değil. Bu durum, özellikle Mısır’daki ilk yıllarında, onun üstesinden gelmek için ciddi çabalarına rağmen, hayatının geri kalanında işkence gören ruhuna yansıdı. Böylece, çekingen ve yalnız bir kişilik olarak tanındı, ancak muhtemelen kibar ve yumuşak karakterinin yanı sıra, trajik deneyimleri sanata karşı bağlılığını pekiştirdi. Mısır’da Demirciyan’ın hayatı ve iki binden fazla göçmenin hayatı başlangıçta çok zordu. Sefil, mutsuz ve herhangi bir gelirden yoksundu. Dikran Paşa Abroyan gibi adamların önderliğindeki yerel Ermeni cemaati, onlara barınak ve yiyecek sağlamak için ellerinden geleni yaptı. Her şeye rağmen Demirciyan, aktif bir kişi olmak, ülkeyi ve sakinlerini keşfetmeye, etrafındaki her şeyi artan bir tutkuyla çizmeye başladı. Onun asıl meşgalesi mütevazı Mısırlıları, onların yaşam tarzlarını ve davranışlarını incelemekti. Onlar gibi basit ve alçak gönüllü bir adam olarak ruhlarına nüfuz edebildi ve bunu içtenlikle tuvallerine yansıtabildi. 

Yervant Demirciyan
Tuval üzerine Meditasyon, yağıboya, 25 X 14 cm. N. Alexanyan koleksiyonu, Kahire

Modern Mısır’ın ilk sanat grubu olan Circle of Artists’in yıllık sergilerinin bazılarına katıldı. 1901’de Khorenyan (günümüzde Kalousdyan – Nubaryan) oklunda öğretmen oldu. Verdiği özel derslerde ilerleyen yıllarda Mısır’ın Modern Sanat akımının kurucusu avant-garde Diran Garabedyanı (1882-1963) yetiştirdi. 

Çarşı sokağı eski Kahire, yağlıboya, 46 X 37.5 cm., Kredyan koleksiyonu, Kahire

Demirciyan, Mısır’daki ilk yıllarında sosyal ve sanatsal olarak izole değildi. Toplumda önemli bir birey olmak için çeşitli faaliyetleri ve başarılarıyla ruhsal krizinden çıkmaya çalıştı. Ressam, İslami Kahire’den çok uzak olmayan 155 Muhammed Ali Caddesi’ndeki bir hanın çatı katında barış içinde yaşadı ve çalıştı. Evlenmedi, bu nedenle görünüşü oldukça özensizdi ve diğer yandan aile görevlerinden bağımsız olduğu için tamamen sanatına konsantre olabildi. Şöhret ve paraya çok az önem verdi. Maddi ihtiyaç baskısı nedeniyle, Kahire’nin Boulac kentindeki Kalousdyan Ermeni Okulunda (1924’e kadar) resim öğretmeni oldu. Zaman zaman fotoğraflardan ölen kişilerin portrelerini yapmayı da kabul etti. Demirciyan, Mısırlı tanınmış şahısların yüzlerce resmini yaptı. Karakter ve yüz ifadelerini ölümsüzleştirmeye çalıştı. Üstlendiği en önemli görevler, İtalyan Rönesans ustalarından esinlenen birkaç büyük dini resmi yapmaktı. Bu resimler Kahire’de 179 Ramses caddesindeki Ermeni Kilisesi’nde sergileniyor. Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği’nin bir kopyasını, orijinalin mevcut veya güvenilir bir kopyasına sahip olmadan, doğruluk ve teknik ustalıkla yaptı. Oryantalist sanatçıların asıl amacı, daha doğru bir anlayışa ulaşmak için İslami Doğu’nun hayatını doğru bir şekilde kaydetmekti. Bu nedenle gerçekçilik, Demirciyan’ın sanatının bir niteliğiydi. Ressam sonraki yıllarında kaçınılmaz olarak ve giderek daha yalnız ve psikolojik olarak izole hale geldi. Birkaç yakın arkadaşı vardı, fotoğraf sanatçısı Aram Berberyan (1893-1975),  ressam Vahram Manavyan (1880-1952) onu her zaman sanatsal faaliyetlere katılmaya teşvik edenler arasındaydı. 

