İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Pera ve Galata’da Yahudi izleri 2: Beyoğlu moda yaşamında Yahudiler

Çocukluğumuzun Beyoğlu markaları artık o eski mağazalarında olmasa da tıpkı Rahmetli Vitali Hakko’nun belirttiği gibi onlardan geride kalanları ele almak, öğrenmek, bugünün Beyoğlu’sunu bizler için anlamlı kılabilir. O zaman gelin hep birlikte anıların izinde Beyoğlu’nda modaya ve alışverişe doğru bir yolculuğa çıkalım…

Mois Gabay*

Bu yazı 1955 yılından kalma bir Singer dikiş masası üzerinde kaleme alınmıştır.

“Eski Beyoğlu’nu aynen canlandırmak istiyorum desem, bu boş bir hayaldir, biliyorum. Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan insanlar, kurumlar yok artık, çoğu aramızda değil. Ama o devre yetişmiş insanların bir kısmı hâlâ aramızda… Benim gibi… Ve bunlar, biliyorum, daha güzel bir Beyoğlu denince çok heyecanlanıyorlar. Beyoğlu’ndan geriye kalan neyse, binalar, yapılar, kültür, onları ele almak, onarmak, temizlemek, yeniden sanat, kültür amaçlı kullanışlara açmak gerekir.”

Çocukluk günlerimde, doğup, büyüdüğüm Beyoğlu’ndan kalan hatıralarımdan biri de, Roş Aşana bayramı akşamı Neve Şalom Sinagogu’ndan Taksim’deki evimize yürürken, babamın Vakko’nun vitrinindeki “Bayram nedeniyle kapalıyız” ibaresini göstermesiydi. Yılbaşı ve Kutsal Oruç günümüzde Vakko’nun bu bilinçte olması toplumuza iyi bir örnekti. Sanıyorum ki, Vakko’nun dindaşımıza ait bir marka olduğunu da o gün anlamıştım. İlerleyen zamanlarda babamla Beyoğlu Vakko’ya her gittiğimizde Alberto Bey’i sorar, eğer yoksa da selam söylemeyi ihmal etmezdi. Çocukluğumuzun Beyoğlu markaları artık o eski mağazalarında olmasa da tıpkı Rahmetli Vitali Hakko’nun belirttiği gibi onlardan geride kalanları ele almak, öğrenmek, bugünün Beyoğlu’sunu bizler için anlamlı kılabilir. O zaman gelin hep birlikte anıların izinde Beyoğlu’nda modaya ve alışverişe doğru bir yolculuğa çıkalım…

ZÜCCACİYE DÜKKANLARI

Evin Mağazası reklam kupürü

Bacara – Yıldız ve Evin Mağazası Beyoğlu – Lazar Abuaf

Bacara Mağazası ile başlayan 1980’leri, yılların ortalarında Evin Mağazası’nın kapanışı ile sona erecek bir hikâyenin detaylarını Lazar Abuaf Bey’in kızı Verjel İşman Hanımefendi’den öğreniyoruz. Aileye dair ilk mağazanın Tünel’de şapka, eldiven türü kıyafet satan Yıldız Mağazası olduğunu Verjel Hanım bizlere aktarmaktadır. Mağaza önce Varlık Vergisi’ni yaşayacak ve ardından 6-7 Eylül 1955’ten de etkilenecektir. Aile o dönemlerde Şişhane’de itfaiye karşısında oturmaktayken, Varlık Vergisi döneminde Vitali Hakko Lazar Bey’e destek çıkacaktır. Lazar Bey kardeşleri Kemal ve David Abuaf ile sonraları “Bacara”yı Tünel mevkiinde açarlar. Bu mağaza ağırlıklı olarak zücaciye ve kristal avize satacaktır. 1967 yılına geldiğimizde ise bu kez Galeri Kristal ve Atlas Pasajı’nın karşı sırasında Lazar Bey dönemin en ünlü mağazalarından, 3 katlı, tuhafiye kadın-erkek ve çocuk giyim satacak Evin Mağazası’nı açacaktır. Son yıllarında marka daha çok züccaciyeye yönelecektir. Mağaza 1980’lerle birlikte gerek Beyoğlu’ndan alışveriş yapan kitlenin değişmesi ve mal sahibinin arzu ettiği yüksek rakamlar nedeniyle 1985’te kapanıp, tarihe karışacaktır.

Galeri Kristal – Niso Behar

1960’lardan 2000’li yıllara dek Beyoğlu yaşamında önemli bir yer etmiş, ilklerin mağazası Galeri Kristal’in hikayesini mağazanın kurucusu rahmetli Niso Behar’ın oğulları Edi ve Sami Behar’dan öğreniyoruz. Vakko ile birlikte 1960’ların Beyoğlu’sunda ilkleri başaran Galeri Kristal, züccaciye sektöründe reyon ve vitrin konseptini günümüz anlamında kullanabilmeyi başarmış ilk mağazaydı. Sektörün duayeni Niso Behar, Türkiye’de ilk kez mağazasında çeşitli markaların stantlarını ayrı ayrı yerleştirip, dükkândan girdiğinizde sağda ve solda iki vitrinle her ay farklı bir hikayeyi müşterileriyle buluştururdu. O dönemin şartlarında içeride farklı markaların kendi stantları ile tanıtılması Beyoğlu’nda adeta bir yenilikti. Galeri Kristal bu sayede sadece iyi ve kaliteli ürünler satmakla kalmıyor, mağazadan içeri giren her müşteriye de görsel bir şölen sunuyordu.

GİYİM MAĞAZALARI

Silvyo ve Zara Mağazaları – Nesim Zara ve Silvyo Zara

6-7 Eylül 1955’ten etkilenen bir diğer mağaza ise Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi’nin karşısında bulunan Silvyo ve Zara Mağazaları’ydı. 6 Eylül akşamı yağmacılar, Silviyo, Zara, Osep, Daryo giyim mağazalarının çoğu ithal nadide deri eşyalarını, kazaklarını, elbise ve iç çamaşırlarını yakılmak üzere cadde ortasında öbekler haline getirmekteydiler. Sahipleri Nesim Zara ve Silvyo Zara İtalyan Musevisi idiler. İtalyan Musevi toplumunun önde gelen isimlerinden, İtalyan Sinagogu Gabay’ı, Leon Esim’in babası Nesim Esim o mağazanın müdürlük görevini üstlenmekteydi. Leon Ağabey ile de daha Bar-Mitzva yıllarımda bir öğleden sonra Tokatlıyan İş Hanı’ndaki mağazalarına babamla yaptığım ziyarette tanışmıştım. Esim Ticaret Smokin ve Giyim adı ile bugün halen yeni sahipleriyle var olmaya devam eden Erol Mağazası ile aynı bünyede 38 yıl boyunca aralıksız İstanbul’u giydirmişlerdi. Leon Ağabey’den öğrendiğim diğer sahibi Yahudi olan mağazalar ise komşuları olan Motola Gömlekçi, Ertan Mağazası, Galeri Kristal, Galeri Rauf ve Zengin Çeşit idi. Motola Gömlekçi’nin hemen yanında yer alan Zengin Çeşit dükkanının girişinde Milli Piyango bileti satılır ve içeriye doğru gidildiğinde de ağırlıklı gömlek, kravat, mendil ve kemer çeşitleri bulunurdu

Horozlu Smokinleri ve Leon Taragano

İlk gençlik yıllarımdan Dostluk Yurdu’ndan beri tanıdığım, gerçek dost, ağabey, koro şefi ve toplum gönüllüsü Cako Taragano’nun değerli babasının Horozlu Smokin Mağazası da dönemin önemli mağazalarından biriydi. Cako Ağabey Şalom Gazetesi’ne verdiği röportajda mağazayı detayları ile bize aktarır. Dükkânın “Horozlu” olarak kalmasının hikayesi de bir o kadar ilginçtir. İşletmenin eski sahibi horoz dövüşüne meraklıymış. Çok sevdiği horozu ölünce, horozun içini doldurup, dükkânının vitrinine koymuş. Horoz gelip geçenin çok ilgisini çekermiş. Aile de, dükkânı satın aldıklarında horozu atmaya kıyamamış. Dükkânın ismini de ‘Horozlu Elbise Alım-Satım’ koymuşlar. Yıllarca düğünlerden, mezuniyetlere, davetlerden farklı okazyonlara birçok ailenin hikayesinde yer eden dükkân baba Leon Taragano 82 yaşına geldiğinde şu anki sahiplerine markası ile devredilmiş.

Eliya Pardo Tuhafiye Mağazası

Eliya Pardo Tuhafiye Mağazası’nı keşfetmem Türk Yahudileri Hahambaşısı Rav İsak Haleva ile gerçekleştirdiğimiz sohbet sayesinde gerçekleşti. Eliya Pardo 1950’lerin Galata’sında yaşayan Yahudi toplumunun yegâne düğme, iplik ihtiyaçlarını karşılayan tuhafiye dükkanıydı. Rav Haleva da çocukluk günlerinde annesinin siparişlerini almak üzere sık sık bu dükkâna uğramıştı. Kendisiyle o döneme ait birçok dükkânı bulunması, Hahambaşı’nın 1928 yılından sakladığı toplumun takvimi diyebileceğimiz bir kalenderyo sayesindeydi. O kalenderyoya reklam vermiş Yahudi firmalar arasında kimler yoktu ki ? Salti ve Franko Kumaş Mağazası, Pinto- Uriel Mağazası, Marko Eskenazi, Leon Şalom, Goldenberg, Terzi Nesim Levi ve daha birçoğu oradaydı… Dönemin bütün hayır kurumlarının faaliyetlerini de bu takvimde görebilirdiniz. Rav Haleva eski zamanların Beyoğlu’sunu ise şu sözlerle özetler; “Beyoğlu muteber bir yerdi. Kravatsız gitmeye çekinirdik. Yazın çocuklara Burgaz’da, Mahazike Tora’da kura ile hediye dağıtmak üzere alışverişimizi de o dönem Beyoğlu’ndaki bu mağazalardan gerçekleştirirdik.”

Devam edecek…

*Gazeteci-yazar

https://www.gazeteduvar.com.tr/konuk-yazar/2020/06/25/pera-ve-galatada-yahudi-izleri-2-beyoglu-moda-yasaminda-yahudiler/?fbclid=IwAR1dzlKVCLx1pO75Y6wiSWEXvSPyMpEXWn7XOeuDdNF4DBB0gE1kMJJnW3Q

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın