İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kafalardaki duvarlar, mutlaka yıkılmalı…

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Hasan HASTÜRER

‘Kıbrıs’ta çözümü katkı koyacak yaklaşımlar ne olabilir?’ sorusu yıllardır sorulur ve yanıt aranır.

Elbette bu soru, sınavda sorulan ve yanıtı tek olan bir soru değildir.

Bu soruya verilecek yanıtlar içinde bir birini tamamlayanlar, değerlendirilir, hayata geçirilirse, çözüme de, barışa da, yakınlaşmaya da hizmet eder, katkı koyar.

***

İkinci Dünya Savaşının ardından birden fazla nedenle 9 Mayıs 1950’de Avrupa Toplulukları kuruluş süreci başladı. Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’dan oluşan altılar, 18 Nisan 1951 tarihli Paris Antlaşması ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kurdu. Bu oluşan Avrupa Birliği’nin temeli olarak kabul edilir.

Kısa sayılacak bir süre öncesine kadar bir birine düşman olanlar aynı çatı altında buluştu.

Avrupa’ya gelen güçlü ABD sermayesine karşı, ortak gelecek için bir araya geldiler.

Ekonomik olan öncelikli nedenlerin devamında, ortak çıkarda alan büyütmenin savaş tehdidini de azaltıp ortadan kaldıracağı görüldü.

Ekonomik iş birliği için çıkılan yolda Avrupa Kıtasının küresel etkinliği de artırıldı.

***

Hızla Kıbrıs’a gelelim.

Kıbrıs adasının ekonomik, ticari tarihi, objektif olarak incelendiği zaman, ekonomik yaşamda Kıbrıslı Türkleri, etkin varlığının Kıbrıslı Rumlardan, Ermenilerden çok sonra geliştiği gerçeğiyle yüzleşeceğiz.

Gün geldi adaya acentelikler verildi. Bu acentelikleri de Kıbrıslı Rumlar ve Ermeniler aldı.

Kıbrıs Türk Sermayesinin, Kıbrıs Türk iş dünyasına güç katmak için TÜRKTEN TÜRKE KAMPANYASI başlatıldı.

Neydi o kampanya?

Türk çarşısında dükkanı bulunan Kıbrıslı Türk dükkan sahibi, Kıbrıslı Türk müşterisinin istediği ürünü Rum ya da Ermeni’den alıp getirip, satardı.

İşadamı Rum’dan alabilir ama Kıbrıslı Türk müşteri alamazdı.

Alırsa, Lokmacı’dan geçerken görevli TMT elemanları, satın aldıklarını ellerinden alır hatta üstünden şiddet uygulardı.

***

1963 – 1968 arası Kıbrıs Türk toplumunda ekonomik yaşam, belki de en kötü dönemini yaşadı.

Rum kuşatması altında çarşının varlığını sürdürmesi ciddi bir başarıydı.

***

Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, ekonomik kuruluş çatılarının altında da etkin bir buluşma yaşayamadı.

Çok sesi duyulmasa da tarımda endüstriyel sıçrama yapılırken üzüm ve narenciye üreticileri, bir anlamda kooperatif modeliyle aynı çatı altında buluşuldu.

Örneğin Güzelyurt (Omorfo) bölgesinde Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların, bir araya gelerek kurduğu narenciye kooperatifi SODEM’de Rahmetli Gaziveren Muhtarı Niyazi Öztoprak, yönetim kurulu üyesiydi.

***

Siyasi amaç farklılığı Kıbrıs adasında ekonomik, ticari iş birliğini hep engelledi.

Evrensel ekonomi ilkeleriyle, yakınlaşma ve ortak iş yapmanın önündeki duvara hangi taraf daha fazla tuğla koydu?

Akla gelen tavır ve uygulama verilerine baktığımız zaman KIBRIS RUM TARAFI demek olası.

1974’e kadar Kıbrıs Türk sermayesi ciddiye alınmadı.

1974 sonrası Kıbrıs Türk sermayesi, kendi çapında önemli mesafe alıp, kurumlaşıp, ciddiye alınacak taraf konumuna gelince de, Rumların KKTC’nin statüsüne bağlı kaygıları, korkuları, yakınlaşmayı ve iş birliğini engelliyor.

***

Yıllar evvel, yanılmıyorsam 2008 yılı Aralık ayı, Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı olduğu dönem…

Hristofyas’la görüşmeye gitmeden traş olmak için berbere gitmiştim. Berbere, Hristofyas’la görüşmem olduğunu söylediğimde, bana, ‘ Selam söyle Hristofyas’a, adada barış istiyorlarsa öncelikle karşılıklı alış verişi destekleyip, kolaylaştırsınlar. Arkası gelir’ demişti.

Selamıyla birlikte söylediklerini de Hristofyas’a iletmiştim. Görüşmemiz yeni yıl arifesindeydi. Hristofyas da bizim berber arkadaşa, yeni yıl hediyeleriyle dolu bir sepet göndermişti.

***

Aradan yıllar geçti… Adanın Kuzeyi ile Güneyi, iki toplum arasında ticareti düzenleyen Yeşilhat Tüzüğü de yapıldı… Ancak kafalardaki duvarlar yıkılamadığı için, gerçek anlamda ticari, ekonomik akışkanlık sağlanamıyor…

Bu duvar yıkılmalı mı? Mutlaka yıkılmalı… Yıkılana kadar karşılıklı ticaretten korkulmamalı, tam tersi, eş zamanlı ve karşılıklı olarak teşvik edilmeli.


https://www.kibrisgazetesi.com/yazarlar/hasan-hasturer/kafalardaki-duvarlar-mutlaka-yikilmali/6188

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın