İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KADASETLİ PATRİK HAZRETLERİ’NİN DOĞUŞ YORTUSU MESAJI

Rab İsa Mesih’in hayatındaki iki önemli olayı -Beytlehem’de doğuşunu ve Ürdün nehrinde vaftizini- biz, Ermeni Kilisesi olarak Asdvadzahaydnutyun (Tanrısal Zuhur, Vahiy) Bayramı olarak kutlamaktayız. Her iki olay da şaşırtıcı şekilde çok mütevazi şartlar altında gerçekleşmiştir. Doğan ve vaftiz olan şahsın büyüklüğüyle bağdaşmayacak bu alçakgönüllülük ve tevazu aslında Tanrı’nın bir karakterini bize açıklamaktadır. Tanrı alçakgönüllülüğü ve alçakgönüllüleri sevmektedir. “Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur, alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Tanrı.” (Mezmur 51:17)

İsa Mesih’in öğrencilerine ve bize öğretmek istediği en büyük ders hiç şüphesiz, sevgi ve hizmet uğruna gösterilen alçakgönüllülüğün Tanrının Egemenliğinde takdir edilmenin ve yüceltilmenin anahtarı olduğudur. “Her kim birinci olmak isterse, herkesin sonuncusu ve herkesin hizmetçisi olsun.” (Markos 9:35)

Bu ders öylesine önemliydi ki, son akşam yemeği esnasında sofradan kalkarak, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışan öğrencilerin ayaklarını yıkadı. Bir başka zamanda da bir küçük çocuğu işaret ederek onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliğine asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliğinde en büyük odur.” (Matta 18:1-4)

İsa, tarihin en büyük şahsiyeti ve Tanrı’nın bedenleşmiş hali olmasına rağmen en mütevazi şartlarda doğdu ve yaşadı. İsa Mesih’te kendini açan Tanrı bize mükemmel bir alçakgönüllülük örneği sunarak asıl büyüklüğün kişinin ne kadar çok şeye sahip olduğu değil, başkaları uğruna ve onların kurtuluşu için sahip olduklarından ne kadar vazgeçebildiğine bağlı olduğunu kanıtlamaktadır. Bir melek Yusuf’un rüyasına girerek Meryem Ana’nın gebeliğinin nedenlerini ve doğacak bebeğin ilerde ne gibi bir Kurtarıcı olacağını açıklamıştı. “Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak.” (Matta 1:21)

Günahın öbür adı gururdur. Her günah Tanrının yasalarına başkaldırma cüretidir. Hepimize günahın efendisi Şeytandan gurur bulaştı ve onun sayısız telkinlerine uyarak hepimiz düştük. O halde Kurtarıcı bizi günahtan, yani gururdan kurtaracak olan panzehri, yani alçakgönüllülüğü bedendeki yaşamında sergilemeliydi. İsa, pek çok tanrısal özellikten vazgeçerek alçakgönüllü bir kul suretini aldı. Büyük havari Pavlus gizemli satırlarla Efendimizin bu çarpıcı alçakgönüllülüğünün sırrını şu şekilde açıklamaktadır:

“Mesih İsa’daki düşünce sizde de olsun. Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.” (Filip. 2:5-11)

İşte Beytlehem’de ahırda doğmuş bu mütevazi bebek otuz yıl sonra tekrar büyük bir tevazuyla Ürdün Nehrinde Vaftizci Yahya tarafından sanki bir günahkârmışçasına -Yahya’yı da şaşırtarak- vaftiz olacaktı. Bu tevazu güneşi bizim gururla buz tutmuş yüreklerimizi eritmelidir. Belki bir gün bizler de buna benzer bir alçakgönüllülüğü öğrendikten sonra, İsa gibi Göksel Babanın teşvik edici sözlerinin yankısını vicdanlarımızda duyabiliriz. “Sen benim sevgili Oğlumsun. Senden razıyım” (Markos 1:11) İnsan yüreği ancak böylesi ilahi bir takdirden sonra tatmin olup artık başka alkışları aramak ihtiyacını hissetmez.

Öyleyse gelin hep birlikte ruhen bir kez daha İsa’yla birlikte Ürdün Nehri kıyılarına varalım, Mesih’le birlikte suya girelim, kendi vaftizimizi hatırlayarak nasıl sürekli günahlarımızdan yıkanıp arınmamız gerektiğini fark edelim. Elbette, nehir değil Mesih İsa’nın haçta dökülmüş kanının bizi günahlarımızdan arındırdığının bilinciyle Aziz Nerses Şınorhali’nin muhteşem duasıyla vaftiz andımızı tazeleyelim. “Ey Tanrı’nın Oğlu, hakiki Tanrı, sen Baba’nın bağrından alçaldın ve bizim kurtuluşumuz için bakire Meryem’den beden aldın. Haçlandın, gömüldün, ölümden dirildin ve görkemle Baba Tanrı’nın yanına yükseldin. Göğe karşı ve senin önünde günah işledim. Krallığında geldiğinde beni de haçtaki haydut gibi hatırla. Tüm yaratıklarına ve ben gayet günahkâra merhamet eyle.”

Adem’den başlayarak tüm insanlık büyüklük kompleksine tutulmuştur. Çocukluğundan itibaren zayıflığını hisseden herkes büyük adam olma, övülme, yüceltilme ve birinci olma arzusuyla yanıp kavrulmaktadır. İnsanlar arasında vuku bulan çatışmaların en büyük nedenlerinden birisi hiç şüphesiz budur. Her birey ve her grup birtakım yeteneklerinden ötürü kendini diğerlerinden daha imtiyazlı hissederek her şeyin en iyisine layık olduğu kanaatindedir. Kendilerinin daha akıllı, becerikli, güçlü, güzel ya da eğitilmiş oldukları için daha fazlasını talep etmeye hakları olduğunu düşünürler. Daha fazla iktidar, zenginlik, şöhret, yetki ve güvence onların olmalıdır. Oysa yaşam sermayesi herkese herkesin Babası tarafından bedelsiz verilmektedir. Birinin fazlalığı herkes içindir. Bu yüzden İsa Mesih’te gözüken Tanrı bizim bütün büyüklük masallarımızı ve başarı efsanelerimizi altüst etmektedir. Tanrı Oğlunda gördüğümüz alçakgönüllülük bizi büyüklük ve başarının başka türlü de olabileceği konusunda düşünmeye zorlamaktadır.

Alçakgönüllülük deneyimini bizden daha az şanslı kardeş ve kız kardeşlerimizi bulup onlara yardım elini uzatarak edinebiliriz. İsa doğduğunda çobanlar bebek İsa’yı, Meryem ve Yusuf’u buldular, yardım edip evlerinde onları konuk ettiler. Benzer şekilde yıldızbilimciler hazinelerini onların önüne serdiler ve bir nispet de olsa onların yoksulluklarını hafiflettiler. Öyleyse bu Kutsal Doğuş Bayramını en iyi şekilde hayatın alçalttığı kardeşlerimizin alçaklığına tevazuyla inerek kutlayabiliriz Mesih gibi. Bu bayramda eğer yoksulu, terkedilmişi, garibanı ve mülteciyi, korunmasız yaşlıyı, hastayı, evsizi ve açları hatırlamazsak vicdanımıza karşı günah işlemiş oluruz. Savaşlarda yiten canlar var, pek çok ocağa ateş düşmüş yas tutuluyor, Beytlehem’de katledilen bebekler misali “Rakel teselli edilmek istemiyor, çünkü artık onlar yok.”

Bugün günahkâr insanlığa yol göstermek için bize bir Kurtarıcı doğdu. Bu yol, bize verilmiş olan lütufları özgürce ve gönüllü olarak paylaşarak dünyada sevgi ve kardeşliğin hüküm sürdüğü, böylece adalet ve barışın tesis edildiği bir insanlık oluşturabilmektir. Ancak bu yolla savaş alanına dönüşmüş rekabetçi dünyayı bir cennete çevirme şansımız olabilir. Bu ideal uzak gözükse, doğan Bebek bunu bir gün mutlaka gerçekleştirecektir. Şimdi ortalık gece ve karanlık da olsa doğan barış Kralının Noel yıldızı bizim göğümüzde hep parlamakta ve yol göstermektedir. 

Yılların hüzünlü akışında biz iki bin yıllık Müjdeyi her ilan edişimizde büyük bir teselliyle mest oluyoruz.

KRİSTOS DZINAV YEV HAYDNETSAV. ORHNİYAL E HAYDNUTYUNIN KRİSTOSİ

MESİH DOĞDU VE BELİRDİ. MÜBAREKTİR ONUN DOĞUŞU

*

Kutsal Doğuş Yortusu vesilesiyle, Mesih’ten bizlere miras kalan sevgiyle, Resuli kilisemizin tüm evlatlarını, Patrikliğimize bağlı episkoposları, rahipleri, pederleri, sargavakları, tıbirleri, Kalfayan Topluluğu rahibesini, Patrikliğimiz Mali Komisyonu, Patriklik Sosyal Yardım Komisyonu ve ona bağlı olarak hizmet veren alt komisyonları, Kadınlar Kolu ve Hay Menti Mentor Komisyonu üyelerini, Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı yöneticilerini, Başhekimi’ni, tabiplerini ve hemşirelerini, cemaat ve kilise vakıflarımızın yöneticilerini, kadın kolları üyelerini, cemaat okullarımızın kurucu temsilcilerini, müdürlerini ve öğretmenlerini, yoksullara ve engellilere yardım kolları üyelerini, İstanbul’daki okullarımızın derneklerinin, spor kulüpleri ile hemşeriler derneklerinin, insanî yardım ve kültür kuruluşlarının üyelerini, basınımızın yazarlarını ve çalışanlarını, Patrikliğimizin, hayır ve eğitim kurumlarımızın hayırseverlerini, İstanbul, Anadolu ve Girit Adası’ndaki tüm imanlıları kutluyor ve hepsine mutlu bir Doğuş Yortusu dilerken, ruhanî, sosyal ve hayrî çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Kutsal Doğuş Yortusu vesilesiyle Surp Eçmiyadzin, Kilikya ve Kudüs’teki tarihî Patriklik makamlarımız için de dua etmeyi sürdürüyoruz. Bayram coşkusu içersinde Tüm Ermeniler Katolikosu Kadasetli Karekin II. Hazretleri’ne derin saygılarımızı sunuyoruz. Kadasetli Katolikosumuz’dan ve Eçmiyadzin Rahipler topluluğundan Patriklik Makamı’nın bekası için dualarını sürdürmelerini rica ediyoruz.

Kadasetli Kilikya Katolikosu Aram I. Hazretleri’ni ve Saadetli Kudüs Patriği Nurhan I. Hazretleri’ni ve onlara bağlı tüm rahipleri, ayrıca tüm Kilise Önderleri’ni ve onlara bağlı din görevlilerini Mesih’teki sevgi ile selamlıyor, Kutsal Doğuş Yortusu’nu kutluyoruz.

Diaspora’da bulunan İstanbul, Tıbrevank, Getronagan, Esayan, ve Mıhitaryan Okulları Dernekleri’ne, yurtdışında yaşayan ve zor şartlarda gelenek ve göreneklerine sahip çıkmaya çalışan imanlı cemaat üyelerimize en içten sevgilerimizi gönderiyoruz.

Kutsal Doğuş Yortusu vesilesi ile başta Ermeni Katolik ve Protestan Kiliseleri olmak üzere tüm kardeş Kiliseler’in ruhani önderlerini, din görevlilerini ve imanlı cemaatlerini de Mesih sevgisi ile kutluyoruz.

Tanrı’nın lütuf, sevgi ve kutsayan gücü hepimizle birlikte olsun. Amen.

KRİSTOS DZINAV YEV HAYDNETSAV. ORHNİYAL E HAYDNUTYUNIN KRİSTOSİ

MESİH DOĞDU VE BELİRDİ. MÜBAREKTİR ONUN DOĞUŞU

Pederane sevgilerim ve Mesih’te dualarımla,

PATRİK SAHAK II

Kaynak։ ՊատրիարքութիւնՀայոց – Ermeni Patrikligi https://www.facebook.com/TRHayBad

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın