Zeynep Oral
Tepedeki başlığı kısa ve vurucu olduğu için seçtim. Yoksa başlık şunlar da olabilirdi: “Gomidas ya da herkesin bir şarkısı vardır”… “Gomidas ya da sesin duyulduğu yer deniz kıyısıdır”… “Şarkı söyle, Tanrı yeryüzüne insin”…
Tiyatro Eleştirmenler Birliği (TEB) pandemi döneminde “Gomidas” oyununa “En İyi Yapım Ödülü”nü verirken eşsiz besteci için “Anadolu’nun Mozart’ı” tanıtımını kullanmıştı. O gün bugün aklımdan çıkmadı. İlk kez İstanbul İstanbul Tiyatro Festivali’nde sunulan, iki yıldır oynanmakta olan “Gomidas” oyununu ancak önceki akşam izleyebildim. Olağanüstüydü.
MUHTEŞEM BİR METİN
Gomidas yani Gomitas Vartabed (1869 Kütahya-1935 Villejuif Kliniği Fransa) Ermeni çoksesli klasik müziğin öncülerinden, besteci, müzisyen, koro şefi, rahip. Günümüzde etnomüzikolog olarak tanınıyor.
Yolcu Tiyatro, olağanüstü sese sahip bir çocuk, öksüz bir çocuk olarak Kütahya’da başlayıp, bir deha olarak gelişen, Fransa’da bir akıl hastanesinde sona eren yaşamını, olağanüstü bir metinle sahneye taşıyor.
Yazar Ahmet Sami Özbudak, oyunun yönetmeni de. Çok hassas, çok riskli olabilecek bir konuyu çok yalın, çok “romantik”, hatta naif diyeceğim bir dille ele almış. Birbirinden akılcı ve zengin metaforlarla, insanın içine işleyen çok duygulu, akılda ve yürekte kalan tümcelerle oya işler gibi işlemiş. Gomidas’ın çileli yaşamını sondan başlayarak, tarih coğrafya sınırlarını kaldırarak, duygu ve akıl dengesini kollayarak bize iletiyor. Politik, dini eleştiri ve karşı eleştiriyi iç içe geliştiriyor.
Gomidas’ın öyküsünü kendi ağzından hayatının son 18 yılını geçirdiği akıl hastanesinde, ona hep geçmişini anımsatan hayalindeki bir koyunu izlerken dinliyoruz. Onun peşinden Kütahya sokaklarına, Ermenistan’a, Berlin konservatuvarına, Paris salonlarına, İstanbul’dan sürülüşüne, Ankara Çankırı’ya, travmalarla şarkı söyleme mutluluğu, baskılarla yaratıcılık arasında bir yolculuğa çıkıyoruz. Yazarın bu metinle 24. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’ne de Ahmet Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü kazandığını belirteyim.
HER İNSANIN BİR ŞARKISI
Doğadan, ovalardan dağlardan topladığı Kürtçe, Türkçe, Ermenice şarkıları notaya, çoksesli müziğe, kurduğu korolara ve dinleyiciye sunan Gomidas’ı Fehmi Karaarslan canlandırıyor. Muhteşem bir sesi var. Olmasa bu rolü üstlenemezdi. Ses ile söz, şarkıyla monolog, delilikle dahilik arasında denge kurması; sesiyle sayısız insana can vermesi, beden dilini başarıyla kullanması etkileyici. Ancak söylemeden geçemeyeceğim, travmanın acının yükseldiği anlardaki aşırılık bence fazla. Bu metin daha sessiz, sakin bir yorum istiyor…
Fehmi Karaslan 1.5 saat boyunca tek başına ama yalnız değil. 40 kişilik Lusovoriç Korosu ona eşlik ediyor. Oyunun müzik direktörü ve koro şefi Hagop Mamigonyan… Toplulukla oyuncu arasındaki uyum, olağanüstü ve izleyici üzerinde büyülü bir etki bırakıyor…
Büyü sözcüğünü özellikle kullanıyorum. “Gomidas” oyunu Kumkapı’daki Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’nde oynanıyor. Mekân seçimi önemli, çünkü sürekli hafızalara sesleniyor. Kilisenin atmosferi, Cem Yılmazer ve Yasin Gültepe’nin ışık düzenlemeleriyle birleşince büyü kat kat çoğalıyor. Emeği geçen, katkıda bulunanları kutlarım.
Oyun boyunca Gomidas Vartabed’in müziği beni sarıp sarmalarken “Şarkıları dinlerken hikâyeleri gördüm” diye başlayan ve “Her insanın bir şarkısı var” diye biten tiradı bir daha unutmamak üzere yüreğime yerleştirdim.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-oral/gomidas-anadolunun-mozarti-2067189
İlk yorum yapan siz olun