Üç İsrailli genç. Üçü de 18 yaşında. Yuval Moav, Oryan Mueller ve Itamar Greenberg. Geçtiğimiz hafta Netanyahu hükümetinin savaş suçlarının parçası olmayı, işgali reddettiklerini, zorunlu askerlik hizmetini yapmayacaklarını açıkladılar ve bu nedenle yargılanıp cezaevine girdiler. Vicdani retçiler 30 günlük cezaya çarptırıldılar ama bu cezanın uzatılması olası çünkü 30 gün sonra yeniden yargılanacaklar. 7 Ekim’den bu yana siyasi nedenlerle zorunlu askerlik hizmetine karşı çıkan Tal Mitnick, Ben Arad ve Sophia Orr sırasıyla toplam 185, 95 ve 85 gün hapis cezası aldıktan sonra serbest bırakılmıştı.
Askeri mahkemeye çıkmadan önce Mesarvot grubu aracılığıyla fikirlerini açıklayan Itamar Greenberg Ultra-Ortodoks şehri Bnei Brak’ta büyüdüğünü, önceleri askere alınmayı İsrail toplumuna daha fazla entegre olmanın bir yolu olarak gördüğünü, ancak daha sonra “İsrail toplumuna açılan kapının başka bir halkın ezilmesi ve öldürülmesinden geçtiğini” fark ettiğini söyledi. Şunu ekledi: “Adil bir toplum silah namluları üzerine inşa edilemez.”
Yuval Moav ise Filistinlilere seslenerek: “Basit bir eylemle askere gitmeyerek, sizinle dayanışma içinde olmak istiyorum. Toplumumdaki çoğunluk görüşünü temsil etmediğimi de kabul ediyorum. Ancak eylemimle, işgal ve apartheid değil ortak bir gelecek, barış ve eşitliğe dayalı bir toplum inşa edebileceğimiz günü bekleyenlerimizin sesini yükseltmeyi umuyorum.”
Oryan Mueller ise intikamın kan dökme döngüsünü sonsuzca sürdüren bir mekanizma olduğunu söylerken: “Gazze’deki savaş, İsrail Devleti’nin Filistin’de baskı ve ölümü arttırmak için intikam dürtüsünden faydalanmasının en uç yoludur. Savaşa karşı mücadele yeterli değil. Bunu mümkün kılan yapısal mekanizmalarla da mücadele etmeliyiz.” dedi.
Cezaevine girmeden önce İsrail toplumunu harekete geçirmek için gazeteci Oren Ziv’in sorularını yanıtlamayı kabul etmişler. Oren Ziv’in vicdani retçi olmaya nasıl karar verdiniz sorusuna şu yanıtları vermişler:
Oryan Mueller: “Tel Aviv’de doğdum ve tüm siyasi fikirlerim evde şekillendi. İşgali ve diğer siyasi sorunları eleştiren bir aileden geliyorum ama yine de Siyonist bir evdi ve tüm ailem orduda görev yaptı. Beklenti benim de askere gideceğim yönündeydi. Ama sonra daha çok şey öğrendim, anladım ve savaş patlak verdiğinde, Gazze’den gelen tanıklıkları okuduğumda askerliği reddetmem gerektiğini fark ettim. Sanırım yaşanan vahşet, işgal ile İsrail Devleti arasında ayrım yapılabileceğini ve bunların ayrı şeyler olduğu fikrini benim için zayıflattı. Gazze’deki yıkım ve ölüm seviyesinin İsrail’de yeterince etki uyandırmaması ya da bunun aktif olarak gizlenmesi bu ikiliği kırdı.
Itamar Greenberg: Ultra-Ortodoks bir evde büyüdükten sonra siyasi ve dini sorgulama süreçlerinden geçtim. İnançlı biri olmadım ve ilk gençliğimden beri çok politik bir insan olduğum için bu beni adalete yönlendirdi böylece bugün bulunduğum konuma geldim. Sanırım reddetme kararı da bunun doğrudan bir sonucu. Ultra-Ortodoks bir ailede askerlik yapmamanın çok da önemli olmadığı düşünülür ama ben 25 yıl boyunca yedek subaylık yapmış bir babayla büyüdüm ve şu anda bile 10 aydır yedek subay. Bu durum evdeki atmosferi büyük ölçüde etkiliyor. Kolay bir şey değil. Onlarla bu konu hakkında konuşmuyorum çünkü ne kadar acı verici olduğunu biliyorum. Tüm bu süreçte beni en çok rahatsız eden şey de bu. Reddin gerçek bedeli hapishane değil, dışarıda olanlar. Ben ailemin ödediği bedeli önemsiyorum çünkü bunu hak etmiyorlar. Onları çok fazla incitmemeye çalışıyorum.
Yuval Moav: Netanya yakınlarındaki Kfar Netter’denim. Oryan gibi ben de sol Siyonist bir ailede ama daha az politik bir evde büyüdüm. Kim olduğumda onların da payı var ama reddedişim onlardan gelmedi. Gerçek şu ki, yaşadığım yer hakkındaki fikrimi değiştirmemi sağlayan uluslararası içeriğe ulaştığım için şanslıydım. Burada neler olup bittiğini gerçekten bilmediğimi fark ettim. İlgilenmeye ve sorular sormaya başladığım anda yalnız olduğumu gördüm. İşgalci bir ordu olduğu için askere gidemeyeceğimi anladım ve reddeden başkalarının da olduğunu bilmeme rağmen, deneyimimde ve kararımın kaynağında kendimi tamamen yalnız hissettim. Sonra vicdani retçileri, Mesarvot’u, ortaya çıkıp gerçekleri söyleyen ve bedel ödeyen insanları duydum ve yalnız olmadığımın farkına vardım. Bugün bana neden askerliği reddettiğimi soruyorsunuz, çünkü soykırıma ortak olmayı reddediyorum. Kararımdan dolayı şiddetli tepki aldım ama devam ediyorum. Savaş sadece duruşumu güçlendirdi.
Gazeteci Oren Ziv’in “Reddedişinizi İsrail toplumunu etkilemeye çalışmanın bir yolu olarak görüyor musunuz- özellikle de pek çok kişinin savaş karşıtı sesleri dinlemek istemediği günümüzün aşırı ortamında?” sorusuna da şöyle yanıtlar vermişler:
Greenberg: “Hayır demeye başlamanın İsrail toplumu için önemli bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Akranlarımı ne yaptıklarını düşünmeye çağırıyorum. Askere gitmek siyasi bir seçimdir ve bu şekilde ele alınmalıdır. Neye inandığımızı seçme hakkına sahibiz.
Mueller: Askerliği reddetmek İsrail toplumuna ayna tutmak gibidir militarist ölüm makinesine ve kan dökme döngüsüne direnmenin mümkün olduğunu göstermek için. Bunun bir parçası olmak zorunda değiliz. Bu aynı zamanda İsrail toplumuna medyada gördüklerinin ya da gösterilmeyenlerin ötesinde Gazze ve Batı Şeria’da neler olup bittiğini anlatmayı da mümkün kılıyor.
Moav: Arkadaşlarımın aksine, yaptıklarımızın İsrail toplumu üzerindeki etkisi konusunda daha az iyimserim ve sonuçta bu benim için de daha az önemli. Her şeyden önce bunu Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğum için ve İsrail toplumunda ortak bir gelecek inşa edebileceğimiz günü bekleyen insanların sesini yükseltmek umuduyla yapıyorum. Ancak benim çağrım her şeyden önce Filistin halkına yöneliktir. Bununla birlikte, bunu sevdiğim insanlar için de yapmak, onlara başka bir yol olduğunu göstermek benim için çok önemli. Tek umudum insanların silah taşıdıklarında ve kendilerinden yapmak istemeyecekleri şeyler istendiğinde durup düşünmeleri. Ayrıca bunun dünyaya ulaşmasını da umuyorum, çünkü sonuçta dünyanın her yerinden insanlar Gazze’de yaşanan dehşeti görüyor.
İlk yorum yapan siz olun