İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Okul Müdürü Hans, Sen Neymişsin Be Abi!

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler ise berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Hans diye bir okul müdürü varmış. 

Bu Hans, Almanya’da Immanuel Kant Ortaokulunda görevliymiş.

Hans, her hafta sonu kiliseye gidermiş.

Muhafazakar bir Katolik Hristiyan imiş.

Çan sesi ile kendinden geçermiş.

Hz. İsa’nın hikayelerini, her ağızdan çıkanı teyit edercesine kafasını bir sarkaç edası içinde bir aşağı bir yukarı sallayarak şöyle hitabeti güçlü birisinden dinlemek ise ona en güzel ve özel anları yaşatırmış.

Yalnız Hans’ın müthiş bir zaafı varmış.

Hans, çok açgözlüymüş. Öyle açgözlüymüş öyle açgözlüymüş ki… Anlatmaya gerek yok, dedirtecek kadar… Açgözlülüğü o denli aleniymiş… Gittiği kilisenin papazından açgözlülüğün kötülükleri hakkında çok şey işitmiş. İşitmiş işitmesine ama huylu huyundan vazgeçmez derler ya o da bu huyundan bir türlü cayamamış. İncil’de buna dair baplar Hans’a sökmüyormuş, Hans İncil’i bir kulağı ile dinleyip diğer kulağından çıkarıyormuş. Yani İncil, Hans’ın kötü huylarına karşı bir caydırıcılığı haiz değilmiş. Hans, İncil’i sözlerini yok sayıp melodisi ile keyif aldığı bir şarkı gibi dinliyormuş.

Keşke kanunlarda, yönetmeliklerde, genelgelerde açgözlülüğünü bastırabileceği cezalar olsa da Hans açzgözlülüğünü iş hayatına yansıtmasa diye içimizden geçirirken Hans’ın ağzının kulağına varmasını sağlayacağı bir gelişme olmuş.

Normlar hiyerarşisinin 2.kralı malumunuzdur ki yasalardır. 1.kralı ise anayasadır. Hans’ın çalıştığı kurumu kapsamına alan bir yasada değişiklik olmuş. Hem de Hans’ın iştahını kabartacak şekilde… Aman Tanrı’m…

İlgili yasadaki değişiklikle normlar hiyerarşisi icabı silsile ile bu yasadaki değişiklik yönetmeliklere, genelgelere sirayet etmiş. Böylece okul müdürleri artık 5 koltukta oturma hakkına kavuşabilecekmiş. Hans için bu değişiklik daha çok maaş anlamına geliyormuş. Hans, hafta sonları kiliseye giderek içini rahatlatıyormuş, böyle yasal değişikliklerle de paraya para demeyen cepleri pırpır ediyormuş. Hans, bir an önce 4 koltuğa bir kuş gibi konmak istiyormuş. Talih kuşu gibi…

Ve Hans; yasa, yönetmelik ve genelgelerin nimetlerinden yararlanmak için çevre genişliğini kullanarak bulunduğu yer sınırlarında ve o yer sınırları dışında adeta şov yapmaya başlamış. Gözleri ve cebi fal taşı gibi açılmış olan Hans’ın bir an evvel doymayan gözünü doyurması gerek imiş. Artık nasıl doyacaksa… Onu da varın siz düşünün…

Hans önce okul müdürü görevini sürdürürken arkası sağlam bir velisinin girişimiyle bulunduğu yerdeki bankanın şube müdürlüğü görevine getirilmiş.

Hans, sonra bir arkadaşının arkası sağlam babasının girişimleriyle bulunduğu yerdeki sağlık kuruluşunun başhekimi olmuş.

Hans, daha sonra bir arkadaşının arkadaşının kodaman dayısının girişimleriyle bulunduğu yerdeki polis meslek yüksekokulunun müdürü olmuş.

Hans, en sonunda kilise papazının girişmiyle Vatikan’da danışman olup zirveyi görmüş. Hem maddi hem manevi… Hans’ın içi içine sığmıyormuş, ağzı kulaklarına varıyormuş, etekleri zil çalıyormuş, çalmadan oynuyormuş, gününü gün ediyormuş, evinde bayram havası esiyormuş, okulunda bayram ediyormuş, ayakları yere değmiyormuş, aklı başından gitmiş, deliye dönmüş sanki… Hans’ın haletiruhiyesi, haletibedeni böyleymiş işte…

Hans, bu işlerin hepsini nasıl yapacak diye sormayın sakın…

Çünkü Hans bu işleri zaten yapmayacak, o yalnızca bu işlerden parasını alacak ve gözünü doyuracak. 

Gel zaman git zaman Hans, ölmüş.

Mezarı başında İncil okunuyormuş.

Su yerine Hans’ın mezarının üstüne hakkını yediği insanların tükürükleri dökülmüş. Hakkını yedikleri: Türk Emine, Yunan Elizabeth, Hintli Khan, Japon Hunayi, Afrikalı Embobe vs. imiş…

Kilise papazı ise açgözlülüğün ne kadar kötü olduğunu anlatan babı bir papağan gibi tekrarlamaya devam etmiş mezarı başında. Belki Tanrı affeder diye… 

Papaz, ‘Tanrı affetsin!’ diyerek mezardan ayrılan son kişi olmuş.

Saygılarımla…

Not: Hukuk dilinden anlamayanlara, kapak olsun. Açgözlülükle dalga geçmeye, onları tiye almaya, ironi yapmaya devam… Bunlar hak, hukuktan, güzel dilden anlamayanlar artık dalga dili ile bunlara muamele edilmeli…

Yusuf SEVİNGEN

https://www.mebpersonel.com/genel/okul-muduru-hans-sen-neymissin-be-abi-h242642.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın