İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’deki Suriyeli sayısı taş çatlasa kaçtır?

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

MELİH ALTINOK

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların sayısına dair yazılıp çizilen ve söylenenler arasında dağlar var.
Kapı 3 milyondan açılıyor, 10 milyona kadar çıkıyor.
İç savaş öncesi ülke nüfusunun 22 ila 23 milyon civarında olduğu biliniyor.
Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre de iç savaş nedeniyle 6.8 milyondan fazla Suriyeli komşu ülkelere sığınmak durumunda kalırken, 6.6 milyon insan da ülke içinde yerinden edildi.
Yurtdışındaki Suriyelilerin sayılarına gelince… Türkiye’de 3 milyon 400 bin, Lübnan’da 1 milyon, Ürdün’de 660 bin, Irak’ta 250 bin Suriyeli var. 150 binden fazla Suriyeli mültecinin de Kuzey Afrika ülkelerine gittiği bildiriliyor.



1 milyon mülteciye ise Avrupa kapılarını açmış. Almanya’da 530 bin, İsveç’te 110 bin, Avusturya’da ise 50 bin mülteci var. Kuzey Amerika’da 100 bin Suriyeli mülteci bulunuyor. Kanada’ya 52 bin, ABD’ye ise 21 bin Suriyeli yerleşmiş.
Geriye dönüşlere dair küçük de olsa bir eğilim var ama hadi bu sayıların üzerine 1.2 milyon daha ekleyin. Hesap ortada. Türkiye’deki Suriyelilerin sayısına dair yapılan spekülasyonların yanından bile geçmiyor.
Peki sayıyı abartmak kimin ne işine yarıyor?
Saymakla biter mi? Düşünün mevzu, kavurucu yaz aylarında su tüketiminin artmasını kentteki Suriyelilere bağlayan belediyeler için yapılmayan yatırımların, hizmetlerin bahanesi bile oluyor.
Bizlerse bu tartışma açılınca genelde yükselen milliyetçi dalgadan pay alma peşindeki faşist partilerin üzerinde duruyoruz. Oysa onlar sadece birer aparat. Tıpkı sureti haktan görünüp meseleyi iç siyasette bir koz olarak kullanan çevreler gibi.
Yılanın başı ise, komşu olan iki halkın liderleri azıcık normalleşme, diyalog sinyali verince telaşla “Bu işe karşıyız” diyen ABD. Ve tabii İsrail gibi bölgedeki ortakları. Kitleler, zombi gibi çoğalan Suriyeliler işinize, evinize, namusunuza göz dikti paranoyasıyla beslenmese, Cumhurbaşkanı kararlıyız açıklamasını yaptığı günün gecesi Kayseri’yi karıştırabilirler miydi? Sabahında da Suriye’nin kuzeyini…

***

TRUMP RÜZGÂRI
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, suikast girişiminden kurtulan Trump’ı arayıp geçmiş olsun dedi. Duruşundan ve başkan adaylığından dolayı tebrik etti. Trump’ı en iyi anlayabilecek liderlerin başında şüphesiz Erdoğan geliyor.


Birkaç gündür ABD kamuoyunda esen Trump dalgasının da eşi benzeri yok. Oyunlardan sıkılan seçmenin Trump’a sarılışı gerçekten samimi görünüyor.
Trump, kasıma kadar dayanabilirse Beyaz Saray çantada keklik.
Geçen dönem çok konuşup az adım atmıştı. Bu dönem daha cesur olması gerektiğini görüyor olmalı.

***

TAVERNA ATATÜRKÇÜLÜĞÜ
Dün her yerde “Küstah Yunan” diye haberdi. Türk Eğitim Vakfı, Çeşme’de düzenlediği bağış gecesinde Yunan bir şarkıcı çağırmış. Ancak Despina Vandi isimli şarkıcı son anda sahneye çıkmayı reddetmiş. Organizasyon yetkililerinin iddialarına göre şarkıcı sahnedeki Türk bayrağını ve Atatürk posterini gerekçe göstermiş.
Bunun üzerine Çeşme Belediye Başkanı, dernek yöneticileri ve çoğunluğunu kadınların oluşturduğu seyirciler sahneye çıkarak Atatürk’ün “Yunan gâvurunu” İzmir’den denize nasıl döktüğünü anlatan meşhur marşı okumuşlar:



İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orada sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

İyi de arkadaş vuran sen, bağıran sen.
Kadın Yunan bir şarkıcı. Ülkesine döndüğünde “Atalarımızı Anadolu’dan kovan düşmanın bayrağı ve komutanının resimleri altında konser verdi” diyenler tarafından linç edilmekten çekinmiş olabilir.
Zira Yunan adalarını ihya eden Türk turisti ürkütmemek için kısa bir yaz molası verdiler ama ülkede siyasetin ve medyanın rutini Türkiye’yi şeytanlaştırmak.
Bence olayda garip olan, üzerinde düşünülmesi gereken, alametifarikası Yunan’ı memleketten kovmak olan Atatürk için kırmızı çizgimizdir diyenlerin Yunan sanatçı talep etmeleri.
Yunan adalarında Akdeniz salatayı ucuza satıyor diye sempatileri arttı herhalde.
İnsan bu taverna Atatürkçülerini gördükçe gardırop Atatürkçülerinin ahını aldık diye düşünüyor.
Despina Hanım’ın müziğine gelince… Adını ilk kez duyduğum şarkıcının Youtube’daki kayıtlarını dinledim. Serdar Ortaç klipleri eşliğinde taverna müziği. Organizatörleri ve bağışçıları coştursa da bir eğitim derneği gecesi için fazlasıyla “fantezi”.

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2024/07/19/turkiyedeki-suriyeli-sayisi-tas-catlasa-kactir

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın