Ilgın Yorulmaz
İtalyanca ve İspanyolca konuşan yeni Papa’nın hayatının büyük bölümünü ABD dışında, sonradan vatandaşlığını aldığı Peru’da misyoner olarak geçirmiş olmasının dünya görüşünü genişlettiği ve zenginleştirdiği söyleniyor
Papa Francis’in 21 Nisan’daki ölümünden sonra dünyadaki 1.4 milyar Katolik’e liderlik edecek yeni Papa’yı seçmek üzere geçen hafta 94 ülkeden Vatikan’a gelen kardinaller Sistina Şapeli’ne kapandılar.
İlk turun sonunda karar çıkmadı ama 8 Mayıs’ta yapılan ikinci turda kardinaller bir isim üzerinde anlaştılar: 69 yaşındaki ABD vatandaşı Kardinal Robert Prevost ya da seçtiği isimle “Papa 14’üncü Leo”, kurallar gereği 80 yaşın altındaki 133 kardinalin üçte iki çoğunluğunun oyunu alarak Katolik Kilisesi’nin yeni ruhani lideri ve Vatikan’ın başı oldu.
Zamanında dini okuldaki eski arkadaşlarının “Bob” diye çağırdığı Şikago doğumlu birinin Papa olarak seçilmesi ABD’de sürpriz ve gururla karşılanırken kardinallerin neden bir Amerikalıyı seçmiş olabileceği konusu merak ediliyor.
Bazı yorumcular dünyanın en güçlü ordusu ve ekonomisine sahip olan, kültürel açıdan da söz sahibi bir ülkenin vatandaşına bir de dünyanın büyük bir kısmının ruhani liderliğinin verilmesinin doğruluğunu tartışıyor.
Bazıları ise Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinden sonra ülkenin kimlik bunalımına girip en yakın müttefiklerine ve Amerikan değerlerine sırt çevirdiği ve ülkede ve dünyada artan kutuplaşma ortamı düşünülünce kardinallerin belki de Amerikan toplumuna bir mesaj verdiğini düşünüyor.
Zira Papa 14’üncü Leo’nun tipik bir Amerikalı olduğunu söylemek zor.
Tam tersine papa olur olmaz Saint Peter Meydanı’nda toplanan kalabalığa yaptığı konuşmada Amerikalılığından hiç bahsetmedi. İtalyanca ve İspanyolca konuşan yeni Papa’nın hayatının büyük bölümünü ABD dışında, sonradan vatandaşlığını aldığı Peru’da misyoner olarak geçirmiş olmasının dünya görüşünü genişlettiği ve zenginleştirdiği söyleniyor. Bu nedenle oy veren kardinallerin 14’üncü Leo’yu doğduğu ülke olan ABD’nin aparatı veya otoritesinin bir parçası olamayacak kadar ABD’den uzak bulmuş olabilecekleri söyleniyor.
Bu görüşü destekleyen bir diğer kanıt da 14’üncü Leo’nun Arjantinli Papa Francis’in yanında yetişmiş olması ve onun gibi fakirin, güçsüzün, marjinallerin tarafını tutması. Dünyada ekonomik eşitsizlik arttıkça ve ABD’de de göçmen düşmanlığı iyiden iyiye yerleştikçe ülkeye gelen göçmenlerin kaynağı olan Latin Amerika deneyimli bir diğer Papa’nın seçilmiş olması belki bir şans.
Papa 14’üncü Leo’nun eski okul arkadaşı Amerikalı Rahip Robert Hagan Papa’yı “derinlik, güç ve sakinlik abidesi bir adam” olarak tanımlıyor. CNN ile yaptığı bir röportajda konuşan Rahip Hagan “Bazen biz Amerikalılar’la ilgili algıları hakediyoruz. Daha iyi yapabileceğimiz ve üzerinde çalışmamız gereken şeyler var. Ancak 14’üncü Leo Amerika’nın en iyi yönlerini temsil ediyor. Barış, adalet gibi. Herkesin bir rolü olduğu ve herkes için fırsatların olması gerektiği gibi” diyor.
Yorumlar kapatıldı.