Ruhban Okulu Bahane Hedef; Lozan’ı Delmektir.!
Yunanistan’la gerçekleşen İstiklâl Savaşı boyunca, yöneticisi olduğu Mavri Mira Cemiyeti ile birlikte “ajanlık” faaliyetlerinde bulunan Patrik Athenagoras, savaşı Türkiye’nin kazanması sebebiyle ABD’ye kaçmıştır.
Patrikhane’nin hem ruhban okulu hem de Rum liselerine olan etkisi, Rum tebaayı Yunanistan tarafında cephe almaya teşvik etmesi ve müttefiklerle işbirliği içinde hareket etmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduktan sonra Patrikhane’yi Türkiye topraklarında istememesine yol açmıştır.
Lozan Barış Görüşmeleri sırasında, Mustafa Kemal ve Büyük Millet Meclisi’nin kati talebiyle, mübadele konusunun bir alt başlığı olarak görüşülen Patrikhane sorununda, İsmet İnönü Patrikhane’nin Yunanistan’a taşınmasının Türkiye tarafından talep edildiğini bildirmiştir.
Patrikhane’nin İstanbul’da bulunması, Rumlar açısından manevi önem arz etmektedir. İstanbul onlar için hem ekümenik hem de tarihsel olarak güçlü bağlarının bulunduğu bir şehirdir. İstanbul’u tekrardan Rum-Ortodoks Hıristiyanların resmi ekümenikliği haline gelmesini istemeleri ve yükledikleri manevi değer bu talebe itiraz etmelerine sebep olmuştur.
Lozan Görüşmeleri’nde Fransız temsilcisinin konuya ilişkin yaptığı konuşmada, Patrikhane’nin ekümeniklik olarak değil, diğer Rum-Ortodoks kiliselerle bağını koparmış, sınırlı yetkileri olan bir İstanbul Kilisesi olması şartıyla İstanbul’da kalmasına izin verilmesini dile getirmiştir.
Dönemin Patriği Meletios, Lozan’da Türk tarafının patrikhaneye yönelik ısrarlarından endişe duymuş ve Avrupa’yı Rumlara desteğe davet etmiştir. Bunun yanı sıra, geçmişte Rumlar ile Türkler arasında geçen sorunların unutulması gerektiğini ve barışın sağlanmasını, patrikhanenin de dünyevi faaliyetlerden arındırılarak görevine İstanbul’da devam etmesine izin verilmesini bildirmiştir.
Yunan Başbakanı Venizelos, patrikhane sorunu ile ilgili sorun yaşanılanın tümüyle patrikhane olmadığını, görevde bulunmuş bazı patriklerin buna sebep olduğunu bildirmiştir. Lozan’da tüm bu gelişmeler yaşanırken, TBMM’de de Patrikhane sorunu tartışılmaktaydı. Mecliste Patrikhane’nin kesinlikle Türkiye topraklarında kalmasına razı olmayan etkin bir grup mevcuttu. Özellikle İsmail Suphi, mübadelede İstanbul Rumları ile Ermenilerin de mübadeleye dâhil edilmesini ve Patrikhane’nin Yunanistan’a gönderilmesi gerektiğini belirtmekteydi
M.K ATATÜRK ve İSMAİL SUPHİ SOYSALIOĞLU
Başta İngiltere olmak üzere, Yugoslavya, Yunanistan, Fransa ve İtalya Patrikhane’nin İstanbul’da kalması konusunda hemfikir olmuşlardır. Müdahil ülkelerin bu konuda aracı olmasıyla, dünyevi faaliyetlerini sonlandırması şartıyla Patrikhane’nin İstanbul’da kalması teklif edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, bu talebi, Patrikhane’de faaliyet gösterecek ruhbanların
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları ve dünyevi hususiyetle de siyasi hiçbir faaliyette bulunmamaları şartıyla kabul etmiştir.
Lozan Anlaşması’nın azınlık haklarına ilişkin esasları, iki tipte belirtilmiştir.
1- Bulunduğu ülkenin vatandaşı olsun/olmasın dinsel, kişisel özgürlük ve yaşam hakları kabul edilir.
2- Köken, dil ve din bakımından vatandaşı bulunduğu ülkeden farklılık arz eden bireylerin hakları gözetilmelidir.
Lozan’da belirtilen ve esas itibari ile Rum asıllı Türk vatandaşlarını ilgilendiren azınlık hakları ise şu şekildedir:
· Lozan Anlaşması’nın 38.maddesinde belirtilen din ve inanç özgürlüğü maddesi Türk tarafının kamu düzenine uygun olması şartıyla kabul edilmiştir. Kamu düzeni çekincesinin konulmasıyla, devlet kendi güvenliğini göz önüne alarak bu maddeleri uygulamama hakkına sahiptir.
· Anadilin Kullanılması konusunda Lozan Anlaşması’nın 39.maddesinde, kökeni ne olursa olsun her Türk vatandaşının ülkenin resmi dili haricinde kendi anadilini basınyayın, mahkeme ve dini alanlardan kullanabilme özgürlüğünden bahsedilmektedir.
· Anlaşmanın bir diğer maddesi ise, anadilde eğitim veren kurumların (ilköğretimden üniversiteye kadar) açılabilmesi ve sürdürülebilmesi konusundaki 41.maddedir. Türkiye, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda da Rum tarafıyla sorun yaşamakta ve Rum tarafı Lozan Anlaşması’nın 41.maddesinin ihlâl edildiğini dile getirmelerine sebep olmaktadır
· 40.maddeye esasen azınlıklara ilişkin bir diğer önemli konu da, masraflarını karşılama koşuluyla her türlü dernek, vakıf, eğitim kurumu açmak ve yönetmek hakkına sahiptirler.
· Azınlıkların kilise veya havrada evlenmelerini kanuni hale getiren 42.maddenin 1.bendi, yürürlüğe girmeyen maddeler arasında yer almıştır.
Mustafa Kemal’in isteği ile ekümenikliği alınan ve dünyevi işlerden uzaklaştırılan Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması da dâhil olmak üzere, patrikhanenin ekümenikliği, çalışanların yabancı vatandaşlardan da alınabilmesini talep etmiştir.
Bu talepler Türkiye’nin Batı’yla arasını açan konulardandır. Patrikhane, ABD ve Avrupa’nın desteği ile Lozan’dan bu yana bu sorun devam etmektedir.
Lozan Anlaşması sonrası Türkiye’nin Patrikhane ile olan ilişkisi, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin düzene girdiği dönemde yumuşamıştır ancak Patrik Araboğlu meselesinde ipler yeniden gerginleşmiştir.
Lozan’da belirtilen mübadele şartlarından olan “etabli” konusu, Fener Rum Patriği Araboğlu’nu doğrudan ilgilendirmekte idi. Araboğlu Bursa doğumlu Rum olup, etabli yani yerleşik ( Dönemin patriği Araboğlu’nun mübadeleye dâhil Rumlardan olması sebebiyle sınır dışı edilmesi talep edilmiş ve gerçekleşmiştir.
Yunanistan ve Araboğlu konuyu Lahey’e taşımış ve sorun büyümüştür. Araboğlu Yunanistan’a gitmiş olsa da, patriklikten istifa etmeyerek yenipatriğin seçilmesine engel yaratmıştır.
Daha sonra Patrikhane’nin Yunanistan ve Araboğlu cephesini iknasıyla istifa gerçekleşmiştir.
Patrik Araboğlu sonrası patrikliğe adaylığını koyan Kadıköy metropolitinin adaylığı Türkiye tarafından iptal edilmiş ve yerine İzmir metropoliti Vasilios patrik görevine gelmiştir.
1930 senesinden itibaren de, seçilen patriklere Türkiye tarafı “papaz” yerine patrik unvanı ile hitap başlamıştır.
Böylece Mustafa Kemal Atatürk dönemi dış politikası açısından önem arz eden Patrikhane sorunu, Sovyetlerle ilişkilerin gerginleştiği döneme kadar geri planda kalmıştır.
Günümüzde ise, Patrik Barthelemeos’un Patrikhane’ye resmi ekümeniklik verilmesi ve İstanbul’un iskân planında değişikliğe gidilerek Vatikan benzeri bir yapıda olmasını talep ettiği görülmüş ancak durum kabul edilmemiştir. Görevde bulunduğu 25 seneden beri, Barthelemeos, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik olması için çalışmakta ve Batı dünyasının da desteğini almaktadır.
Fener Rum Patrikhanesi, Osmanlı Devleti hâkimiyetine girdiği dönemden Yunanların Mora İsyanı’na verdiği desteğe kadar, Osmanlı millet sisteminin en üstünde yer almış ve en saygın azınlık konumunda idi.
Ancak Mora İsyanı ile başlayan süreçte, Yunanlara isyanlarda ve bağımsızlık süreçlerinde verdikleri destek ve daha sonra Milli Mücadele Dönemi’ndeki müttefiklerden yana olan tavırları, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları tarafından hoş görülmemiştir.
Sık sık Patrikhane ile ilgili düşüncelerini beyan eden Mustafa Kemal, Patrikhane’yi ajanlık ve zararlı cemiyetlerle birlikte hainlik içinde olmakla itham etmekte idi.
Nitekim bu ithamlar Lozan Barış Görüşmeleri’nde nüfus mübadelesine ilişkin konuda, Patrikhane’nin de Yunanistan’a gönderilmesi konu edinilmiştir.
Yunanlar açısından İstanbul’un manevi ve dünyevi önemi, bu karara karşı çıkmalarına sebep olmuştur.
İngilizlerin de desteği ile Patrikhane’nin dünyevi faaliyetlerinin sonlandırması ve çalışanlarının en üstten en alt seviyeye kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Rumlardan oluşması şartı ile İstanbul’da kalmasına izin verilmiştir
( devam edecek )
https://www.ilkekocaeli.com/makale/21447947/vedat-calik/mk-ataturk-fener-rum-patrikhanesi-fesat-yuvasidir-2
İlk yorum yapan siz olun