Mahmut Toptaş
Baba telefonla soruyor: “Oğlum ateist olduğunu söylüyor, ne yapayım?”
Hiçbir şey yapma. Seninle tartışmaya girerse sakın tartışma. Sus ve çocuğunu kaybetmemek için yavrusunu bağrına basan anne gibi onu hayalinde ciğerine yasla.
Sen kendini düzelt. Sende veya senin sevdiğin insanlarda gördüğü veya duyduğu yanlışlara tepki için söyleniyor o kelime bugünlerde.
Hiçbir Müslüman, kendisini yaratan Allah’a dil kılıcını çekip O’nu inkâra yönelerek Ebu Cehil gibi deist veya ateist olmayı kabul etmez.
İşin müsaitse bu Cuma günü oğlunu takip et. Senin gitmediğin bir camiye gidecek ve Cuma namazı kılacaktır.
Azılı bir kâfirle karşı karşıya geldiğinde gör, sen oğlunun mücahitliğini.
Bugünlerde bazı leş kargası türünden insanlar ve devletler, kendi dillerinden ve dinlerinden “haram” kelimesini çıkardılar.
Sokaklarında kadınları ve erkekleri kendilerini satarak geçimlerini sağlamak zorunda bıraktılar, ama sömürdükleri bu insanlara, bu yaptıklarının özgürlük olduğuna inandırdılar.
Ama kendi zenginliklerine, onların el uzatma özgürlüğünün olmadığına inandırdılar.
Kendi ülkesine on bin kilometre uzaklıktaki fakir Müslümanların elindeki servete el koymaya karar verdikten sonra, “Ülkeme seni tehdit olarak algılıyorum” diyor, Birleşmiş Milletler’den de kararına destek alıyor ve devlet soygununa başlıyor.
Gelirken de, “Size özgürlük vaat ediyorum” diyerek geliyor.
Avrupa’da işçi olarak kalan biri olarak söylüyorum, bizim basınımızda, magazin dünyasının en uçlarında gezinip, poz verenler, söz saçanlar, göz açanlar, Amsterdam’ın Dam meydanındaki işretlerin her türlüsünü yapanlarla kıyaslanamayacak kadar temizdirler.
Hatta Dam meydanındaki kilise papazından da temizdirler.
İşte üzerimize geliş sebepleri bundandır.
Şehirde herkes kirli olsa, kimse kirden rahatsız olmaz.
Kirliler şehrine, temiz bir insan girse, hepsi birden rahatsız olurlar ve onu da kirletmek için ellerinden geleni yaparlar.
Yıllarca, devlet bürokrasisinde akşam içki sofrasına oturmayanlar dışlanırlardı.
Şimdi bile ünlü bir şairimiz, “İçki içmediğimi duyan biri bana sordu, ‘Sen, içmediğin halde nasıl şair oldun’ dedi” diyor.
Son yirmi yıldır dünyada gelişen ve yükselen değerin İslâm olduğu, dost ve düşman herkes tarafından onaylandı.
Dostlar, bir araya gelerek, hizmete hız vererek onaylarken, düşmanlar da İslâm’ın önünü kesmek için akıl almaz yalanlar düzerek, ipe sapa gelmez planlar uygulayarak onaylıyor.
Hocalarımızın habbesini kubbe yaparak, yani en küçük hatasını dev aynasında büyüterek veriyorlar.
Onlar, hocalarımızın da bu sömürgenlerin hazırladığı eğitimden geçtiğini unutuyorlar veya unutma numarası yapıyorlar.
Rabbimiz, bu tür irtidat olaylarının olacağını haber vermiş, bu haber Sevgili Peygamberimizin sağlığında gerçekleşmeye başlamış.
Gençler, İslam dini, hocaların, hacıların dini değildir.
Onlar yanlış yapıyorsa sen doğrusunu yaparak onu düzelteceksin.
İmama kızıp da camiyi terk etmek yok.
“Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse Allah öyle bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar, Allah yolunda cihat yaparlar ve kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah’ın lütfu boldur, O her şeyi bilendir.” (Maide, 54)
Dinden dönenler, kaybettikleri şeyin değerini bir bilselerdi, dinden dönmelerine sebep olan dünya malının tamamını verip onu almaya çalışırlardı.
Tavuk gibi olmazlardı.
Tavuk, yerde bir inci tanesi bulmuş, onu kuyumcuya götürüp bir avuç arpaya satmış.
Rabbimiz bu ayet-i kerimede dinden dönenlerin kaybettikleri şeyin Allah’ın sevgisi olduğunu haber verir.
Sevdiklerimizin hepsini bize veren O olduğu gibi sevgiyi bile veren odur.
Her türlü yiyeceği verseydi de ağız tadı vermeseydi, dilimizin tat alma duyusunu yok ediverseydi yiyeceklerden ne zevk alırdık?
Sevdiklerimizi verseydi de sevgi denen şeyi vermeseydi ne olurdu? Sevdiklerimiz de olmazdı.
Allah’ın sevgisini yitirenlere bakınız, dünyayı kana bulamaktan, çocukları öldürmekten, evlerindeki ve ellerindeki servetleri çalmaktan ve bunu devlet eliyle yapmaktan kaçınmıyorlar.
Onlar gibi olmaktan Allah’a sığınırız.
İlk yorum yapan siz olun