İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Yaşamında Kutsal Hafta ve Kutsal Pazartesi’nin Anlamı

Hristiyan dünyasının “Diriliş Yortusu” (Paskalya Bayramı) öncesi 7 günlük ”Kutsal Hafta” döneminde mütevaziliğin, alçak gönüllülüğün, hoşgörünün, merhametin, bağışlama, acılara ve zulümlere direnebilme ve dayanma erdeminin yanında aynı zamanda da; muhbirlik, düzenbazlık, nankörlük, vefasızlık  vb. tüm insani zaafiyetlerin ve kusurların; insani ilişkilerin ve dostlukların zehirlenmesinin insan yaşamının birer gerçek parçaları olduğu sergilenmektedir.

7 günlük bu süre boyunca, erdemli olmanın ulviyeti vurgulanır. Kutsal Hafta’nın her bir gününün derin anlamı ve bir öğretisi vardır.

Kutsal Hafta, İsa Mesih’in zeytin dalıyla Kudüs’e girdiği gün, ”Dzağgazart” (Palmiye  Pazar Günü)’ı takip eden  Pazartesi günü başlar. ”Dzağgazart” sözcüğü bizlere baharın gelişini, tabiatın canlanmasını, yenilenişini ve güzelliğini anımsatır.

İsa Mesih’in sevgi ve barış ortamında, elinde barış simgesi zeytin dalıyla kutsal kent Kudüs’e girişini takip eden Pazartesi günü Kutsal Hafta başlar. Bu hafta O’nun fiziki ölümü ve O’nu sonsuzluğa taşıyan dirilişin olduğu en anlamlı ve kutsal haftadır.

Biz Kutsal Pazartesiyle ”İman’ın” mucizevi gücünü ve kudretini öğrenmeye başlıyoruz. Bunu, bize İsa Mesih ”İnanıyorsan, Dağı bile yerinden oynatabilirsin” cümlesiyle anlatır.
”Kutsal Pazartesi”günü, Hristiyan dünyasında, meyvesiz ”İncir” ağacının kuruması ve ibadethanelerin seyyar satıcılardan arınması olayı ile anımsanır. İsa Mesih Kudüs’e dönüşünde yolda, meyve vermeyen bir incir ağacına rastlar. Kısa bir araştırmadan sonra ağacın uzun bir süredir meyve vermediğini öğrenir ve ağacı lanetler ve kurutur. Burada, meyve vermek insanlığa hayırlı ve yararlı hizmet vermeyi, üretkenliği simgeler; ağacın kuruması ise, insanlığa hayrı ve iyiliği dokunmayanların veya hizmet vermeyenlerin cezalandırılmasını simgeler. Aynı gün İsa Mesih, Kudüs’te bir ibadethanede birçok düzenbaz seyyar satıcının ticaret yaptıklarını görür ve onlara ibadethanenin Allah’ın evi, dua ve ibadet yeri olduğunu, burada satıcıların yeri olmadığını hatırlatır. Bu olgu, ticaretin dine alet edilemeyeceğini simgeler.
İsa Mesih’in yarattığı birçok mucizeleri vardır. Bunların arasında en çok dikkat çekenlerden birisi hastalıklarına derman bulamayan birçok kişiyi şifaya kavuşturmasıdır.

İsa Mesih, bir hastaya şöyle demiştir: ”Senin İnancın, seni şifaya kavuşturacaktır”. Bu sözleri biz şu şekilde anlıyoruz: Bugün bizler çağdaş tıp bilimi ve teknik araçların gelişmesi sayesinde hastaları tedavi etmeye çalışıyoruz; ancak bir hastanın şifa bulacağına dair ”inancı” yoksa, dünyanın en başarılı ve yetkin uzman hekimine ve en etkili tedavi aracına ve ilacına sahip olsa bile, hastalığına tam şifa bulamaz.

Bu anlatıdan şu sonucu da çıkarmak pekala mümkündür: Güçlü bir irade ve inanç ile imkansız gibi görünen amaçlarımıza dahi ulaşabiliriz.
Dr.med.Sarkis Adam

Edit ve Redaksiyon: Taşkın Özdemir

Resim: Carl Bloch, “Casting Out the Money Changers”

Bir yorum

Bir Cevap Yazın