İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mahsun o tweeti cehaletten atmadı!

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Zekeriya Say

Annesinin taktığı “Abdullah” ismini, “Allah’ın 99 adından biri” sanan…

Tüm Türkiye’nin bildiği “Mahsun” isminin anlamını ise yıllar sonra öğrenen biri, Mahsun Kırmızıgül.

Hakeza!..

İlkokuldayken “haydi bir türkü söyle” diyen öğretmeninin, söylediği;

“Dam üstünde un eler, tombul tombul me…er”  türküsünden sonra kendisini tokatlamasını da “sesinin beğenilmediği”ne yoracak kadar saf..

Fakat aynı Mahsun, yıllar sonra, “Âlem buysa kral benim” diyecek kadar da cesur.

Bu cesaretini “cehli”ne yormak mümkün…

Fakat “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” şiirini okuduğu için zindana atılan Tayyip Erdoğan’ı, hapishanede ziyaret ettiğini göz önünde bulundurduğumda, Mahsun’un, “Abdullah”ın, “Allah’ın kulu” demek olduğunu bilmesi bana garip geliyor.

*

Bir ara, “Zaza” asıllı bir Kürt olduğu halde olur olmaz yerlerde “Ben her şeyden önce Türküm ya!” şeklinde garip çıkışlar yapan, hatta “Beyaz Türkler”le birlikte Ahmet Kaya’ya “çatal” fırlatılan koronun içinde yer alan Mahsun’un, 2000 yılından sonra söylemleri keskin bir şekilde değişmişti.

İsmi “PKK propagandası yaptığı” gerekçesiyle “öldürülecekler” listesinde geçen..

Kendisine hediye edilen puşiyi öptüğü gerekçesiyle “şantaj” tehditleri alan…

Ağzına sigara bile sürmediği halde “uyuşturucu kullanmak ve toplu kaçakçılık suçlamasıyla” DGM’ye sevkedilen Mahsun, gördüğü baskı ve tehditlerden “korkmak” yerine daha da cesur biri olmuştu.

“Zaza’yım, Kürt kökenliyim, ama ülkemi çok seviyorum, Türkiyeliyim” diyerek içinde sıkışıp kaldığı “kimlik sorunu” kabuğunu dahi kırmıştı.

Hatta bununla da yetinmeyerek, bugün FETÖ’nün yüzde 98 oranında yerelleşme sağladığı ve tüm militanları sınır dışı edilse dahi faaliyetlerinde aksama olmayacağı Türkmenistan’da, bizatihi dönemin “Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı” tarafından “Türkmenistan vatandaşlığı”na layık görülmüştü.

*

Artık karşımızda bambaşka bir Mahsun vardı.

Eskiden konserlerde halkı coşturan Mahsun gitmiş, FETÖ’nün düzenlediği, “çan sesleri” ile “ezan” sesinin karıştığı “Dinlerarası diyalog” toplantılarında “Bizden değildir” şarkıları söyleyerek,  Gülen’in “tebrik”lerine nail olan Mahsun gelmişti.

Hatta Gülen’in; “en yakın gelecekte üç büyük dinden liderlerin iş birliği ile dünyanın değişik şehirlerinde konferanslar serisi giderek çoğalmalıdır” mesajını emir telakki ederek, FETÖ’nün bir türlü dikiş tutturamadığı “Moskova”ya, 280 kişilik bir “diyalogcu” topluluk ile giderek orada “dinler” adlı  türküsünü dahi seslendirmişti.

FETÖ’cüler de Mahsun’un şarkılarına bol Fethullah Gülen fotoğraflı klipler hazırlayarak ona mukabelede bulunmuşlardı.

*

Daha da ilginci ise,

“Abdullah”ı, “Allah’ın 99 adından biri” sanan Mahsun’un, senaryo yazıp film yönetmeye başlaması oldu.

Hem de Diyarbakırlı sinemacı Mehmet Yaşa’nın;

“Ben, Mahsun Kırmızıgül’ün senaryo yazamayacağını biliyorum” sözlerine rağmen.

Tamam, Mahsun’dan bir “Yılmaz Güney” çıkmadı ama bizatihi çektiği filmde oynayan Ali Sürmeli, “Fethullah Gülen”i rol model aldıklarını itiraf etti.

“Devlet büyükleri”ne bu karakterden rol icabı  da olsa “özür” diletmesi ise işin cabası..

Hakeza,

“Dam üstünde un eler” şarkısını idrak edemediği için öğretmeninden dayak yiyen Mahsun’un, içinde mebzul miktarda FETÖ imgeleri barındıran “Mucize”adlı filmini “öğretmenlere” ithaf etmesi…

*

Ak Parti kapatma davası iddianamesinde ismi geçen Mahsun’un, 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ ile paralel olarak ağız değiştirmesi..

Cezaevinde ziyaret ettiği Erdoğan iktidarını bu süreçten sonra “zalim ve merhametsiz”  olmakla suçlaması da dikkatlerden kaçmadı.

Şimdi de,

Amerika’da George Floyd isimli bir siyahinin polis şiddetiyle öldürülmesinin ardından başlayan protestolarda FETÖ’cüler, ABD sokaklarına inip Trump aleyhinde eylem yaparken… 

Mahsun Kırmızıgül de onlarla “paralel” olarak, tabii bir de Gezi’ye de atıfta bulunarak; “Kilisede şarap da içmişler mi?” diye tweetler atıyor..

Aklınca, “Camide bira içtiler” iddiasını dillendiren Erdoğan liderliğindeki hükümete de bir nevi göndermede bulunuyor..

Yukarıdaki örneklere bakıp, Mahsun’un “şarap içmenin ibadet sayıldığı” kilise ile ilgili tweetini de cehalete yorabiliriz..

Fakat Mahsun Kırmızıgül’ün, şimdilerde ekranlarda “ezoterik, mesiyanik” ve “masonik” yapılar hakkında derin programlar düzenleyen Ertan Özyiğit’in, rahle-i tedrisatından geçtiğini ve Diyarbakır’da, Süryanilerle komşuluk edip, İncil ve Tevrat’ı okuduğunu göz önünde bulundurduğumuzda,  mahut tweeti “cehalet”ten ziyade “nefret”ten attığını hatırlatmak istedim.

Tabii bir de!..

Yıllarca FETÖ’nün terör bülteni Zaman’da çalışan ve bu yüzden cezaevine girip çıkan Nuriye Akman, taa 1997’de, o dönem “şarkıcı” kimliğiyle tanınan Mahsun için yaptığı; “Oyun içinde bir oyuncu” tanımını da! 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/zekeriya-say/mahsun-o-tweeti-cehaletten-atmadi-32446.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın