Çok büyük bir hikâyenin, yıllardır hayali görülenlerin gerçekleştiği günlerden geçiyoruz. Karabağ yıllar süren işgalden tamamen kurtarıldı. Dile kolay! Tam 30 yıldan fazla süre işgalde kalan, Azerbaycan Türklerine büyük katliamlar yaşatılan, 1 milyon insanın evinden, yurdundan edildiği Karabağ’da kara bir dönem kapandı.
Hem de nasıl mı kapandı? Önce 2020’de 44 günlük savaşta geçilmez denilen Ermeni mevzileri geçildi, yedi düvelin desteğini alan Ermenistan hezimete uğratıldı. Kahraman Azerbaycan ordusunun Türkiye desteğiyle kazandığı bu büyük zafere Cumhurbaşkanı Aliyev ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasal liderliği de eşlik etti. Dahası Rusya’dan ABD’ye, Fransa’dan İran’a kadar tüm güçler Ermenilerin arkasındayken diplomatik cephede de zafer kazanılıyor, ateşkes antlaşması ile zafer tescilletiliyordu. Ermeni terör unsurları ateşkese uymayıp Karabağ’da sözde bir seçim yapmaya ve terör faaliyetlerini devam ettirmeye çalışınca da Azerbaycan operasyon başlatıp bu sefer 23 saat 44 dakikada tüm Karabağ’ı işgalden kurtardı. Büyük bir rüya gerçek oldu.
Karabağ’ın özgürleşmesi elbette başta Taşnakçı Ermeniler ve onların arkasındaki güçler olmak üzere pek çok küresel ve bölgesel aktörü hem şaşırttı hem de öfkelendirdi. ABD Dışişleri Bakanı’nın tehditleri de Fransız Dışişleri Bakanı’nın Ağrı Dağı paylaşımları yaparak söylediği askerî yardım sözleri de İran’ın tehditleri de çaresizliklerinin göstergesi. İşte bu çaresizlik ve yenilmişlik hâli hem küresel ve bölgesel güçlerin hem de radikal Ermenilerin çok iyi bildikleri bir oyunu tekrar oynayacaklarının işaretlerini veriyor: Terörizm.
Bilindiği üzere radikal Ermeni terörizminin uzun bir tarihi var. Taşnak ve Hınçak teröristlerinin nasıl on binlerce Türk’ü hem Anadolu’da hem Kafkaslar’da hem de Orta Asya’da katlettiğini son 130 yıldır iyi biliyoruz. Yine 1970’lerle birlikte ASALA terör örgütünün başta diplomatlarımıza yönelik olmak üzere yaptığı katliamları da iyi biliyoruz. Sonrasında ASALA’nın tasfiye edilip Batı tarafından bir şekilde PKK’nın ve diğer bazı sol terör örgütlerinin içine entegre edildiğini de biliyoruz.
Şimdi de Ermeni diasporasının ve küresel/bölgesel bazı devletlerin himayesinde bazı Ermeni terör örgütlerinin teşkil edilmeye çalışıldığına dair bilgiler yayılıyor. Bunların yanı sıra Suriye’deki PKK yapılanması olan SDG’nin bünyesindeki sözde Ermeni terör gruplarının Karabağ’ın rövanşının alınacağına dair tehditleri de bunu izliyor.
Bütün bu yapılanmalar için ihtiyaç duyulan terörist kaynağını da ASALA’da olduğu gibi Ermeni diasporasının, Ortadoğu’daki Ermenilerin ve PKK’lıların oluşturacağı yeni bir terör koordinasyonunun oluşturulduğu söylenebilir.
Ayrıca büyük medya kampanyalarıyla yeni bir mağduriyet zemini oluşturmak üzere Ermenilerin organize ettiği Karabağ’daki Ermenilerin göç ettirilmesini de bu yeni radikalleştirme süreci bağlamında okumak gerekiyor. Azerbaycan’ın Karabağ’daki Ermenilere kalmaları için çok fazla teşvik edici açıklama yapmasına, eşit vatandaşlık haklarını tanıyacağını ilan etmesine ve Karabağ’a giren Azerbaycan askerlerinin ılımlı yaklaşımlarına rağmen bu göçün yaşanması hem Azerbaycan egemenliğinin içlerine sindirilememesi hem geçmişte Ermenilerin yaptığı zulümden dolayı tedirgin olmaları olabilir. Ama esas meselenin hem dünya kamuoyundaki “mağdur Ermeni” algısının oluşturulmasıyla hem de radikalleştirilmiş ve terörize edilmeye müsait hâle getirilmiş bir Ermeni nüfus mühendisliği ile daha çok ilgili gibi görünüyor. Üstelik bu nüfusun büyük oranda koridorun geçmesi planlanan Zengezur bölgesine yerleştirilmesi de bu terör mühendisliğinin parçası gibi duruyor.
En önemlisi geçtiğimiz günlerde Ankara’da terör örgütü PKK’nın İçişleri Bakanlığı’na yaptığı terör saldırısını da bu bağlamdan ayrı düşünmek zor görünüyor. Zaten PKK bünyesindeki sözde Ermeni taburlarının Karabağ’ın intikamının alınacağına dair tehditleri ortadayken bu ihtimal çok güçlü görünüyor. Los Angeles’ta Türk diplomatlara yapılan saldırıları da bu oluşturulmak istenen Ermeni terörizminin işaretleri gibi okumak da mümkün.
Neticede Karabağ’ın rövanşını almaya çalışan ve Türkiye- Azerbaycan zaferinin karşısındaki yenilmişlikle hareket eden radikal Ermenilerle onların arkasındaki güçler ne yaparlarsa yapsınlar yine kaybetmeye mahkûmlar.
Şu andan itibaren Karabağ’a Türk bayrakları ile giren Azerbaycan ordusunu uzaktan izlemekten başka çareleri yok.
İlk yorum yapan siz olun