İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

SAYIN BEDROS ŞİRİNOĞLU’NA PEDERANE ÖĞÜTLERİMİZ

İçerisinden geçtiğimiz zor döneme karşın, son haftalarda ikinci kez size kamu oyu önünde yanıt verme zorunluluğu bizi gerçekten çok üzüyor. Yazılı bir platformda “Aram Srpazan’ın köpekleri” ifadesini kullanmışsınız. Bu bilgiyi öfkeyle bize aktaranlara önce inanmak istemedik. Bunun üzerine bizimle bazı kanıtlar paylaşıldı. Hayretle gördük ki bu yakışıksız ifadeyi Ermeni Vakıflar Birliği’nin (ERVAB), cemaat kurumlarımızın başkan ve yöneticilerinin bulunduğu bir WhatsApp grubunda kullanmışsınız. Gösterilebilecek her tür tepkiyi anlamsız kılacak, şaşkınlıkla üzüntünün iç içe geçtiği bu noktada size bazı pederhane öğütler yöneltmeyi uygun görmekteyiz.

1- Artık geride bıraktığımız patrik seçiminin, kendine özgü koşullarında şekillenmiş dengeleriyle bugünkü toplumsal gidişatımızı algılamak ya da yorumlamak, bir yönetici olarak sizi ancak çıkmaza sürükler. Karşılığı olmayan bu tür yaklaşımlardan sadece bölünmeler doğabilir ve bu da cemaatimize karşı büyük bir ihanet olur.

Seçimden önce yeni patriğimiz seçildiğinde morların ve turuncuların ortadan kalkacağını, yaşamımızda yeni bir sayfa açılacağını söylemiştik. Bu ilkemize sadık kaldık. Patriklik Makamımız’ın onuru, cemaatimizin birlik ve beraberliği için bir köşeye çekildik ve sadece dini misyonumuzla ilgilenmeye başladık. Aylardan beri her tür sataşma, taciz ve karalamaya karşı sessizliğimizi koruyoruz. Böyle de devam etmek niyetindeyiz. Bu bütünün içerisinde, çeşitli vesilelerle kullandığınız, kendinize nasıl yakıştırabildiğinizi gerçekten anlayamadığımız ifadeler bizim açımızdan istisnalar doğuruyor. Zira geçmişte yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yaptığımız insanları anlaşılmaz sebeblerle hedef almaktasınız. Burada ne yazık ki biz bir sorumlulukla karşı karşıya kalıyoruz. Şunu iyi bilmenizi isteriz: Bize inanmış, bize gönül vermiş insanların hiç birisiyle çıkar ya da beklenti zemininde çalışmış değiliz. Dolayısıyla onları “köpek” olarak nitelemeniz hem ahlaki değil hem adil değil hem de haddiniz değil. Bu toplumun sorunları aleni hakaretlerle çözülebilecek olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın ki toplumsal yaşamımız bugün dikensiz bir gül bahçesi olurdu. Türkçe’de güzel bir söz var: Alttaki durmuş da üstteki durmuyor… 

İsterseniz söylediklerinizi ve genel olarak zihniyetinizi bu anlaşılması son derece kolay sözün ışığında bir kez daha değerlendiriniz. Size yakışanı yapmış olursunuz.

2- Bu hakareti, bu üslubu kullanma cürretini ERVAB ortamında sergilemişsiniz. Biliyorsunuz, ERVAB’ın başında İstanbul Ermeni Patriği bulunuyor. Sizce belki bir önemi olmayabilir ama bizler dini önderin himayesindeki bir ortamda böylesi bir tarzın sergilenmesini utanç addederiz. Patriğimizin riyasetindeki bir mecrada, bu Makam’ın en kıdemli ruhanisine ya da çevresine imaen hakaretamiz ifadeler kullanmanız doğru mudur? Genel vekil olarak görev yaptığımız zor yıllar boyunca, çoğu zaman kendinizi Patrikhane’nin önüne koyma gayretlerine tanık olduk. Zor geçiş süreci koşullarında, kamu oyu önünde görüntüyü bozmadan, elimizden geldiğince mahal vermemeye çalıştık. Bugün de benzer işaretler görüyoruz. Patrik Hazretleri’nin riyasetindeki bir mecrada bu üslubu ortaya koymanızı, terbiyeden uzaklaşmanızı bir küstahlık olarak görüyoruz. Lütfen daha dikkatli olunuz. Bu gidişatla nereye varılabilir?

3- “Aram Srpazan’ın köpekleri” ifadenizin devamında şöyle buyurmuşsunuz: “Ben kırk senedir saltanat kayığındayım, Allah herkese nasip etsin…” Amin. Allah herkesin gönlüne göre versin tabii ki, bol bol versin. Yalnız şunu çok üzülerek fark ediyoruz ki sizin genel geçer tevazunuz burada sanki gölgede kalmış. Yapmayın, lütfen yapmayın. Herkesin kendisini farklı koşullar altında bir saltanat kayığı içerisinde hissedebileceğini de hesaba katmanızda yarar var. Bizim saltanatımız iç huzurumuz değil mi? Manevi dünyamızda erişeceğimiz mertebe değil mi? Azizlerimizin şefaatı olmadan kendimizi saltanat kayığında hissedebilir miyiz? Mesih İsa’nın evlatları olarak, Göklerdeki Babamız’ın inayetinden yoksun bir saltanat kayığı hayal edebilir miyiz? 

Bu tip bir benzetmeyi böyle bir ortamda kullanmanız gerçekten çok manidar. Neden bu kadar öfkeye kapılmış haldesiniz? Artık kendinizi lütfen toparlayın. Hayırsever ve hastane başkanı olarak asli işinizle ilgilenin ve de en önemlisi ağırlığınızı yitirmeyin. Siz de çok iyi görüyorsunuz ki eskiden size duyulan saygı ve sevgide bugün bir eksilme var. Oysaki tam tersi olmalıydı. Sizin istekleriniz artık gerçekleşmiyor, yerine getirilmiyor diye bu cemaatin hiç bir üyesine hakaret etmemelisiniz.

Vaftiz olduğunuz Kutsal Kilise’nin takdisi, insanların hayır duası üzerinizden eksik olmasın. Sizin gibi vefa duyulması gereken bir insanın, toplum önünde takınması gereken, kendisinden beklenen tutumdan uzaklaşmadan cemaat sorunlarını algılaması en doğrusu değil mi? İnsanların gönlünü kazanmadan saltanat sürülmeyeceğini unutmayınız. Dolayısıyla bakın ki kayığınız su almaya başlamasın ve Kutsal Kitap’ın ışığı yolunuzu aydınlatsın…

Dualarımızla,
BAŞEPİSKOPOS ARAM ATEŞYAN

https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2640908289509222&id=100007702307608

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın