İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Saklı yaşamlar ya da İzmir

Zeki Gül

Konuşmayı öğrendiğim, hâlâ da yaşadığım kenttir İzmir. Türkiye’de riskli kimliklerin rahatlıkla yaşam alanı bulamasa da, ‘saklı kalmasına’ en uygun metropol de diyebiliriz.

Döneminde ülkenin köklü okullarından İzmir Atatürk Lisesi ve Ege Tıp Fakültesi yıllarımda, kendisinin Alevi, Kürt, Ermeni olduğunu söyleyen, fısıldayan tek bir öğrenciye tanık olmamıştım. Dört yıllık asistan hekimliği de eklersek, 1977’den beriye koskoca on beş yıl…

Zorunlu hizmet kurasında çektiğim köy adı çok ruhsuz gelmişti: Yeniyol. Tahmin edilmesi zor bir başka köy adı ‘Eskiyol’ idi. Gidince öğrendim ki, bir yıl öncesine kadar adları Pöske ve Bandula imiş: Kelkit, Gümüşhane…

‘Türkiye’de Tarihsel Adlar Sözlüğü’ öksüz kaldı. Yer adları alanında ilk kapsamlı Sözlüğün Yazarı Bilge Umar, İzmir’de yaşama veda etti. Bandula’nın Luvice olduğunu onun kitaplarından çok sonra öğrenmiştim. Anadolu’daki bilinen en eski ‘yerli’ uygarlık olan Luviler’in yaşayan dil mirası, 12 Eylül’ün ırkçı tahayyülünden nasibini böyle almıştı.

‘Coğrafya kaderdir’ denir. Ahmet Uhri geçen hafta Foça’da bir söyleşide “Coğrafya aynı zamanda duygudur” demiş ve eklemişti: “Dil de bir duygudur. Yaşadığımız coğrafya dili de belirler.” Örnek olarak şaraptan sonrasını yani sirkeyi anlatmıştı. Yunanca ve Latince’de sirkeye ‘son ürün anlamında asetum’ denmekteymiş. Aynı sirkeye dönemin “despotik rejimleri Asur ve Akadlar ise hatalı ürün anlamında hatum dermiş.” Türkçede kullandığımız hata sözcüğü de oradan gelirmiş. Sevgili Ahmet şöyle devam etmişti: “Despotik rejimler hata yapmaz, onlara göre hep başkası hatalıdır. Yani dış güçler…”

Öğrencilik yıllarımdan İzmir usulü geleceğe saklı kalan belki de ‘Hepimiz Alevi’yiz’ diyebilmekmiş, yaşayıp gördük: Tabip asteğmenlik öncesi Samsun’daki sıhhiye taburunda, “İçinizde ‘Alevi’ olan bir adım öne çıksın” emrine bir eylem olarak öne çıkanın, ardından herkesin öne çıkmasına önayak olanın bir sınıf arkadaşım olduğunu sonradan öğrenecektim. Sonrasında Hrant’ın ardından ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ diyen çokça sınıf arkadaşımı izledim. Ama ya o koskoca on beş yıl!

12 Eylül 1980 sonrasına denk düşen üniversite yıllarımızda birçok müzik grubu yasaklıydı. Kürt’üz, Ermeni’yiz, Alevi’yiz denilmeyen o Ege Tıp günlerinde hep birlikte, “Ele Güne Karşı Yapayalnız, Diday Diday Day, Bodrum Bodrum” dinleyip hep bir ağızdan söyleyebiliyorduk: MFÖ şimdi bir eksik. Özkan Uğur da ayrılanlar kervanında şimdi.

İzmir de yıllar içinde elbet değişti. Bugünü anlatmak bir başka yazıya kalsın.

Sağlıcakla kalın.

https://www.evrensel.net/yazi/93293/sakli-yasamlar-ya-da-izmir

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın