Hatay tarih boyunca büyük depremlerle yok olmuş, yeniden yapılmıştır.
Tarihi adıyla Antakya “Altın Kent” olarak bilinirdi.
Çünkü…
“Anka Kuşu” gibi tekrar tekrar küllerinden doğmuştur.
“Hıristiyan” kelimesi Antakya’dan çıkmıştır, ilk kez orada telaffuz edilmiştir.
Hıristiyan azizlerinin izleri de Antakya’dandır.
Dünyadaki “ilk kilise” Antakya’da kurulmuştur.
Bütün büyük depremlere rağmen hayatta kalabilmiştir.
Çünkü bir mağara kilisedir.
Mağaranın içinde kurulduğu için de son depremde bile sağlam kalmıştır.
……………
Buna rağmen sarsılmıştır elbette.
Ve tarihten bir anekdot.
Antakya Patriği’nin üzerine deprem sarsıntısında içi zift dolu bir kazan dökülüyor.
Patriğin vücudu zift içinde kalmış, sadece kafası dışarıda.
Tarihçilerin kronikleri ve notlarında ilginç anlatımlar var.
…………….
Sanatçı Pelin Batu Tarih Doktoru’dur. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeliği yapmıştır.
Bu anlatımlar da ondan.
“Antakya tarihinde büyük depremlerle” yazıya devam…
MS 115 DEPREMİ
Antakya 13 Aralık 115’te şiddetle sarsılmıştı.
“7 – 7.5 – 7.6” büyüklüğünde diyenler var.
O sırada Roma İmparatoru Trajan kışı geçirmek için Antakya’ya geldi.
Yanında da kendisinden sonra Roma İmparatoru olacak Hadrianus vardı.
Beraberlerinde çok sayıda askerden oluşan lejyon.
Büyük İmparator geldiği için Antakya’ya civardan da insanlar doluşmuştu.
Roma tarihçisi Cassius Dio “Roma tarihinde bu depremin önemini”vurgular.
Gene de İmparator Trajan ve Hadrianus deprem sırasında pencereden atlayarak sağ kurtulurlar.
Hipodroma sığınırlar.
Hayatta kalanların çoğu “açık alan” diye hipodroma yerleşirler.
Tarihte deprem sırasında hipodromda asillerle kölelerin bir arada olmaları “ilk kez eşitlik” diye anlatılır.
115 depreminde sadece Antakya konsülü (valisi) Marco Pedo hayatını kaybetmişti.
İmparator Trajan bugün olduğu gibi pek çok artçı deprem gerçekleşince Antakya-Maraş bölgesinde bir Tyche (Tike) heykeli diktiriyor.
Tyche’nin “insanlara güç ve şans” verdiğine inanılırdı o yıllarda.
Trajan Antakya’da ölüyor.
Hadrianus kendini İmparator ilan ediyor.
Trajan için görkemli bir cenaze töreni düzenliyor.
Bölgede yıkılan su kemerlerini onarıyor.
Kentin yeniden inşasına başlıyor.
Değişik bölgelerden aldığı vergilerle şehri yeniden ayağa kaldırmaya çalışıyor.
Antakya önemli…
Hem baharat hem İpek Yolu’nun geçtiği çok değerli bir kavşak.
Kudüs’e inerken “kilit kent” dinler tarihi ve medeniyet tarihi açısından da değerli.
Lübnan’dan doğup, Suriye’yi geçip, Antakya’dan Akdeniz’e akan ve bu nedenle “tersine nehir” diye anılan Asi Nehri yörenin hayat suyu.
MS 526 DEPREMİ
Tarihe “7 ya da 7 üstü olduğu” not edilmiş.
İmparator I. Justin döneminde gerçekleşmişti.
Depremin sanki her şeyi yıkması yetmemiş gibi, çok büyük bir yangın da çıkmıştı.
Antakya tamamen kül olmuştu.
Kaos olmuştu.
Yağmacılar, mezar hırsızları, akbabalar gibi üşüşmüştü.
Sadece deprem değil yağma yüzünden de insanlar ölmüştü.
Asi Nehri’nin ortasındaki bir adacıkta yer alan “Oktagon (sekizgen) şeklindeki tapınak” da yok olmuştu.
Yazının başlarında bahsettiğim Patrik anekdotu da bu depremle ilgiliydi.
Ioannis Malalas adlı Bizans tarihçisi “Civardan ve bölgeden elleri silahlı insanlar Antakya’ya üşüşüp, tüm zenginlikleri, altınları talan etmişler, millet birbirini doğramış. Evlerini korumaya çalışanları da soymuşlar öldürmüşler” diye yazar.
……………
İmparator Justin’in eşi Theodora kimi tarihçiler tarafından “fahişe” diye anılır.
Aslında genç kızlığında bir sirkte çalıyordu ve dönemin yorumlarına göre “hafif kadın” diye algılanmıştı.
Ama Theodora hayır işleri konusunda belki de dünya tarihinin en önemli kadınlarından biri.
526 Antakya depreminde yok olan kentin yeniden inşası için büyük yardımlarda bulundu.
“Archangel Michael (Mikail melek) için bir kilise inşa ettirdiği” söylenir.
526 depreminin de en büyük sorunlarından biri hijyendi.
İmparator Justin depremin hemen akabinde hamamlar, hijyenik tuvaletler inşa ettiriyor.
İsyan çıkaranlar, soygunlara karışanlar, yağmacılar idam ediliyor.
526 depreminde 250 bin kişinin öldüğü düşünülmekte.
O dönemin popülasyonu düşünülürse Antakyalıların 3’te 2’si yok olmuş.
Yani Antakya 400 yılda iki kez büyük depremlerle silinmiş ve yeniden yapılmış.
…………..
Elbette daha sonraları da sarsılmış ama bu ikisi tarihteki en büyükleri.
1500 yıl sonra hâlâ ders alınmamış olması ne acı.
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/guneri-civaoglu/tarihte-hatay-depremleri-6908805?sessionid=2
İlk yorum yapan siz olun