Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Segedik köyü gölet projesinden kaynaklı sular altında kalacak. Köylüler duruma tepki göstererek, “Burada bir tarih var, yaşanmışlık var” diyor.
Orhan KURUL
Dersim
Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Segedik köyü (Kalecik) gölet projesinden kaynaklı sular altında kalacak. Yaklaşık 11 yıl önce yapılan projenin çalışmalarına başlandı. Segedik köyünde, bir Ermeni şapeli, kaya mezarları gibi tarihi eserler de bulunuyor. Arıcılık ve küçükbaş hayvancılık faaliyetlerinin de yoğun bir şekilde yapıldığını söyleyen Segedikli köylüler köylerinin yok olacağını söyleyerek “Burada bir tarih var, yaşanmışlık var” dedi.
PROJEYE DAİR TARİHİ BİLGİLER
Cevizli Dere Baraj Projesi olarak bilinen bu proje kapsamında Cevizlidere Barajı ve Sulaması ile malzeme ocakları, kırma-eleme tesisi, yıkama-eleme tesisi ve hazır beton santrali yapılacak. Projenin, 8.11.2012 tarihinde ilk ihaleleri yapıldı. Bakanlığın incelemeleri sonrasında 31.12.2015 tarihinde ÇED olumlu kararı verildi ve 05.09.2016 tarihinde de proje planlaması tamamlandı. Geçtiğimiz günlerde de projenin çalışmalarına başlandı.
“MASA BAŞINDA HAZIRLANMIŞ BİR PROJE”
Köy Muhtarı Celal Varol, köy adına hukuki süreç başlatıldığını söyleyerek yürütmeyi durdurma talebine ret gelince projenin çalışmalarının başladığını söyledi. Projeyi ‘Masa başında yapılmış bir proje’ diye niteleyen Varol “Devlet yararına yapıldığı düşünülüyor ama öyle değil. Proje yapıldığında bir tane insan gelip bakmamış. 1 km aşağı yapılsaydı hiçbir sorun da olmazdı. Ben görüştüm, bana senin köyünde yapılmıyor diyorlar. O kadar bilgisizler… Masa başında proje yapılmış. Bu projenin sonunda bir yaşam alanı yok olacak” diye konuştu.
“2000 DÖNÜM TARIM ARAZİSİ YOK OLACAK”
2000 dönümlük arazinin yok olacağını söyleyen Varol, bu arazilerin tarıma elverişli topraklar olduğunu ve köylünün tarımla ve hayvancılıkla uğraştığını söyleyerek “Maddi çıkarlar bir yana, manevi olarak da insanların mezarları var, yaşanmışlıkları var. Köyde bir Ermeni şapeli var… Bunları yok edecekler” dedi. Köylerinin ’38’de yaşanan katliamda boşaldığını, ’90’lı yıllarda boşaltılmaya çalışıldığını ancak buna rağmen hep yaşamın devam ettiğini söyleyen Varol “Zaten insansızlaştırılmış, daha fazla insansızlaştırmaya gerek yok. Boşaltılmış insanlar yeniden gelmiş. Şimdi başka bir şekilde boşaltıyorsun!” diye belirtti.
“DAVA AÇILSAYDI SÜREÇ FARKLI İŞLEYEBİLİRDİ”
Avukat Özgür Ulaş Kaplan, köylülerin kendisine ulaştıkları tarihte projenin onaylandığını, ÇED sürecinin tamamlandığını, bütün işlemlerin hemen hemen sonuçlanmış olduğunu söyledi. Halkın katılım toplantısında halkın tepkisinin olduğunu hatırlatan Kaplan “Bu projenin yaratacağı tahribatlara yönelik halk tepki göstermiş. Ama sadece halkın katılım toplantısında tepki gösterince ÇED süreci olumsuz sonuçlanmış olmuyor. O dönem ÇED’in iptaline yönelik 2015 tarihinde bir dava açılsaydı belki dava biraz daha farklı işleyebilirdi” diye konuştu.
“KEŞİF TALEBİMİZ REDDEDİLDİ”
Avukat Kaplan, mahkemeden yürütmeyi durdurma ve yerinde keşif yapılmasını ve bilirkişi raporu alınmasını ve keşif yapılırsa projenin yaratacağı olumsuzlukların bizzat yerinde tespit edilebileceğini talep ettiklerini söyleyerek “Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Anayasa, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, ilgili uluslararası sözleşmeler vs. bunların göz önünde bulundurularak projenin hukuka aykırı olduğunun tespit edilip projenin iptalini istedik. Açtığımız dava da bu yöndeydi. Ancak Ankara 8. İdare Mahkemesi işlemlerin usule uygun bir şekilde sırasıyla tarihlere göre gerçekleştirildiğini, ÇED sürecinin sonlandırıldığını, herhangi bir olumsuzluğun ve hukuki engelin mevcut olmadığını, proje dosyasının hukuka uygun olduğunu bu haliyle herhangi bir hukuka aykırılığın olmadığını söyleyerek keşif talebini reddetti ve talebimizin de davamızın da reddine karar verdi. Biz de bu karara yönelik bir üst mahkemeye istinaf yoluna başvurduk” diye konuştu.
“DAVA DEVAM EDİYOR”
Dosyanın şu anda Ankara 6. İdare Dava Dairesinde istinaf incelemesinin devam ettiğini söyleyerek “İtirazımızda da yaratacağı olumsuzlukları tek tek belirttik. Hem çevre hukuku açısından, orada yaratacağı kültürel sorunlar açısından, ilgili kanunları ve uluslararası sözleşmeleri dile getirdik. Korunma altında olması gereken tarihi eserlerden bahsettik. Arıcılık faaliyetlerinin olumsuz etkileneceğine dair durumları da dile getirdik, ilgili resmi kurumlara yazarak orada korunma altında olması gereken tarihi eserlerin resmi belgelerini de aldık bunları da dosyaya sunduk. Bölgede ne kadar hayvancılık faaliyetinin yürütüldüğüne dair de belgeler aldık dosyaya sunduk. Ancak itirazımız henüz neticelenmedi, dava devam ediyor” dedi.
İlk yorum yapan siz olun