İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suriyeli Ermenilerin çoğu ülke dışında, kalanlar da korku içinde

Akanda Taştekin

Suriyeli Ermeni gazeteci Kevork Almassian: “Tarihsel olarak canlı bir Ermeni nüfusuna ev sahipliği yapan Keseb’de halk, komşu bölgelerde Alevilerin yaşadığına benzer bir kaderden korkarak büyük ölçüde buradan kaçtı. Lazkiye’deki Ermeni sakinleri ise güvenlik kaygıları nedeniyle günlerdir evlerine kapanmış durumda.”

Şam’da iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) kendi rejimini kurmaya çalışırken azınlıkların can güvenliğine yönelik endişeler artıyor. Alevilere dönük katliamlar sürerken göreceli olarak daha az hedef alınan Hıristiyanlar korku içinde bekliyor. 9 Mart’ta Lazkiye’de baba-oğul iki Ermeni, HTŞ’nin yürüttüğü operasyonlar sırasında öldürüldü.

Ermeniler, 2014’te Türkiye destekli cihatçı grupların Keseb kasabasına yaptığı baskınla gündeme gelmişti. Ermeniler kasabayı terk ederken kaçamayan birkaç yaşlı, ‘insani yardım’ operasyonuyla Türkiye’ye getirilerek PR malzemesi yapılmıştı.
Bugün de Ermeniler diğer azınlıklar gibi başlarına nelerin geleceğini kestiremeden karanlık tünelden çıkmayı bekliyor.
Suriyeli Ermeni gazeteci Kevork Almassian, 2011’den sonraki süreçte silahlı muhalif grupların hedefi haline gelen Ermenilerin çoğunun kötüleşen koşullar yüzünden ülkeyi terk ettiğini söylüyor. Almassian rejimin devrilmesinden sonra da Ermenilerin HTŞ tarafından Alevilerle kıyasla daha az hedef alındığını belirtiyor. Almassian’a göre Keseb’teki Ermeniler Lazkiye’ye sığındı ama son olaylar yüzünden buradaki insanlar da korkudan evlerinden çıkamıyor. Ermeni topluluğu, Alevilerin akıbetine uğramamak için HTŞ’ye karşı tarafsız bir duruş sergiliyor. Almassian, Suriye’nin HTŞ’nin elinde Balkanlaşabileceği ihtimaline dikkat çekiyor.

Almassian kimdir?
Kevork Almassian 1987 yılında Halep’in “daha muhafazakar ve içe dönük bir toplum” diyerek tarif ettiği mahallelerinden birisinde, Şeyh Taha’da doğmuş. Maddi sıkıntılar çeken alt orta sınıf Ermeni bir ailenin oğlu olarak büyümüş.
Almassian, küçük ölçekli bir iş insanı olan babasının tüm maddi kısıtlamalara rağmen ailesine görece rahat ve konforlu bir yaşam sunduğunu anlatıyor. Büyüdüğü yıllarda Ermeni cemaatiyle güçlü bağları varmış. Ermeni anaokulu, ilkokulu ve ortaokulunda okuyan Almassian boş vaktinin çoğunu Ermeni Homentmen kulübünde futbol oynayarak geçirdiğini söylüyor.
Almassian, Rif Şam’daki Kalamun Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi bölümünde aldığı eğitimin ardından Fransa ve Lübnan’da Avrupa İşleri ve Ortadoğu Politikaları üzerine çalışmış. 2010 yılında eğitimine devam etmek için Lübnan’a taşınmış ancak her hafta ailesini ziyaret ederek Halep’le olan güçlü bağını sürdürmüş.

2011’de Suriye’deki çatışmaların patlak vermesiyle hayatları büyük ölçüde değişmiş. 2012 yılının ortalarında erkek kardeşi Suriyeli militan bir grup olan Tevhid Tugayı tarafından kaçırılmış ve ailesi kardeşinin serbest bırakılması için 12 bin dolar fidye ödemek zorunda kalmış. Almassian bu travmatik olayın sonrasında ailesinin aynı yıl, Suriye’yi terk ettiğini söylüyor.

Ailesi başlangıçta Beyrut’a sığınmış, daha sonra Ermenistan’a taşınmış ve 2020 yılına kadar burada kalmışlar. Aynı yıl Halep’e geri dönseler de Esad rejiminin düşmesinin ardından Aralık 2024’te tekrar Halep’ten ayrılmışlar.
Almassian, özellikle Suriye’ye odaklandığı Youtube yayınlarında küresel jeopolitik meseleler üzerine günlük videolar çekiyor ve canlı yayınlar yapıyor. Bölgenin karmaşık dinamikleri hakkında analizler yaparken kişisel deneyimleri ve akademik geçmişinden yararlandığını belirtiyor.
Almassian, HTŞ’nin iktidara gelmesinin ardından Suriye’deki Ermenilerin mevcut durumunu Agos için değerlendirdi.

“Otoyollarda infaz haberleri geliyor”
Suriye’de HTŞ’nin yürüttüğü operasyonlar sırasında yüzlerce Alevi’nin yanı sıra bildiğimiz kadarıyla Lazkiye’de baba-oğul iki Ermeni de hayatını kaybetti. Operasyonlar bitse de yaşananlar güncelliğini koruyor. Suriye’deki Ermenilerin durumu nedir? Ermenilerden, diğer azınlıklardan sizin dinlediğiniz hikayeler var mı? Ne anlatıyorlar?

2011’de savaşın patlak vermesinden bu yana Suriye Ermenilerinin çoğunluğu yıkıcı ekonomik koşullar ve şiddet atmosferi nedeniyle ülkeyi terk etti. Halep’teki yerel kaynaklar Ermeni nüfusunun yüzde 80’in üzerinde azaldığını bildiriyor. Kendimden örnek verecek olursam bir zamanlar Suriye’de yaklaşık 50 kişi olan geniş ailemden geriye artık orada yaşayan kimse kalmadı. Birçoğu Ermenistan, Kanada ve Almanya’ya yerleşti. Bugün geriye kalan Ermeni topluluğunun çoğu, mezhepsel şiddetten nispeten uzak kalmış olan Halep’te yoğunlaşmış durumda. Çatışmanın genel etkisi ağır olsa da Ermeni toplumunun Aleviler gibi diğer gruplarla karşılaştırıldığında Colani rejimi tarafından daha az doğrudan hedef alındığını söyleyebilirim.

Suriye’de Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Keseb kasabasında şu anda ne kadar Ermeni var?

Tarihsel olarak canlı bir Ermeni nüfusuna ev sahipliği yapan Keseb’de halk, komşu bölgelerde Alevilerin yaşadığına benzer bir kaderden korkarak büyük ölçüde buradan kaçtı. Lazkiye’deki Ermeni sakinleri ise güvenlik kaygıları nedeniyle günlerdir evlerine kapanmış durumda.

Can güvenliği kaygısıyla evlerini terk edenler arasında Ermeniler de var o halde… Peki nerelere gittiler? Geri dönebilecekler mi?

Keseb’den kaçan pek çok kişi Lazkiye’ye sığındı çünkü Halep ve Şam’a giden yollar hala tehlikeli. Otoyollarda insan kaçırma ve infaz haberleri geliyor. Bazıları güvenliğin iyileşmesi halinde evlerine dönmeyi umarken pek çok Ermeni, Colani rejimine olan güvenini kaybetmiş durumda ve herhangi bir güvenlik güvencesine şüpheyle yaklaşıyor.

“Ermenilere ‘mülteci’ denilmeye başlandı”
Colani 2014’te Al Jazeera’ye verdiği röportajda Suriye’nin “İslam hukuku” yorumuna uygun yönetilmesi gerektiğini ve “Ülkede Hıristiyanlar ve Aleviler gibi azınlıklara yer verilmeyeceğini” söylemişti. Colani’nin geçici olarak Cumhurbaşkanı olduğu dönemden beri Şam’ın Ermenilere yaklaşımı nasıl? Ermeniler Suriye’nin etnik-dinsel fay hattında nerede duruyor ve ne kadar tehlikedeler?

Colani’ye yönelik eleştiriler, HTŞ liderinin dış görünüşündeki değişikliklere rağmen tekfiri ideolojiye derinlemesine bağlı kaldığı yönünde. Kıyı kentlerinde devam eden mezhepçi şiddet, söylemler ve eylemler bunu doğruluyor. Colani 2014 yılında verdiği bir röportajda Alevilerin Müslüman sayılmadığını ve din değiştirmeleri gerektiğini söylemişti. İbn Teymiyye’nin yorumlarından etkilenen milisleri, Hıristiyan ve Yahudilerden önce Alevileri ve Şiileri hedefe koyuyor. Bu ideoloji Ermeniler de dahil olmak üzere azınlık toplulukları arasında yaygın bir korkuyu körüklüyor.
Tarihsel olarak, Suriye’deki Ermeniler, Kürtler, Aleviler, Dürziler ve Sünniler de dahil olmak üzere diğer topluluklarla dostane ilişkilere sahipti. 1915 soykırımından sonra Ermeniler buraya beraberlerinde çok sayıda meslek, kültür ve sosyal değer getirerek dürüstlük, doğruluk ve profesyonellik konusunda itibar kazandılar. Ancak 2011’den bu yana Müslüman Kardeşler ve Selefi tekfirci gruplarla bağlantılı radikal güçlerin tırmandırdığı mezhepsel ve etnik gerilimler arttı. Son zamanlarda bazı Colani yanlısı Suriyelilerin Ermenilerden “mülteci” olarak bahsetmeye başlaması ve Ermenistan’a sınır dışı edilmeleri çağrısında bulunması tutumlardaki bu rahatsız edici bir değişime işaret ediyor.

Suriye’deki Ermenilerin Süryaniler gibi diğer Hıristiyan azınlıklarla, Kürtlerle, Alevilerle, Dürzilerle ilişkileri ne düzeyde?

Ermeni toplumu hem Hafız hem de Beşar Esad ile olumlu bir ilişkiler sürdürdü. İmtiyazlı olmasalar da rejimle doğrudan kanallar kurarak ihtiyaçlarını iletebiliyorlardı. Beşar Esad sık sık Ermenileri dillerini ve kültürlerini koruyarak Suriye toplumuna entegre olan vatansever bir topluluk modeli olarak gösterdi. Esad döneminde Ermenilerin Halk Meclisi’nde temsil edilmeleri zımnen garanti altına alındı. Böylece yönetimde söz sahibi olmaları sağlandı. Ancak elbette siyasi özgürlükleri Baas Partisi’nin otoriter yapısı nedeniyle sınırlıydı.
Buna karşılık HTŞ’nin yükselişi çok daha farklı bir ortam yarattı. Colani’nin El Kaide ile bağı ve Türk istihbaratına olan güveni birçok Ermeni’nin onu bir Türk mevcudiyeti gibi görmesine neden oldu. Sınırlı siyasi etkiye sahip olan Ermeni kiliseleri ve patrikhaneleri, Aleviler gibi hedef alınan diğer grupların akıbetine uğramamak için HTŞ’ye karşı tarafsız bir duruş sergilemeye öncelik verdi.

Bugüne kıyasla öncesinde, Esad döneminde, Suriye’deki Ermenilerin koşulları nasıldı? Ermenilerin, Hıristiyanların devletle arası nasıldı? O döneme kıyasla şu an durum daha iyiye mi gidiyor kötüye mi, HTŞ ile anlaşabilirler mi sizce? HTŞ-SDG anlaşmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Colani bu yola devam ederse Suriye’deki azınlıkların geleceği kasvetli görünüyor. Birçok topluluk dışarıdan kendine destek ve koruma arayabilir, bu da Suriye’nin Balkanlaşması potansiyeli taşıyor. Ermeniler için küresel diasporadan uluslararası destek alamamaları yaşadıkları zorluklarını daha da arttırdı. Bazı kişiler bireysel olarak yardım alabiliyor, ancak Suriye’de kalanları desteklemek için uluslararası Ermeni örgütleri tarafından organize bir çaba söz konusu değil. Çatışmalar sürerken diğer azınlıklar gibi Ermeni topluluğu da belirsiz bir gelecekle karşı karşıya… Birçoğu ise parçalanmış bir Suriye’de hayatlarını nasıl yeniden inşa edebileceklerini sorguluyor.


Agos

Yorumlar kapatıldı.