Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan İstanbul‘un en büyük ve cemaati en geniş Katolik Kilisesi olan Sent Antuan Kilisesi ile ilgili ilginç bir kriz patlak verdi. Kilise, avlusu ve avlunun önündeki altışar katlı, birbirlerine bir geçitle bağlanan 2 adet apartmanla birlikte 4 adet dükkân, zamanında üzerlerine kaydedilen kişiler tarafından satışa çıkartıldı. Tapu Müdürlüğü’nce Sent Antuan Kilisesi’ne satış durumunu bildirince kilise başrahibi İulian Pişta, kilise ve müştemilatına tedbir koydurdu.
Osmanlı devletinde kilise, okul gibi tüzel kişilerin mal edinme hakkı 1913 yılında çıkan kanun hükmünde kararnameye kadar yoktu. Bu tarihe kadar, kiliselerin ve sahip oldukları akarların (Gayrimenkullerden kira yoluyla sağlanan gelir) tapuda kaydedilmesi için ya Meryem Ana, İsa Mesih gibi kutsal kişiler adına (namı mevhum) ya da kilisenin papazı, hademesi, yönetici üzerine (namı müstear) kaydediliyordu.
Dilek Yaman / SABAH
NAM-I MÜSTEAR KAYITLIYDI
Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan en büyük Katolik Kilisesi ve en büyük cemaati olan Sent Antuan Kilisesi, avlusu ve avlunun önündeki altışar katlı, birbirlerine bir geçitle bağlanan 2 adet apartmanla birlikte 4 adet dükkân, namı müstear olarak dönemin İtalyan Kraliyet ailesine mensupları üzerine kayıt edildi.
İtalyan rahiplerin yönetiminde 15 Şubat 1912 yılında ibadete açılan Sent Antuan Kilisesi ve müştemilatları o dönem, Adalberto Loitpaldo, Öjenyo Alfanso, Ferdinando Quelberto, Marya Adalait, Filiberto Lüdviko ve Marya Bona adına kaydedilmiş oldu.
İTALYA BUNU BELGELEDİ
Dünya çapında 1,2 milyar üyesi bulunan Katolik Kilisesi’nin ruhanî lideri Papa Francesco ve kraliyet ailesi mirasçıları, 29 Ocak 1971 tarihinde Beyoğlu 1. Noterliği’nce söz konusu bölgedeki haklarından bu nedenle feragat ettiler.
Hatta Tapu Müdürlüğü’nce yapılan düzenlemeler nedeniyle, 2013 yılı 11 Mart günü, İtalya Başkonsolosluğu’nca (Consolata Generale D’italia), Sent Antuuan rahipleri olarak bilinen, ‘Ordine Dei Frati Minoro Conventuali’ rahiplerinin ve yasal temsilcilerinin talepleri üzerine Konsolosluk, söz konusu kilisenin namı müstear adına kayıtlı olduğunu, tescilin dönemin mevzuatına göre mecburen yapıldığını gösterir bir belge Tapu Müdürlüğü’ne sundular.
MİRASÇILARI BULDU
Sebahattin Gök, geçtiğimiz yıllarda İtalya, Amerika, Fransa ve başka ülkelere giderek söz konusu taşınmazın kayıtlı olduğu isimlerin varislerine ulaştı. Varislere, söz konusu kilise taşınmazları üstünde hakları olduğunu belirterek, şahıslara Çerkezköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nce mirasçılık belgesi aldırdı.
Böylece kilisenin sahiplerinin varisleri ortaya çıktı ve Öjenyo Alfanso oğlu Eugenip Alfanso, AlbertoLoitpaldo ve Marya Adelait kızı Savoia Genova ve Marya Bona oğlu albertina Genova’nın aldığı mirasçılık belgeleriyle Türk Hukuk sisteminde, tapuda hak sahibi oldu.
‘KLİSEYİ SATIN’ DEDİ
Varislerin mahkemeden aldığı, ‘Mirasçıdır’ belgesi ardından, vekâletnamelerini de alan Gök, Beyoğlu Tapu Müdürlüğü’ne başvurarak taşınmazları satmak istedi. Tapu Müdürlüğü’nce Sent Antuan kilisesine satış durumunu bildirince, kilise başrahibi ve yetkilisi İulian Pişta ve Vatikan avukatı Afşin Hatipoğluaracılığıyla mahkemeye başvurdu.
SATIŞI DURDURDU
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Hatipoğlu’nun talebi üzerine, kilisenin ve müştemilatlarının usulsüz şekilde Sebahattin Gök tarafından satılmak istendiğini bu satışın gerçekleşmemesi için kilise ve müştemilatları üzerine tedbir koydurdu. Gök ise, tebdir kararının kalkması için açılan davaya itiraz etti. Mahkeme, ilerleyen günlerde kilise hakkındaki kararını verecek.
AVUKAT SABAH’A KONUŞTU
Sabah’a konuşan Av. Afşin Hatipoğlu, ‘Söz konusu kilise İstanbul‘un en işlek caddelerinden birinde bulunmaktadır. Sent Antuan kilisesi ve müştemilatı Katolik cemaatinin ülkemizdeki en önemli ibadet alanıdır. Yine bu kilise ülkemizdeki saygınlık merkezlerinden biridir ve bu taşınmazlar üzerinde yukarıda izah edildiği üzere bir sahip verilmiştir. Kötü niyetli üçüncü kişiler satış işlemleri yapmak istemektedir.
Hem İtalya devleti hem de Vatikan için önemli ve stratejik bir bölge olan Sant Antoine kilisesi ülkemizin içerisinde bulunduğu hassas dönem dikkate alındığından spekülasyona son derece açık olan bu konu ülkemiz aleyhine bir koz olarak kullanılacaktır. Biz yargılama sürecinde kötü niyetli üçüncü kişiler tarafından söz konusu kilise ve müştemilatın devrinin iptal edilmesini bu yüzden satılamaz şehri konulmasını istiyoruz’ dedi.
Yapılan araştırmaya göre Sebahattin Gök hakkında, İstanbul Adliyesi’nde devam eden birden çok resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık vb. suçlardan soruşturma ve kovuşturma olduğu ortaya çıktı.
İlk yorum yapan siz olun