Kıdemli Peder Dimitri Mayoğlu
Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? (Matta 6: 26)
Bugün, sevgili Kardeşler, bir arkadaşımla sohbet ederken konu dönüp dolaşıp yine depreme geldi. İki haftadır gündemimizin önemli bir kısmını teşkil ettiği aşikâr. Sadece sohbetlerimiz değil, düşüncelerimiz, kaygılarımız, korkularımız, dualarımız, hepsinin merkezinde deprem bölgesi ve bu felaketten etkilenen kişiler var. Arkadaşıma deprem sonrası başlatılan yardımların ne kadar zor koşullarda ve çok katmanlı bir süreç olduğundan bahsediyordum. Konu işin ekonomik boyutuna geldiğinde ise maddi kaynak bulmanın ne kadar güç ve zahmetli olduğunu, kaynakların ne kadar kısıtlı olduğunu anlattım. Tam o anda kapı çaldı ve hiç tanımadığım bir bey içeri girdi. Elinde tuttuğu cep telefonu ile ekranında bir şey göstermek istiyordu. Görev yaptığım Beyoğlu Meryem Ana Kilisesi’nin fotoğrafını göstererek “Ben burayı arıyorum” dedi. Biraz da çekinerek “Burası” dedim. Hemen cebinden bir miktar para çıkararak bana uzattı ve “Bunu size vermem söylendi, hayır için” dedi. “Siz kimsiniz?” diye sordum. “Önemli değil” dedi. “Parayı gönderen kim?” diye sordum. “Önemli değil, söylenmez” dedi. Evet bu doğruydu, çünkü Rab bize “Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin” (Matta 6: 3) diye öğretmişti. Sonra o bey gittiğinde anladım ki aslında gönderen Rab’di, gelen ise Rabb’in Meleği. Rab bana ‘kaygılanma’ diyordu, ‘sen ihtiyaçları belirle, planlarını yap, ben tedarik ederim.’ Matta 6:26’da yazılı olduğu gibi: Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?
Kardeşlerim, kısaca bahsetmek istediğim şey şu ki aslında bu deprem felaketinin bana ve hepimize verdiği dersler var;
Her şeyden önce bir imanlı olarak Rabb’in aramızda yaşadığını, Kutsal Kitab’ın gerçekliğini ve geçerliliğini gördüm. Nasıl mı?
Toplanan yardımlar sırasında servetinin küçük bir parçasını verirken bunu duyuran ama bunun yanı sıra sırtındaki ceketi çıkarıp insan kardeşi ile paylaşanları görmedik mi? İşte Rab bize “Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.” (Luka 21:4) demedi mi?
Gerçekten çok varlıklı ve güçlü insanların Rabb’in bu iradesi karşısında içine düştükleri çaresizliğini diğer yandan hayatları hep mücadele içinde geçen insanların, bu deprem felaketi içerisinde bugün ne kadar önemli bir yer tutabildiklerini görmedik mi? İşte Rab bize Göz ele, “Sana ihtiyacım yok!” ya da baş ayaklara, “Size ihtiyacım yok!” diyemez. Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir. (1.Korintliler 12:21-22) demedi mi?
Kardeşler her gün buna benzer olaylar yaşıyorum, yaşıyoruz. Rab bizi seviyor. Bizim için yeryüzüne geldi, bizim günahlarımız için öldü, bizi kurtarmak için dirildi. Hala gökte ve yeryüzünde aramızda yaşıyor. Her aç ve ihtiyaç sahibi kardeşimizin yüzünde Rabb’i görmek mümkün çünkü o bize dedi ki: “O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz. “O vakit adil kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik
? Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya
da çıplak görüp giydirdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik? “Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.” (Matta 25: 34-40). Amin
Beyoğlu Meryem Ana Kilisesi 17 Şubat 2023
İlk yorum yapan siz olun