Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar aldıktan sonra restore edilmeye başlanan Diyarbakır’daki 1600 yıllık Saint George Kilisesi’nin yaklaşık 100 yıldır olmayan kubbesi, yenisi hazırlanarak vinçle yerleştirildi.
Sur ilçesi tarihi İçkale yerleşkesinin kuzeydoğu köşesinde yer alan ve Romalılar tarafından 1600 yıl önce yönetim kilisesi olarak inşa edilen Saint George Kilisesi, 2020’de restorasyona alındı.
Daha önce de sanat galerisi olarak hizmet veren kilise, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı tarafından restorasyonunun tamamlanması ile Haziran 2021’de yeniden sanat galerisi olarak hizmete başladı.
Kilise, Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar aldı. Kilisenin eski günlerine dönmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Diyarbakır Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nce Temmuz 2023’te restorasyon çalışması başlatıldı. Bu kapsamda tarihi yapının yağmur ve kar gibi doğal etmenlerden zarar görmemesi, bina içi ısının korunması amacıyla kilisenin yaklaşık 100 yıl önce hasar gören ve daha sonra açık kalan kubbe kısmı 40 metre çevre genişliğinde ve 14 metre çapında şeffaf kubbe ile kapatıldı. Vinçle yerleştirilen kubbenin ardından restorasyon çalışmalarına hız verildi. Kubbe ve kilisenin içerisi dron ile görüntülenirken, restorasyon sonrası tarihi yapı tekrar sanat galerisi olarak hizmet verecek.
1930’LU YILLARDAN SONRA YAPININ ÜSTÜ ZARAR GÖRMÜŞ
Çalışmalarla ilgili bilgi veren Diyarbakır Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Koç, “Saint George Kilisesi, İçkale’nin kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır. Dış kale surlarının üzerinde inşa edilmiş bir yapıdır. 3’üncü yüzyılda Roma Dönemi’nde kilise bölümü inşa edilmiş. Bu kilise, Kara Papaz olarak bilinen bir kilisemiz. İçerisinde bulunduğumuz kısım ise Artuklu Dönemi’nde kilisenin batı cephesine eklenti yapılmış olarak inşa edilmiş, halk arasında hamam olarak bilinen, kaynak araştırmalarında medrese olduğunu tespit ettiğimiz bir bölüm. Yapı dönem içerisinde farklı farklı süreçlerden geçmiş. Bugüne kadar yaptığımız restorasyon çalışmalarında, 5 farklı dönemde, farklı müdahalelerin olduğunu tespit etmiş durumdayız. Yapının özellikle içerisinde bulunduğumuz medrese kısmı, Artuklu Dönemi’nde 12’nci yüzyılda inşa edilmiş olan bir bölüm. Osmanlı Dönemi’nde burası silah deposu olarak kullanılmış. 1910’lu yıllara kadar elde bulunan fotoğraflardan hareketle üstünün kubbeyle örtülü olduğu daha sonra Cumhuriyet Dönemi’nde de kubbenin yıkılmasından sonra sekizgen koni şeklinde ahşap taşıyıcı bir kiremit örtüyle örtüldüğünü tarih kaynaklarında tespit etmekteyiz. 1930’lu yıllardan sonraki dönemlerde çeşitli nedenlerle yapının üstünün zarar gördüğü ve o günden bugüne kadar da üst örtüsü olmadan varlığını günümüze ulaştırmış durumdadır” dedi.
İlk yorum yapan siz olun