Şükrü Aslan
Muhafazakarlık ve modernliğin çatışmasında her zaman özel yeri olan yılbaşı kutlama kültürünün, bu topraklardaki sosyolojik öyküsü oldukça ilgi çekicidir. Bu çerçeveden bakınca Osmanlı’da Hristiyan dünyasının ‘yılbaşı’ kültürü ile Müslüman toplulukların tanışma öyküsü eski bir geçmişe gider. Çünkü sözkonusu coğrafya geleneksel olarak farklı inançların ortak yaşam alanıydı ve bu yüzden inançsal pratikler arasında günlük etkileşim olağandı. Dolayısıyla farklı inanç gelenekleri birbirlerinin pratiklerine dair bilgi sahibiydiler ve bu pratikler genellikle karşılıklı saygıyla karşılanır ve hatta ortak ritüellere dönüşebilirdi.
Fakat bir politik sistem olarak Osmanlı’da devlet erkanının, Hristiyan toplulukların yılbaşı kutlamalarına ilgisi, modernleşme ile başlamıştı. 1829’da İngiltere’nin İstanbul elçisi Haliç’te bir gemide düzenlediği baloya devlet adamlarını davet etmiş ve onlar da icabet etmişlerdi. Yılbaşı kutlama pratiklerine bu ilgi sonraki yıllarda da devam etmişti. Mesela 1856 yılında Abdülmecid, Fransa elçisi tarafından düzenlenen yılbaşı balosuna katılarak, dans edenleri büyük ilgiyle izlemişti. Devlet nezdinde yapılan bu kutlamaların kamusal alana taşınması da aynı şekilde modern zamanlara özgüydü.
Yine de yılbaşı kutlamalarının genellikle Müslüman tabana yayılması, Cumhuriyet rejiminin yeni ve radikal modernleştirici politikaları ile mümkün olmuştu. 26 Aralık 1925’de kabul edilen ‘Takvimde Tarih Mebdeinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’ ve ‘Günün 24 Saate Taksimi Hakkında Kanun’ ile birlikte yılbaşı kutlamaları yeni bir aşamaya evrilmişti. 1926’yı 1927’ye bağlayan gece saat 12.00’de Elektrik İdaresi ışıkları bir dakika kapatma kararı almış, ilki Ankara Palas’ta yapılan Noel ve Yılbaşı Baloları giderek yaygınlaşmıştı.
1931’i 1932’ye bağlayan gece Tayyare Piyangosu’nun ilk özel yılbaşı çekilişi bu kutlamalarda yeni bir aşamaya işaret ediyordu. Tayyare ve yılbaşı arasında ilişki kurulması, Cumhuriyetin siyasal hedefleri bakımından ayrıca anlamlıydı ama birbirini takip eden yeni kararlarla yılbaşı kutlamaları, ulusun batılılaşma arzu ve başarılarının gösterildiği birer platforma dönüşmüştü. İstanbul Mecidiyeköy’de Likör ve Kaynak Fabrikası da bu dönemin ürünüydü. Avrupa’da olduğu gibi yılbaşını kutlamak ve hem hediye hem de ikram olarak likörü seçmek seküler yaşam tarzının bir göstergesine dönüşmüştü. Nitekim dönemin gazetelerinde yılbaşı günlerinde inhisar likörleri en makbul ikram ve hediye olarak ve şampanya kadehini tutan bir kadın eli görseliyle reklamlara konusu edilmişti. Bu modern ilgi giderek kentli ailelerin bir ortak tutumu haline gelmiş, genellikle bir likör takımı evlerin vitrininde görünür hale gelmişti.
1935 yılında yeni bir yasal düzenleme ile 31 Aralık öğleden sonrası ve 1 Ocak günü resmi tatil ilan edilmişti. Böylece yılbaşı baloları ve kutlamaları halkın da katıldığı etkinliklerle kentlerin çoğuna yayılmıştı. Bu eğilim yaygınlaşarak, 1950’li yıllarda neredeyse geleneğe dönüşmüştü. Büyük kentlerde Pera Palas, Maksim, Park Otel gibi gazinolar ve barlar yılbaşı kutlamalarına ev sahibi olmuşlardı. 1960’lı yıllarda Divan Oteli, Hilton gibi otellerin açılmasıyla kutlamalar bu tür büyük otellere taşınmıştı. Bütün bu mekanlardaki yılbaşı kutlamaları neredeyse 29 Ekim Cumhuriyet balolarına benzer hale gelmişti.
1970’li yıllarda televizyonun da katılmasıyla, daha önce balolar ve partilerde görülen dansözler, yılbaşı gecelerinde ekranlar aracılığıyla evlere de girmeye başlamışlardı. Dansözlerin ekranda görünmesi tam da eski yılın geride kaldığı dakikalara çekilerek kutlamaların merkezine oturmuştu. Bu kuşatıcı kültürel hayatın etkisi o kadar yoğundu ki, kültürlerinin farklı olduğunu bağıran Müslüman siyasal grupların sesleri neredeyse duyulmaz olmuştu.
Bugün ‘yılbaşı kutlamaları’ bütün kültürleri ortadan kesen bir tür kollektif etkinliğe dönüşmüş görünüyor. Her coğrafyaya özgü kültürün kendi rengini vermeye çalıştığı bu “kollektif kültür” aynı zamanda küresel ticaretin çok önemli bir nesnesi olma işlevi de görüyor. Özetle bugünün yılbaşı sosyolojisi, sadece muhafazakar kültürlerin değil, modern tahayyüllerin de çok ötesinde kamusallaşmış görünüyor.
Yorumlar kapatıldı.