Danıştay 10. Dairesi, 2019 yılında İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan 85. Türkiye Ermenileri Patriği seçimine ilişkin esasların düzenlendiği seçim talimatnamesinde yer alan bazı maddelerin iptali istemiyle açılan davayı karara bağladı. Ermeni cemaatine mensup davacıların, patrik adaylığının kısıtlandığı, yurt dışından aday olunmasının engellendiği, daha önceki düzenlemelerde yer almayan kurallar getirildiği iddialarını inceleyen Daire, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verdi.
84. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ın 8 Mart 2019 tarihinde hayatını kaybetmesinin ardından Patrikhane tarafından İstanbul Valiliği’ne yapılan başvuru ile 85. Türkiye Ermenileri Patriğinin seçiminin başlatılması istendi. Bunun üzerine İstanbul Valiliği tarafından yeni patrik seçimine ilişkin esasları düzenleyen Patrik Seçim Talimatnamesi hazırlandı. Türkiye Ermenileri Patriği, 11 Aralık 2019 tarihinde 85. Türkiye Ermenileri Patriğini seçmek için seçime gitti ve Patrik Kaymakamı (Değebah) Sahak Maşalyan 85. Patrik seçildi.
Ancak, İstanbul Valiliğinin, Türkiye Ermenileri Patriğinin seçimine ilişkin esasların düzenlenmesine yönelik seçim talimatnamesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Ermeni cemaatine mensup kişiler, talimatnameyle, episkoposların adaylığının kısıtlandığı, seçme ve seçilme özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle konuyu yargıya taşıdı.
Türkiye Ermenileri Patriğinin seçimine ilişkin esasların düzenlendiği seçim talimatnamesinde yer alan “Patrik adayı olabilme şartları” ile “Patrik adaylarının belirlenmesi” maddelerinin iptali istendi.
DÜZENLEME GEÇMİŞTEKİ GELENEK VE GÖRENEKLERE AYKIRI
Davacılar; talimatnamenin bazı maddelerinin patrikliğe aday olan episkoposların adaylığını kısıtladığı, gerek adayların gerekse seçmenlerin seçme ve seçilme özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etti.
Ayrıca, talimatnamede yer alan, “İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne mahsus” ibaresiyle geçmişteki uygulama ve geleneklere aykırı aykırı bir düzenleme getirildiği, eşitlik halinde 48 saat içinde yeni bir seçim yapılması kuralının cemaat mensupları üzerinde baskıya neden olduğu belirtildi.
SEÇİM SÜRECİNİN DEMOKRATİK TOPLUM GEREKLERİNE UYGUN YÜRÜTÜLMESİ AMAÇLANDI
Davalı İçişleri Bakanlığı ise savunmasında, seçim talimatnamesinin, Ermeni cemaatinin gelenek ve görenekleri çerçevesinde patrik seçimi yapılabilmesi, seçim sürecinin demokratik toplum gereklerine uygun olarak yürütülebilmesi, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kamu yararı gözetilerek hazırlandığı, iddiaların aksine adaylığa herhangi bir kısıtlama ya da engel oluşturmadığı, eşitlik halinde kura usulü yerine seçimlerin yeniden yapılması kuralıyla seçmen iradesinin sandığa tam olarak yansıtılmasının amaçlandığı belirtildi.
DANIŞTAY DAVANIN REDDİNE KARAR VERDİ
Dava dosyasını inceleyen Danıştay 10. Dairesi, “İstanbul Ermeni Patrikliği Makamı için yapılacak seçimin dünya genelinde yaşayan Ermenileri kapsamadığı, yalnızca Türkiye’de yaşayan Ermeni cemaatine mahsus olduğu, Patrik seçilecek kişinin görev yapacağı patrikhanede bir silsileyi takip ederek episkoposluk unvanını kazanmasının ve 1863 tarihli Nizamname’nin birinci maddesinde ifade edildiği üzere Ermeni cemaatinin başkanı olmasının yanı sıra Türk devletinin kanunlarının uygulayıcısı olan Patriğin, ülkemizin sosyal, idari yapısını bilmesinin gerek Türk toplumu ve devleti gerekse Türkiye’de yaşayan Ermeni cemaati ile ilişkilerinin sağlıklı olması bakımından önem arz ettiği dikkate alındığında; adayların ‘İstanbul Ermeni Patikhanesine mahsus episkoposlar’ arasından belirleneceğini öngören, başka bir ifadeyle aktarılan zorunlu toplumsal ihtiyaçları ve kamusal yararı gözeten dava konusu kuralda, dayanağı mevzuata, din özgürlüğüne, kamu yararı amacına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır” ifadelerine yer verdi.
Talimatnamede yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti aleyhine siyasi söylem ve eylemlerde bulunmamak gibi devletin güven ve itibarını sarsacak faaliyetlerde yer almamak” ibaresinin daha önceki düzenlemelerde yer almadığı iddiasını inceleyen Daire, gerek 1961 tarihli gerekse 1990 tarihli Talimatnamede, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin itimadına mazhar olmak’ ibaresinin yer aldığını, dava konusu düzenlemede ise bu şartın açıklayıcı bir şekilde ifade edildiğini, yeni ve farklı bir şarta yer verilmediği değerlendirmesinde bulunarak dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık olmadığını bildirdi.
Adayların eşit oy alması durumunda 48 saat içinde seçimlerin yenilenmesi kuralının, seçmen iradesinin yansıtılması bakımından çağdaş ve demokratik bir uygulama olduğu değerlendirmesinde bulunan Daire, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığını belirtti.
Danıştay 10. Dairesi, açıklanan gerekçelerle davanın reddine hükmetti.
İlk yorum yapan siz olun