İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı arşivleri, Soykırım’ı tasdik etmeye yeter

Osmanlı arşivlerindeki belgeler Ermenilerin imha kararının ne zaman alındığını açıkça göstermektedir.

Alman, Amerikan, İngiliz veya diğer arşiv materyallerine ihtiyaç yoktur.

Osmanlı belgelerine dayanarak, Ermenilerin imha kararının 1914 yılında, yani 1 Aralık’ta alındığı ileri sürülebilir.

Ermeni Soykırımı konusunda uzman ve tanınmış Türk tarihçi Taner Akçam, NEWS.am’in “Güç Faktörü” programında, kendisinin Türkçe yayınlanan ve henüz Ermeniceye çevrilmemiş olan “Ermeni Soykırımının Kısa Tarihi” adlı kitabında bu arşiv belgelerine atıfta bulunduğunu belirtmiştir.

“Bu, hala Osmanlı arşivlerinde bulunan bir Osmanlı belgesidir.

Bu belgeye göre, 1 Aralık 1914’te Erzurum’da, özel bir örgüt olan “Teşkilat-ı Mahsuse” tarafından bir karar alındı. “Teşkilat-ı Mahsuse” üyesi olan Erzurum valisi Tahsin, İstanbul hükümetine Bitlis ve Van’daki Ermeni erkekleri yok etmeye karar verdiklerini bildirdi ve telgrafı okuduktan sonra imha etmelerini istedi.

Bu Osmanlı belgesinde, “şüpheli Ermenilerin yok edilmesi” ifadesini kullandılar.

İkinci önemli belge, hatırladığım kadarıyla 3 Mart 1915 tarihli Behaeddin Şakir’in bir mektubudur.

Bu mektupta, “Teşkilat-ı Mahsuse” üyesi olan Şakir, “İttihat ve Terakki” partisinin bir üyesine, merkez komitesinin Anadolu’daki tüm Ermeni nüfusunu yok etmeye karar verdiğini resmen bildiriyor.

Benim değerlendirmeme göre, karar 18 Şubat ile 3 Mart tarihleri arasında alındı.

Bu belgelere ve eldeki diğer bazı materyallere dayanarak, Osmanlı Hükümeti ve İttihat ve Terakki Partisi’nin Ermeni nüfusunu kasıtlı olarak yok ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz”,- dedi Taner Akçam.

Bilim adamına göre, Ermenileri yok etme fikri Osmanlı İmparatorluğu’nda, Ermenilerin yaşadığı bölgelerde reformlara ilişkin Rusya-Türkiye anlaşmasının imzalanmasından bu yana mevcuttu.

“1914’ün çok önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum.

14 Şubat 1914’te Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan Ermeni Nüfuslu Bölgelerin Reformu Anlaşması’na göre, Batı Ermenistan olarak bilinen ve bizim Doğu Türkiye dediğimiz topraklarda iki yarı özerk eyalet kurulması öngörülüyordu.

Osmanlı İmparatorluğu için bunun bağımsız bir Ermeni devletinin başlangıcı olduğu çok açıktı, çünkü Osmanlılar 19. yüzyıldan itibaren bu konuda tecrübe ve bilgi biriktirmişlerdi.

Yunanlılar, Bulgarlar, Rumenler, Boşnaklar, sonra Lübnanlılar, bütün Avrupalı ​​Hıristiyanlar, sırayla aynı şablona göre bağımsız oldular.

Önce bazı reformlar, sonra özerklik, sonra bağımsızlık.

Yalnız Osmanlı belgelerini değil, İngiliz, Rus ve Alman belgelerini de okursanız, yabancı diplomatların bile bunun bağımsız bir Ermeni devletinin kuruluşunun başlangıcı olduğuna inandıklarını görürsünüz.

Osmanlı hükümetinin bu anlaşmayı uygulamaya niyeti yoktu ve I. Dünya Savaşı çıkınca ilk iş olarak Rusya ile yapılan bu anlaşmayı iptal ettiler.

Bu ıslahat anlaşmasının imzalanmasından sonra Osmanlı hükümetinin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün büyükelçilik ve konsolosluklara Ermenileri şüpheli unsurlar olarak gösteren bir genelge göndermesi tesadüf değildir.

Savaşa girdikleri Ağustos ayından itibaren, Osmanlı İmparatorluğu’nun her yerine Ermenilerin şüpheli bir unsur olarak kabul edildiği ve her hareketlerinin izlenip kontrol edilmesi gerektiği yönünde genelgeler gönderildi.

Reform anlaşmasının imzalanması sırasında bile bir şey olacağı korkusu zihinlerindeydi”,- diyen tarihçiye göre, Osmanlı Devleti bu şekilde bağımsız bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemek istiyordu.

“Ermenilerin böyle bir talepte bulunmaması için herkesi ortadan kaldırmanın daha iyi olacağını düşündüler.

Bu benim iddiam değil.

Talat Paşa’nın telgrafları ve yazıları bunu göstermektedir.

Talat, Ermenileri Suriye çöllerine sürgün etmekle görevli Halep valisine ve göç bürosuna gönderdiği telgrafta, Ermenilerin sayısının, bu isyankâr planı artık gerçekleştiremeyecekleri kadar azaltılması gerektiğini açıkça belirtir.

Onların en büyük korkusu buydu.”

Ünlü tarihçi, Ermenilerin Osmanlı’ya sadık olmadığı yönündeki iddiaları reddediyor.

“Ermenilerin ve özellikle Ermeni partilerinin Osmanlı hükümetine karşı genel tutumunu değerlendirecek olursak, aşırı sadık olduklarını, sadakatsiz bir unsur olmadıklarını söyleyebilirim.

Taşnaktsutyun Partisi mensuplarının anıları, 1914 yılında, Ağustos ayında yapılan son kongrede bile, Osmanlı Hükümeti ile anlaşma sağlanabileceğine inananların bulunduğunu göstermektedir.

O dönemde Bitlis ve Van’da Ermeni gençlerinin İttihat ve Terakki Partisi’ne ve Taşnaktsutyun elitlerine karşı koymak istedikleri gelişmelerin yaşandığını biliyoruz.

Yine de bazıları Osmanlı hükümetiyle bir uzlaşıya varılabileceğini umuyordu.

1908’den sonra bile, 1909’daki Adana katliamına rağmen Ermeni liderler hâlâ Jön Türklerle ortak bir dil bulabileceklerini umuyorlardı.

Yani Ermeniler iddia ettikleri gibi sadakatsiz bir unsur değillerdi, tam tersi”,- diye kaydetti Akçam.


Ermenistan Kamu Radyosu

Yorumlar kapatıldı.