Eski Kahire’de çarşı, Tuval üzerine yağlıboya, 53 X 37 cm

Dilinin altında bir tümör keşfetti. Başlangıçta ilgisizdi ama yavaş yavaş acı artmaktaydı, sonunda arkadaşı Aram Berberyan onu tedavi için Paris’e gitmeye ikna etti. 17 Eylül 1938’de “Hopital Curie”de hayata gözlerini yumdu. Paris’te bir halk mezarlığına defnedildi. Yervant Demirciyan’ın hayatı ve ıstırapları bu şekilde sona erdi. Hem milleti için hem de sevdiği ve saygı duyduğu ikinci vatanı Mısır için uluslararası şaheser eserler bıraktı. 

Meryem ve İsa, Vaftizci Yahya, 1917 Tuval üzerine yağlıboya Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Apostolik Kilisesi, Kahire Ermeni Patrikhanesi koleksiyonunda 

Ölüm anında üç kız kardeşi yurtdışındaydı, bu nedenle malları Kahire Ermeni Patrikhanesi’nde tutuldu. Patrikhane’deki arşiv belgelerine göre mirası 229 yağlı boya (50 portre, manzara, deniz manzarası ve nilotik sahneleri içeren 163 tablo, 16 natürmort) ve 7 sulu boya eserden oluşuyordu. Bu eserlerin çoğu, daha sonra yurtdışındaki mirasçılarının yararına müzayedeyle satıldı.

Demirciyan’ın hayatı boyunca sanatı hakkında çok az şey yazıldı. Ölümünden sonra, pek çok muhafazakar ve eski moda sanatçı tarafından kabul edildiği için neredeyse unutulmuştu. Ancak yıllar sonra Cairene Hanager Sanat Merkezi’nde düzenlenen büyük retrospektif sergi (6-12 Mart 1997) sayesinde onun tarihi önemi ve sanatsal değeri kabul edildi. O andan itibaren, eleştirmenler ve sanat severler, onun modern zamanlarda ilk Ermeni-Mısırlı ressam olduğunu “keşfettiler”. Ermeni asıllı birbirini takip eden yedi nesil Mısırlı sanatçıdan oluşan bir gelenek kuran Demirciyan, Barjeel Art Vakfı’nın modern dönemden çağdaş döneme kadar başlıca Arap sanatı koleksiyonundan alınan dört sergisinin ilkinde (08 Eylül – 16 Aralık 2015)  sergilendi.

Nubian Girl, Sultan Sooud Al Qassemi bağışı Barjeel Vakfı koleksiyonu

Demirciyan’ın 1900-1910 yılları arasında çizdiği Nubian Kız eseri serginin öne çıkan özellikleri arasındaydı. Ermeni-Mısırlı sanatçının 1900-1910 yılları arasında çizdiği düşünülen eser koleksiyonun en eski eserlerinden biri olduğuna inanılıyor. Demerciyan’ın bu eseri, fetişleşmiş kolonyal temsillerden belirgin bir şekilde ayrılan, saygılı, zarif bir kadın portresi. Önemli bir tarihsel dönem olan yirminci yüzyılın başlarından 1967’ye kadar çizimler ve resimler aracılığıyla Arap sanatı estetiğinin ortaya çıkışını ve sonraki gelişimini Demirciyan’ın eserlerinde görüyoruz. 

Günümüzde Demirciyan’ın eserlerinin çoğu, bilimsel olarak belgelenmeden oraya buraya dağılmış durumda. Ancak, neyse ki, Kahire’de Ermeni Hayırseverler Birliği (AGBU-Kahire) tarafından yayınlanan (1997) resimli bir sanat kitabı aracılığıyla anısı ölümsüzleştirildi. Bu kitap, sanatçının yaşamına ve sanatına dair en önemli referans olarak kabul edilmektedir.

Demirciyan, eski Kahire ve Nil’in sosyal sahnelerinde ustalaştığı oryantalist konuları ile ölümsüzleşti. Çalışmalarını özetlemek gerekirse, bir oryantalist olarak başladığını, ancak daha sonra yaratıcı yıllarında gerçek bir Mısırlı sanatçı olduğunu ve bu nedenle her ikisi olarak sınıflandırılabileceğini söyleyebiliriz. Ayrıca modern Mısır’daki ilk Ermeni Mısırlı profesör ressamdır.

İra Tzourou 

Kaynaklar

-Ervand Demirdjian Armeno-Egyptian painter by Hrant Keshishian, 1997, Nubar Print. House

-Cairo Armenian General Benevolent Union 

-Library of Congress

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın