İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Meselesi

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

 

Mustafa Pak

Malum,  29 Ekim günü ABD Temsilciler Meclisi Türkiye hakkında iki önemli karar tasarısını oyladı. Birisi Barış Pınarı Harekâtı dolayısıyla Türkiye’ye yaptırım kararı, diğeri de sözde Ermeni Soykırımı meselesinin kabulü hakkında. Bu iki tasarı da Temsilciler Meclisi’nde ezici çoğunlukla kabul edildi.

Buraya kadar aslında şaşırtıcı olan hiçbir nokta yok. Garip olan bizim ülkemizde bunun hayretle karşılanması. ABD sanki her zaman bizim yanımızda durmuş, her zaman hakkaniyetli davranmış da ilk kez böyle bir olay oluyormuş gibi davranılması çok garip.

ABD, bizim 1923’te imzaladığımız Lozan Anlaşması ile bağımsız bir devlet oluşumuzu hazmetmekte ne kadar zorlanmıştı. Özellikle kapitülasyonların kaldırılmasını kabullenmek istememişlerdi. Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra ABD ile imzalanan Lozan Ticaret ve Dostluk Anlaşması, o günkü Ermeni ve Rum lobilerinin karşı kampanyalarının büyük etkisiyle senatoda reddedilmişti. Evet, yüz yıl önce bile ABD’de oldukça güçlü ve sesi çok çıkan bir Ermeni lobisi bulunmakta ve Amerikan Senatosunun alacağı kararı etkileyebilmekteydi.  “Ermenistan’ın bağımsızlığı için Amerikan Komitesi” adını “Lozan’a karşı Amerikan Komitesi” olarak değiştirerek ve Türkiye karşıtı güçlü bir kampanya yürüterek Türkiye ile yapılacak dostluk ve ticaret anlaşmasının kabulünü engellediler. Aradan geçen bir asırlık süreçte de bu lobi daha da güçlenerek bugünlere geldi.

Her Nisan ayında Amerikan Başkanı’nın yapacağı 24 Nisan konuşmasında “soykırım” kelimesini kullanacak mı diye Türkiye’de bir telaş alır gider. 25 Nisan’da da her şey bir sonrakine kadar unutulur gider. Ermeni lobisi bu kadar uğraşır didinirken bizim ülkemiz ABD’de Türk lobisini en azından onlarınki kadar güçlendirmeye ne emek ne para harcamakta.

29 Ekim’de alınan kararı olmamış gibi davranıp “yok saymak” sorunu çözmek şöyle dursun yüz yıldır işlemediğimiz bir cinayetin hesabını vermeye zorlanmamızı daha da kolaylaştırmakta. “Meseleyi tarihçiler çözsün, bu konuda onlar konuşsun” demek doğru değil. Tarihçiler zaten bu konuda ellerinden geleni yapıp belgeleri ortaya koymuşlar. Kendi tarihçilerimizden de yabancı tarihçilerden de bu konuyu izah eden çoktur. Ermeni tarihçiler ve araştırmacılar yaşananların soykırım olduğunu asla belgelendirememişlerdir.

İngiliz vatandaşı ve Yahudi olan tarihçi Bernard Lewis, Paris’te bir gazeteye verdiği mülakatta sorulan soru üzerine bu olayın soykırım (holokost ) olmadığını açıkça ifade etmiş ve hakkında açılan davada bunu söylediği için para cezasına mahkûm edilmiştir. Kendisi anılarında, (Tarih Notları, 325-338) hakkında açılan dört davanın da Fransa’da İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi Soykırımı hakkındaki Fransız yasasının benzerinin Ermeniler için de kabul edilmesi konusunda kullanılmak için yapıldığına inandığını ifade eder. (…Mülakatım ve ben bu amaca hizmet etmek için kullanılmıştık.)

Meselenin tarihle ve gerçeklerle uzaktan yakından ilgisinin olmadığı teşhisini bir an önce koymak gerek. Mesele tamamen siyasidir ve her devlet farklı veya benzer amaçlarla Ermenileri desteklemektedir. 1965’ten beri devam eden süreçte Uruguay, Rusya, Kanada, Belçika, Lübnan, Yunanistan, İtalya, Vatikan, Fransa, İsviçre, Arjantin, Slovakya, Hollanda, Venezuela, Polonya, Litvanya, Şili, İsveç, Bolivya, Avusturya, Lüksemburg, Brezilya, Paraguay, Suriye, (2015’te kabul etti.) Almanya,  Çek Cumhuriyeti, Libya Geçici Hükümeti ile Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve ABD’nin elli eyaletinden kırk dokuzu sözde soykırımı tanıdılar.

Dünya, işlemediğimiz bir cinayeti üzerimize yıkmakta kararlı ve biz yalnız ABD’nin bunu kabul etme ihtimaline odaklanmışız. (Senatonun da kabulü gerekiyor.) Her seferinde “ikiyüzlü batı” demagojisine sığınıp kendi kendimize atıp tutmanın mevzuya hiçbir faydası yok. Kuvvetli lobi ve reklam faaliyeti yapmak zorundayız. Bütçe ayırıp etkileyici filmler yapılmalı. Fakat biz daha kendi çocuklarımıza ve gençlerimize bile meseleyi anlatmaktan aciziz. 

Tarih okumuyoruz, olayların üzerinde düşünmüyoruz, günü kurtarmanın telaşıyla meseleleri kapattığımızı sanıyoruz. Hiçbir ülke meselesinde uzun vadeli politikalarımız olmadığı gibi bu konuda da yok. Maalesef olacak gibi de görünmüyor.


https://www.yenimesaj.com.tr/mustafa-pak.htm

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın