İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Seçimleri TC’yi yıkım fırsatına çevirmek

“Dersimli Kemal” yönetimindeki Y-CHP ve “Dört Parçalı Büyük Kürdistan” hayalindeki PKK-HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ın açıkladıkları seçim bildirgeleri Batı’nın yıllardır güttüğü bölücü hedeflerin, işi Türk-Kürt çatışmasına vardırma projelerinin bir yansıması, Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş ilânıdır.

Terör örgütü PKK’yı yüreklendirmenin, etnik bölücülüğü kışkırtmanın yazılı belgesidir. Hendek savaşlarının metinlere büründürülmüş devamıdır.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, Anayasası’nı, vatandaşlık tanımını hiçe sayan özerkliğin yol haritasıdır.

Türkiye’nin kırmızı çizgisi tekil devlet, milletin birliği, dil birliği, vatanın bütünlüğü gibi tüm kavramların kaldırılacağı büyük bir tuzaktır.

Türkiye’nin varlığı ve istikbali için vazgeçilmezi olan TSK da hedef alınmaktadır.

Avrupa Birliği’nin yıllardır Üyelik Müzakere Çerçevesi dahilinde Türkiye’yi çökertme ve sömürgeleştirme planında yer alan dayatmaların tamamı Y-CHP ve HDP’nin seçim bildirgelerinde mevcuttur. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın önündeki çekincelerin kaldırılmasıyla Türkiye’nin idari yapısının dönüştürülmesinden, şehirlere özgün (Kürtçe) isimler verilmesine, TSK’nin etkisizleştirilmesine kadar Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarını iptal edip, kendi bölücü ideolojilerine göre şekillendirecekleri her şey açıkça veya satır aralarından ifade edilmektedir.

Y-CHP ve PKK-HDP’nin seçim bildirgelerinin dayatmacılığına bakıldığında sanırsınız Türk halkı savaşta yenilgiye uğramış, esir alınmıştır. Yugoslavyalaştırma felaketine götürecek sözde demokrasi- barış- özgürlükler- eşit vatandaşlık kavramlarıyla bezenmiş tarihe yüz karası olarak geçecek bu utanç metinlerinde Türk kimliğinin üstü resmen çizilmek, Türk halkından neredeyse vatanından vazgeçmesi “namusu-bayrağı teslim etmesi” istenmektedir.

2015’te Federal Alman Parlamentosu’nda “sözde Ermeni soykırımının” 100’üncü yılı anma etkinliklerinde konuşan HDP destekleyicisi PKK sempatizanı, aynı zamanda Ermeni lobilerinin sözcüsü Alman Yeşiller Partisi’nin Türk kökenli bir milletvekili “Bir gün Ermeni soykırım tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılacak ve kabul edilecek, bu demokratikleşmenin işaretlerini görüyoruz” sözleri meğer bugünlerin alt yapısının işaretiymiş. Ne diyordu başka o “Kürdistancı” Alman Yeşiller ve Sol Parti milletvekilleri? “Ermeni soykırımı yetmez TBMM’de komisyonlar kurulup Rumlara, Süryanilere yapılan soykırımlar da, Dersim, Madımak, Roboski katliamları da araştırılmalıdır.”

Gizli ve açıktan soykırım savunuculuğuna soyunan HDP ve CHP’nin seçim bildirgeleri okunduğunda bölücü etnikçiliği destekleyen Batılı merkezlerde dillendirilen “Türkiye’nin sözde demokratikleşeceği” o günlere gelindiği görülüyor. HDP ve Y-CHP seçim bildirgelerinde dış odaklardan ne tüyo verildiyse aynısı yer alıyor “Hakikat Komisyonları” “Dersim Komisyonu” gibi meclis araştırma komisyonlarının kurulması öngörülüyor.

Şimdilik amaçlarının “Yaşanan soykırımlar, tehcirler, katliamlar, infazların araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması” olduğunu söylüyorlar.

Konunun anlatıldığı gibi “geçmişle yüzleşmek” olmadığını, Batılı başkentlerde on yıllardır sürdürülen sözde Ermeni soykırımı, olmayan Kürt meselesi propagandalarını bu satırların sahibi gibi yakından takip edenler asıl hedefin sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti ile acımasızca hesaplaşmak olduğunu çok iyi biliyor. Avrupa mahkemelerinin Perinçek davalarında “1915 olayları soykırım değildir.” kararına rağmen dertleri kabul etmedikleri ve tartışmaya açmak istedikleri 1923 Cumhuriyeti’ni ve Türk ulusunun varlığını bu sefer kalenin içinden vurmaktır. Türk Devleti’ni kendi elleriyle yargılamak, Ermenilerin Rumların ve diğerlerinin mal varlıklarının toprak taleplerinin tazmini gibi taleplerle zayıflatmak delik deşik etmektir.

Türk halkı sözde seçim bildirgelerinde yer alan uzun vadede sinsice hazırlanmış böylesine bir utanç projesiyle karşı karşıya bırakılmak istenmektedir.

Batılı odaklarda çok evvelden önerildiği gibi “Dersimli Kemal’in” Y-CHP’si ve PKK’nın HDP’si bu “iki kardeş” partinin mecliste etkinliği sağlaması halinde Ermeni tasarısının tanınmasından özerkliğe oradan “büyük Kürdistan’a” kadar Türkiye’yi bölüp parçalayacak, yok edecek zehiri “demokrasi ve özgürlükler” sosuyla Türk halkına Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altından dayatacakları seçim bildirgeleriyle ifşa olmuştur.

24 Haziran seçimleri öncesi yaratılan iklime bakarsanız sanki Türk-Kürt savaşı yaşanmakta ve düzenin partileri seçimleri kazanırsa barış olacak. Oysa bir tarafta Türküyle Kürdüyle bir milletin tümü, diğer tarafta ABD piyonu bir terör örgütü ve siyasi uzantıları, yerleştirilmiş propaganda elemanları var. Barış diye yutturmaya çalıştıkları tam tersine yeni açılımdır, çatışmaları düşmanlığı nihai etnik ayrıştırmayı öngören yeni sürecin ta kendisidir.

Türk halkı yoğun psikolojik kuşatmalara karartmalara ve baskılara rağmen bölücü terör örgütünün siyasi temsilcilerinin meclise girmesine izin vermeyecektir “Anayasa’dan Türk’lüğü kaldırarak yerine eşit yurttaşlık kavramını getireceğiz” diyen, Atatürk’ün partisinde “Dersimli Kemal’im ben” diye bağıranların demokrasi kılıflı tuzaklarına düşmeyecektir.

Türkiye iktidar ve muhalefetin el birliği ile içine düşürüldüğü mezhepçi ve etnikçi çift taraflı bölücü kıskaçtan çıkacaktır, seçeneksiz değildir.

Türkiye’nin Irak, Libya, Suriye’nin akıbetine uğramasını istemeyen her yurtsever, CHP’nin geriye kalan Atatürkçü tabanı sorumluluk almalı, gerekirse kapı kapı dolaşıp gerçekleri halkımıza soluksuz anlatmalıdır, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, aydınlık geleceği için bu son vatan görevine mutlaka katılmalıdır.


https://www.aydinlik.com.tr/secimleri-tc-yi-yikim-firsatina-cevirmek-gonul-kenter-kose-yazilari-haziran-2018

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın