İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erivan’a da bahar gelir mi…

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Aydın Ünal

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin ve göreve başlama törenine Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın da katılması ne yazık ki matbuatımızda sadece “koltuk sırası” haberleriyle kendisine yer bulabildi. Oysa Paşinyan’ın Türkiye ziyareti, hem de Cumhurbaş-kanı’mızın göreve başlama törenine katılması, neresinden bakarsanız bakın tarihi ve önemli bir olay.

Biz millet olarak tarihte çok büyük acılar, büyük felaketler yaşadık. Moğol istilası, Haçlı seferleri, Timur’un Anadolu’yu işgali, Arap isyanı, Balkan göçü, Fransız, İtalyan, İngiliz, Rus işgalleri, Ermeni mezalimi, Yunan işgali, Kıbrıs katliamı ve daha nicesi… Tüm bu acı hadiseleri bir şekilde aştık, geride bıraktık ve her seferinde hızla toparlanarak geleceğe baktık.

Daha yakın tarihte bizlere büyük acılar yaşatan İngiltere ile, Fransa ile, İtalya ile acılar üzerinden ilişki kurmayız. Örneğin Arap isyanının başını çeken Ürdün ile hiçbir meselemiz yok. Balkan ülkelerinin hemen tamamıyla çok iyi ilişkilerimiz var. Anadolu’nun önemli bir kısmını işgal etmiş, uzun yıllar elinde tutmuş, binlerce insanımızı katletmiş Rusya bugün en yakın müttefiklerimizden. Ege ve Kıbrıs meseleleri olmasa, Yunanistan ile birbirine çok benzeyen iki komşuyuz.

Bizi büyük millet yapan da işte bu vasfımızdır: Biz geçmişe baktığımızda yenilgilerini ve acılarını gören değil, zaferlerini gören bir milletiz. Kuşkusuz unutmayız, kuşkusuz ders ve ibret alırız ama yasımızı mümkün olduğunca kısa tutar, işimize devam ederiz. Bu vakarımız bizi sadece büyük millet yapmaz; medeniyetler kuran büyük bir devlet geleneğine sahip olmamız da işte bu, üzerine bir çizgi çekip yola devam etme azmimizin eseridir.

Osmanlı’nın sadık tebası olan Ermeniler 1915 öncesinde bazı ülkeler tarafından kandırıldı, tahrik edildi ve yanlış yönlendirildiler. Bir kumar oynadılar ve kaybettiler. Bedeli, aynı ülkenin toprakları içinde bir tehcir oldu. Bu tehcir sırasında da maalesef hem Türk ve Kürtler, hem de Ermeniler acımasızca zulme uğradılar.

Ermeni mezalimi millet olarak bizim de hafızamızda canlı ama biz bunu hayatımızın merkezinde tutmuyoruz. Bizim bir Ermeni veya Ermenistan meselemiz yok. Dedim ya, acılara takılıp kalsak, son 150 yılda yaşadıklarımızın yasını tutmaktan yaşamaya fırsat bulamayız. Ermenistan halkı ve Ermeni diasporası ise, şaşırtıcı şekilde, 108 yıl önceki olayı her saniye, her an diri tutuyor. Ateş bir türlü sönmüyor, olayların dumanı hala tütüyor.

1993 yılına kadar Sovyet işgali altında kalan Ermenistan, bağımsızlığını ilan ettikten sonra da ulusal kimliğini 1915 olayları üzerine inşa etti. Oysa buradan sağlıklı bir ulusal bilinç oluşmaz, yaralı bir ulus bilinci oluşur.

Yaralı ulus bilincinin Ermenistan’a bedeli çok ağır: Kapalı bir devlet. Kötü ekonomi. Ağır işsizlik… Bugün Ermenistan, tüm bir ülke olarak, 1900’lerin başında zamanın durduğu köhne, metruk bir köye benziyor.

Ermenistan’ın açılım ve atılım yapmaya yeltendiği zamanlarda da tuzu kuru Ermeni diasporası devreye girip reformu engelliyor. Dünyanın her yerine dağılıp refah içinde yaşayan, özellikle Avrupa (Fransa) ve ABD’de günlerini gün eden Ermeniler, değişime şiddetle karşı çıkıp Ermenistan halkını sefalete mahkûm ediyorlar. Örneğin Kim Kardaşyan, Cher gibi dünyaca ünlü Ermeniler barış yerine kin, öfke, intikam duygusunu her fırsatta öne çıkarıyorlar.

Ermenistan, Azerbaycan karşısında ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilginin, Ermenistan’da değişim için de fırsat oluşturduğuna şüphe yok. Ermenistan bu yenilgi sonrası kendisini sorgulayabilir, değişebilir, dünyaya açılabilir ve refaha kavuşabilir.

Azerbaycan kazandığı zafer sonrasında, büyük devlet anlayışıyla Ermenistan’la hem kendisinin hem Türkiye’nin ilişkileri yeniden kurmasına sıcak bakıyor. Cumhurbaşkanı’mızın yemin ve göreve başlama törenine Aliyev’in de katılmış olması ve kameralar önünde Paşinyan’la el sıkışmaları da zaten buna işaret ediyor.

Paşinyan’ın, en mutlu günümüzde Türkiye’ye gelmiş olması, törenlere katılması işte bu bağlamda çok mühim. İlişkilerin normalleşmesi Ermenistan’ın çehresini değiştirir, Ermenilerin refahını uçurur, bölgenin güvenliğine katkı sağlar. Normalleşme Türkiye ve Azerbaycan için çok kritik değil kuşkusuz; bizim için hayat devam ediyor. Ama Ermenistan’la normalleşmenin ardından Zengezur Koridoru’nun daha hızlı inşası sağlanacak ve Azerbaycan’la karayolu üzerinden kucaklaşmamız mümkün olacaktır. Bu da hiç az şey değil. O arada Erivan’a da rahatça, vizesiz, pasaportsuz gidip, Ağrı Dağı’nı bir de oradan izlemek de güzel bir kazanç olmaz mı?

https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydin-unal/erivana-da-bahar-gelir-mi-4536508

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın