İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

CHP’nin kutsalları ve Ayasofya

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Gazetemiz okurlarından Kubilay Ertekin, “CHP’nin kutsalları ve Ayasofya” başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

İşin aslı; O sakîm-hastalıklı zihniyete bu milletin aziz kutsallarını sevdirmek için önce CHP. li İbrâhim Ö. Kabaoğlu ve Mahmut Tanal benzeri kimselerin, yaklaşık 100 yıldan beri tapındıkları ve beyinlerindeki o mevhum putları kırıp, Câmiye tercih ettikleri Kilise, Havra, Batı hayranlığı şeklindeki ve diğer tüm ideolojik saplantıları olan Sanem ve Hübellerin izini ve tortularını bünyelerinden silmek ve dünyâda cereyân eden gerçekleri göstermek gerekir. Bu da ancak millî ruh ve şuurlu bir eğitim kadrosuyla mümkündür… Bu parti kodamanlarınca dört şey hakkında aslâ söz söylenmesi istenmez. Özellikle-eleştiri mahiyetindeki değerlendirmeleri, siyâsî ve ideolojik inançlarına çok büyük bir hakâret ve tecâvüz sayarlar. Bu dört  konu onlar için ‘Vatan’ ve ‘Ankâ’ kuşu kadar kutsaldır(!). Onlar  hakkında ve CHP zihniyetine ters gelen her şey vatana ihânet ve kutsala hakârettir. Ama Din ve dince kutsal olanlar hakkında böyle bir kural yoktur. O (çağ dışı ve irticadır.(!) Bunlar dışında her şey yok hükmündedir. Sâde Türkiye değil, dünyâ tarihi bile bu esaslar  üzerine kurulmuş(!) ve öyle işlemekte olduğu vehmindedirler. O yüzden bu kutsalları(!) hakkında  kânun çıkartıp, onları dokunulmaz hâle getirmişlerdir. Aradan nerde ise bir asır geçmiş ama bunların saçma düstur ve düşüncelerine göre o kurallar hâlâ geçerlidir.(!) Sanki ”kutsal kitabın İznik konsülü karârı” gibi. Ona dokunmak değil, yan bakmak bile muhâlif ve muârızların hayâtının sonu demektir. Onları siyâsi emelleri için  kullanmayı, istismar edip sömürmeyi, “Türkiye tarihinin Cumhûriyetle başladığı” yüksek(!) bilgisine sahip olan aydın ve sanatçıları,(!) CHP militanı olan gürûhu ve anarşi takımını kışkırtmayı çok iyi bilirler…  Tabii “kıyma makinaları ile insanların kıyılıp asfalt yapılması” gibi çok âdî ve rezilce yalan ve iftiralar en iğrenç silahlarıdır. Oysa demokrasinin olmazsa, olmazlarından birisi de “inanç ve fikir hürriyeti” olduğu bilinen bir gerçektir. Ama bunlar sâdece CHP için geçerli olan kural, kâide ve “umde”lerdir…             

Peki nedir bu kutsallar?; 1-Kurucu kadro. 2-Laisizm. 3-Lozan. 4-Devrimler.  M. Kemâl ise bâzı CHP’liler için “Tanrı” İ. İnönü de “Peygamber”(!) olduğu için onlar konu dışıdır. Kaynak; (Kemâlist Yalanlar. Yavuz Bahadıroğlu Ağustos 2015.) İ. İnönü için,(Hürriyet. 11/4/ 1966) ve (Yeni İstiklâl 20/4/ 1966. Sayı; 245) Bunlar ilâhiyatçıları ilgilendiren itikâdî (!) ve amelî(!)bir konu ve tehlikeli olduğundan, mevzu dışıdır…

Bizim konumuz mâlum dört maddedir. İyi ama bütün bunların ülkeye getirisi, onların ifâde siyle-kazanımı-nedir? Bunlar hakkında müspet-menfi en ufak bir tenkide tahammülleri yoktur. O konuda ileri sürülen fikirler bunları çıldırtmaya yeterlidir. Örnek olarak CHP zihniyetine  göre bu kurucu  kadro dokunulmaz, lâ yüs-el (günahsız ve hesap sorulmaz)(!)dır.Tabii onlara bu nazarla bakınca, yaptıkları ve işledikleri de eleştirilmez, hakkında söz söylenemez ve sâdece (her işlerinde bir kerâmet ve bilgelik vardır)diyerek ya sükût edilir, ya da yüceltilirdi… Nitekim  80-90 yıl hep böyle geçmiştir ve böyle devam etmesini istedikleri içinde  Sayın Cumhur başkanı’nın “Lozan ve Musul” hakkındaki eleştirileri onların ezberini bozdu ve âdetâ çıldırdılar…  Şimdi o kurucu kadrodan sâdece birisinin-konu gündemde olduğu için-Musul hakkındaki çok yüksek(!) fikirlerine ve derin (!)görüşlerine, şefi için kullandığı ifâdelere bakalım…

(Bir gün Atatürk, lütfedip bana, şapka hakkındaki fikrimi sormuşlardı. O sıralarda  Musul işi, aleyhimize sonuçlandığı için, rahmetli bir hayli sıkıntılı idi… Bendeniz de  şu cevâbı verme cesâretinde bulundum;) “Şapka giymek, bu millet için bir Musul fethinden üstündür!”(!). (Bunun üzerine) “Atatürk hafifçe gülümsedi ve başını birkaç defâ eğerek beni taltif etti”…  (Mahmut Esat Bozkurt. Atatürk İhtilâli sh. 154-155.)

İşte o yıldan beri (Lütfedip sorulan ve cesâret gösterilip cevap) verilen, yüz yıla yakın zamandır milletin başını ağrıtan MUSUL ve ŞAPKA olayı hakkındaki yüksek görüş ve bilgeliğini gösteren (!) kurucu kadrodan birisinin ileriye dönük, geleceğe ait parlak (!)fikir ve düşünceleri bunlarmış.(Gâlibâ CHP’liler kendilerine böyle bir(cesâret gösterisinde) bulunmadığı için millete ve Tayyip Erdoğan’a düşmanlar) Sâde bu kadar değil. Ayasofya Câmii’i de Yunanlılara bir jest olsun diyerek kapatılmış. Eski Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın hâtıralarından aktaran İsmet Bozdağ’a göre,Celâl Bayar Balkan Paktı görüşmeleri için gittiği ülkelerden Atina’ya uğruyor. “Dönüşte, durumu Atatürk’e anlattım… Durdu, düşündü, biraz sonra; “Az önce -Vakıflar Umum Müdürü buradaydı. Ayasofya Câmii’ni tâmir edecek para bulunamıyor… Bugünkü hâli ile de harâp ve bakımsız; Hattâ Mezbelelik. Ayasofya’yı müze yapsak, hem harâbiyetten kurtarsak, hem Yunanlılara bir jest yapsak, Balkan Paktı’nı kurtarabilir miyiz?” deyince “Sanıyorum” diye cevap verdim…Öyle ise “yapalım” dedi ve Ayasofya Câmii, böylece müze hâline dönüştü. “(29/5/1994 Vakit) Şimdi İstanbul fethinin remzi olan bu câmii’in eski hâline dönüştürme fikrine ölümüne karşı olan CHP zihniyetindeki Câmi düşmanlarının neden hır çıkardıkları daha iyi anlaşılmaktadır.

İşte onları tedirgin eden, her alanda hır çıkartan konular, devlet ve DİN aleyhindeki hıyânet ve cinâyetlerinin asıl sebebi bunlardır. Şu an ağızlarına sakız yaptıkları sâde Ayasofya’nın değil, Sultanahmed’in ve Topkapı Sarayı’nın da müze olmasını isteme sapkınlığı altındaki sebepler, işte hep o “Kurucu kadro”ya dayanmaktadır… Sonuç olarak, bu ve benzeri daha binlerce sisli-puslu ve karanlıkta kalan, kalması istenen târihi olaylar zamanla gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Çünkü zaman ve tarih denize benzer. Hayâtiyetini ve geçerliliğini kaybeden olayları dışarı atar. Yâni “murdar, bastırık tutmaz” atasözünün bir gereğidir. CHP zihniyetindekiler “yalan rüzgarı” ve inkâr fırtınası gibi her şeyi ret ve ademe mahkûm edip sağa-sola kudurmuş gibi saldıracaklarına biraz tarih okusunlar ve acı gerçeklerle yüzleşme haysiyetini göstersinler…     

Ayrıca bir vekil-bakan olan Mahmut Esat Bozkurt’un basit bir öğrenci tarzındaki “lütfedip bana sordular, cesâret gösterip cevap verdim” şeklindeki tavrı, çevresindekilerin ne kadar âciz ve basit kimseler olduğunu göstermektedir. Oysa çok kritik bir olayı şefine karşı tavsiye ve telkinleri(!)ile milletin başına zorla giydirilen mâlum şapkanın şanı, şerefi ve sözde zaferini, kerâmetini(!) anlatacağına, daha önemli şeyleri tavsiye etmesi gerekirdi. Dolayısıyla bu târihi olayı bilen CHP müfsitlerinin gerçeği anlaması ve bundan hayâ etmeleri gerekir. Böylece tüm laik-devrimci kesimin (kurucu kadroyu) ve icraatlarını kutsal bir varlık olarak görenlere  bu tür konuları bir kez daha hatırlatmış oluyoruz…  Demek ki onlara göre bu Şapka olayı, Musul’un kazanılmasından çok daha önemli ve hayâti (!)bir konu imiş. Ya da bir şapka karşılığında Musul’u verme zihniyetini hâlâ savunan CHP takımı, bu târihi olayı çok iyi okusun ve başlarında tıpkı (kutsanmış bir devrim muskası) gibi taşımaya devam etsinler…  Aslında bu ve diğer konularda daha pek çok şey söylenebilir. Onlar istemese de gerçeklerin bir gün meydana çıkması gibi bir kuralı vardır. Nitekim yıllarca milletten saklanan ve onlar yüzünden ülkenin bâzı yerlerinde idam sehpâları kurulup, insanlar hâin-lâin ilân edilip asılırken, asıl gerçekler başka yönde tecelli ediyormuş. İşte Lozan olayı böyle olduğu gibi, diğerleri de buna benzer bir sürü  mâluliyet- ârızalar ve hastalıkla doludur… İnanç karşıtı Laikliğe gelince; Onunda ülkeye bir yığın inkarcı ve inanç düşmanı Batı hayrânı bir gürûhun yetişmesine sebep olduğu görülmektedir. Bugün milletçe uğraştığımız çeşitli terör örgütleri yanında  PKK denen dış güçlerin içteki ihânet örgütü, işte bu zihniyet ve ideolojinin ürünüdür. Onların inanç ve devlet-millet düşmanlığı karşısında en ufak bir endişe duymayan ve her alanda olduğu gibi dolaylı-dolaysız bu ihânet şebekelerine destek verenler de yine CHP zihniyetidir. Nitekim 15 Temmuz alçak olayındaki şehitlerimizin kanı kurumadan Bay Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda o zâlimler hakkındaki  konuşmaları ve iktidâra nispet olarak hiç ayırım yapmadan bunları “mazlum”(!) ilân edip sâhip çıkması bu zihniyetteki çarpıklığın en bâriz örneğidir. Kerâmeti kendinden menkul laisizme istinâden-dayanılarak söylenen sözlerin, yapılan icraatların iğrençliği ise tarihin ve insanlığın yüzünü karartan seviyesizliklerle doludur. Bir yüksek(!)yargı mensubunun “Laik olmayan insan değildir”(!) hezeyânı ve “Kelime-i tevhidi çöplüğe” İslâm dinini “engerek yılanına” benzeten çizimler ve ifâdeler çok âdî ve alçakça hakâretler hep bu Laisizm adına yapılan hayasızlıklardır. Ayrıca milletin edep ve hayâ hissini  tahkir ve tezyif için, hayâ sâhiplerine nispet yaparak “8 ayda 300 erkekle yatma reklamları”  ve “İnadına ibne, inadına fâhişeyiz!” pankartları ile “Ben aslâ, Müslüman bir Türk’le evlenip çocuk yapmam” diyen ahlaksızlar aslında, bu milletin değerlerine savaş açan zihniyetin ürünüdür. Sistem yabancı olduğu için, yetişenler de yabancı ve onların hayrânıdırlar. Bu açıdan YERLİ olan her şeye düşmandırlar. İşte tüm bunlar din karşıtı laisizm ideolojinin zehirli meyveleridir. Aynı zihniyetin her olaya “Devrimler” yönü ile  baktığı eğitim sistemi ise  6-7 yüz yıllık öğrenim ve yazı dilinin birkaç gün içinde yok edilmesi ve koca bir milletin câhil bırakılması olmuştur. O yüzden dünyâda Kitap okuma oranlarına göre ülkemizdeki durum en gerilerde, “10.800 kişiye bir kitaptır” (Kurucu kadro aslâ eleştirilmez. Onlar ve tasarrufları kutsaldır. Çünkü ülkeyi düşmandan kurtarmış, Cumhûriyet’i  kurmuşlardır) sözünü dillerine pelesenk edenlere sormak lâzımdır. İyi ama neyin karşılığında? Orası şimdiye kadar meçhuldü ama, artık bu saatten sonra bâzı meçhuller mâlum olmaya başlamıştır.

Örneği; Sayın Cumhur Başkanının CHP’yi  çileden çıkaran o bilinen Lozan konuşması ve tıpkı şimdi bir Yunanlı  ağzı ve zihniyetiyle koro hâlinde  Ayasofya’nın Câmi olmasına karşı gelmeleri gibi… Aslında Ayasofya, bir çerez şeklinde; “Yunanistan’a jest olsun diyerek o şekle sokulmuştur”.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/chpnin-kutsallari-ve-ayasofya-1309559.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın