Ermenihaber.am karşılıklı özel temsilcilerin atanmasıyla Ermenistan ve Türkiye arasında başlayan diyalog süreci konusunda Türkiye’deki siyasi çerçevelerinden farklı isimlerle, sivil toplumu temsil eden
şahıslarla röportajlar gerçekleştiriyor. Türkiye’deki siyasi çerçevelerin ve genel olarak toplumun bu konuda ne düşündüklerini okuyucularımızın dikkatine sunmaya çalışacağız.
Bu röportajı Türk siyaset bilimci, akademisyen ve yazar Baskın Oran ile yaptık.
Baskın Oran kim?
1945 İzmir doğumlu. Uluslararası ilişkiler emekli profesörü. Milliyetçilik ve azınlıklar üzerine çalışıyor. 1968’de bitirdiği SBF’de (Mülkiye) asistanken 1971 ve 1980 cuntaları tarafından toplam 9 yıl üniversiteden atıldı, her seferinde Danıştay’da kazanarak döndü. 1999-2009 arasında Avrupa Konseyi ECRI nezdinde ulusal irtibat görevlisi idi. Ekim 2004’te Başbakanlık İHDK’nın Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu’nu yazınca mahkemeye verildi ve beraat etti. Aralık 2008’de Ermenilerden Özür Kampanyası’nı başlatan 4 kişi arasında yer aldı. 1985’te başlayan haftalık yazıları günümüzde Agos ve Artı Gerçek’de çıkıyor. 90’ı aşkın bilimsel makalesi ve 3’ü yurt dışında da olmak üzere 26 kitabı yayınlandı.
— 2020 yılında yaşanan 44 günlük Artsakh savaşından yaklaşık iki yıl sonra, Ermenistan ve Türkiye’nin özel temsilcilerinin atanmasıyla bir çözüm süreci başlatıldı. Mevcut aşamada Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini gerçekçi buluyor musunuz? Eğer buluyorsanız hangi gerçeklere dayanarak öyle düşünüyorsunuz, eğer gerçekçi bulmuyorsanız sebepleri nelerdir sizce?
— Uzun zamandır, en azından 2011’den beri TDP (Türk Dış Politikası) yok, EDP (Erdoğan Dış Politikası) var ve bu da tamamen Erdoğan’ın iç politikasına göre düzenleniyor. Yani, bu dediğiniz konu da Erdoğan’ın iç politika gereksinmelerine göre şekillenecek. Yine yani, bu iç politika durumu özellikle şu sıralarda son derece belirsiz olduğu için, süreç şimdiden tahmin edilemez.
— Taraflar birkaç anlaşmaya vardı, ancak bugüne kadar Türkiye tarafından anlaşmaların hayata geçirilmesi için hiçbir adım atılmadı. Ankara, Yerevan ile ilişkilerini bilerek mi normalleştirmek istemiyor yoksa başka nedenler mi var?
Hatırlatmak gerekirse Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşme sürecinde Türkiye Özel Temsilcisi Serdar Kılıç, Antalya Diplomatik Forumu çerçevesinde düzenlenen panelde, “Türkiye, Ermenistan’la ilişkilerini tamamen normalleştirmek istiyor.” diye duyurmuştu.
— Tabii ki, hem biraz ideolojik sebepten (İslam ve milliyetçilik), biraz Azerbaycan’ın enerji ihracatına bağımlılık yüzünden, biraz da ilkokuldan beri insanların beyninin yıkanması nedeniyle Ermenistan’la ilişkileri normalleştirmek zor oluyor.
Eğer TDP’yi Dışişleri Bakanlığı yürütüyor olsaydı, bu daha kolay olurdu. Ama bu bakanlık büyük ölçüde devre dışı bırakıldı. Hem iç politikanın yukarıda bahsettiğim rolü yüzünden, hem de AKP’nin bakanlığa kendi politikacılarını diplomat olarak atamasından. Ama bu böyle kalamaz çünkü dış politikanın tabiatına aykırı.
— Kılıç’ın Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da bir görüşme yapma önerisine de Ermenistan olumlu cevap verdi. Türkiye’nin ya da Ermenistan’ın herhangi bir şehrinde yapılacak toplantının ne anlamı olabilir ve üçüncü ülkede yapılan toplantılardan ne farkı olabilir?
— Ziyaret ve hemen sonra iade-i ziyaret süreci işletilirse, ilk nerede toplantı yapılacağının fazla önemi olmayabilir. Nitekim 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Yerevan’a maça gitmişti, ardından da Sarkisyan Bursa’ya maça gelmişti. Yalnız, burada dikkat edilecek husus, bu kadar nazik bir durumda olan ilişkilerde adım adım gitmenin önemidir. Mesela Sarkisyan gelmek için sınırın açılmasını şart koşmuştu işin başında, sonra gelmişti. Böyle şeylerin böyle nazik ilişkilerde olmaması iyi olur.
— Türkiye yıllardır Ermenistan ile ilişkilerinin normalleşme sürecini doğrudan doğruya Azerbaycan ile koordine ettiğini açıklıyor. Ermenistan ile Azerbaycan arasında bir sorun olmasaydı Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmek için tekrar bahane mi bulacaktı?
Aslında, Azerbaycan Türkiye’yi Türkiye’nin en nazik sorunu olan Kıbrıs konusunda çok harcamış bir ülkedir; bunu Agos’taki “Eğer giderse, Paşinyan’ı Türkiye çok arar” başlıklı son yazımdaözetledim. Fakat ideolojik, ticari, tarihî sebepler yüzünden rasyonellik her zaman sağlanamıyor.
— Ermenistan’da hükümet karşıtı protestolar düzenleniyor. Olası iktidar değişikliği bu süreci nasıl etkiler?
Şimdiden bilemem. Ama sosyal bilimlerde tarih tahmin yapmak için kullanıldığına göre şunu söyleyebilirim: Türkiye’yle iyi ilişki kurmak için çırpınan Ter-Petrosyan düştükten sonra yerine Rusya yanlısı milliyetçi Koçaryan geldi ve bu ilişkiler için pek iyi olmadı.
DİKKAT!
Röportajda yer alan tartışmalı ifadeler, editör kadrosunun görüşleri ile örtüşmeyebilir. Fikirlerin içerik açısından editoryal müdahale olmaksızın tam olarak yayınlanması, aşağıdaki amaçlar için temel öneme sahiptir:
1. Okuyucularımıza Türkiye ve Ermenistan’ın siyasi ve sosyal toplumunun farklı düşünce ile yaklaşımlarını ve Ermenistan-Türkiye diyalog sürecine yönelik tutumu gösteriyoruz.
2. Okuyucalarımıza Türkiye’deki hem Ermeni karşıtı duyguların hem de yapıcılığın dinamiklerini göstermeye çalışıyoruz.
3. Ve nihayet gazetecilik davranış kurallarına uygun davranmaya çalışıyoruz.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2024/06/17/Baskın-Oran-Ermenistan-Türkiye-normalleşme/27808
İlk yorum yapan siz olun