Abdullah Gürgün
Hrant Dink, öldürülmeden bir ay kadar önce iki panele katılmak için Stockholm’e gelmişti. Kendisiyle geniş bir söyleşi yapmıştım. (1)
Hrant Dink, Ermenilerin 1915’e takılıp kalmamalarını istiyordu. Başka ülkelerin parlamentolarından soykırım kararı çıkarabilmek başvurdukları yolları onaylamıyordu ve yabancılardan medet ummalarına tepki gösteriyordu.
“Ermeniler soykırım konusunda Türklerin itirazlarını dinlemeli, Türkler de Ermenilerin acılarını görmezden gelmemeli ve onlara empatiyle yaklaşmalıdır” diyordu. Ermenilerle Türklerin, aralarındaki “soykırım” anlaşmazlığını yabancıları karıştırmadan, kendi aralarında çözmelerini istiyordu. Ermenistan ile Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde olmasını ve tüm bölge ülkelerinin de dost ilişkiler içinde sorunlarını çözmeleri gerektiğini savunuyordu.
Ne var ki, bu görüşler Türk ve Türkiye düşmanı, soykırım tüccarları tarafından hiç de hoş karşılanmıyordu. Hrant Dink’e soykırım yaygarası yapması için baskı yapıyorlardı. Hrant Dink’in katıldığı Stockholm panellerine onu dinlemeye gelmediler bile. Katılım çok düşüktü. Birkaç gazeteci, birkaç siyasetçi, birkaç dinleyici…
Soykırım yalanının, yaygarasının yükselmesinde İsveç’in sanıldığından çok daha büyük rolü vardır. İsveç artık bu konuda tarafsızlık siyasetini terketmiş; Türk ve Türkiye düşmanlarını kayıran bir çizgiye gelmişti.
Kısaca açıklamaya çalışalım…
1986 yılında 28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece İsveç Başbakanı Olof Palme, Hrant Dink gibi arkadan vurularak öldürülmüştü. Palme, tahteravalli siyaseti ustasıydı, kendine göre bir “yurtta barış, dünyada barış” çabası vardı. Bir yandan “savaşan ülkelere silah satmayız” der öte yandan savaşan her iki taraflara da satmaktan geri durmazdı. Bir yandan ABD’ye karşı gösteri yapanların üzerine atlı polisleri salar, baş edemeyince elinde meşale Vietnam büyükelçisiyle gösteriye katılırdı. Aslında Amerikancıydı ama “sosyalist” ülkelerle de iyi ilişkiler kurmaya özen gösterirdi.
Ölümü İsveç için bir dönüm noktası oldu. İsveç tarafsızlığı yalpalamaya başladı. 1996-2006 yılları arasında başbakanlık yapan, ABD, İngiliz ve İsrail yanlısı siyasetlerini açıkça sergilemekten çekinmeyen Göran Persson İsveç’te zıvanadan çıkma siyasetinin mimarı oldu. Geldiğimiz noktaya bakın: Bugünkü İsveç hükümeti, “Bizi NATO’ya alın” diye Türkiye’ye yalvarıyor. (Sakın ha İsveç’in NATO’ya girmesine izin vermeyin. Yalnız Türkiye’ye değil İsveç’e de kötülük yaparsınız.)
Persson’un zıvanadan çıkma yolunda attığı adımlardan biri de “Levande Historia (Yaşayan Tarih)” isimli resmi bir kurum kurmasıydı. Bu kurum ilk adımını Yahudi soykırımı ve antisemitizm çalışmalarıyla attı. Nazilerin günahları tek tek ortaya serildi. Kurum, bu çalışmayla toplumun güvenini ve sempatisini kazandı. Bu sempati ve güvenle “Ermeni, Süryani, Keldani, Pontus soykırımları” iddiaları gündeme sokuldu. Sayısız kez İsveç Parlamentosu”na getirildi. Sayısız kez kabul edilmedi. Türlü entrikalar sonunda bir Türk milletvekilinin oturumu terketmesi, bir Kürt milletvekilinin de kabul oyu kullanmasıyla Türklerin kendilerinden başka herkese soykırım uyguladığı kabul edilmiş oldu.
Sevinç naraları atan bu gruplar, entrikalara karşı olan Hrant Dink’i dinlemek bile istemediler.
Hrant Dink öldürüldükten sonra sadece İsveç’te değil; Türkiye ve tüm dünyada timsah sürüsü gibi Hrant Dink’in cesedinin üzerine atladılar. Sanki hepsi Hrant Dink’in can dostlarıydı… Timsah gözyaşları seller gibi akıyordu… Ağıt yerine, bir papağanlar korosu halinde “Türkler, soykırıma devam ediyorlar, Hrant Dink’i de öldürdüler ” yalanını haykırmaya başladılar.
Oysa Hrant Dink, “Yaygara yapmayın, yabancıları işimize karıştırmayın, ABD’ye güvenmeyin”, diyordu.
Ne kadar da haklıydı. ABD merkezli FETÖ çetesinin kurşunlarıyla arkadan vurularak, kahpece öldürüldü. Hrant Dink cinayeti, aklı ve vicdanıyla ve bilgiye dayanarak düşünen insanların gözünü de açmalıydı. Özellikle Her ölüm yıldönümünde onu istismar eden gruplar fırlıyor ortaya. Bunlara itibar edilmemeliydi.
Hrant Dink, Emperyalizme karşı “Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye “ için mücadeleyi savunan bir yurtseverdi.
Ölümüyle Ermeni – Türk dostluğunun sembolü oldu.
Hrant Dink antiemperyalistlerin, devrimcilerin, yurtseverlerindir.
Hrant Dink Bizimdir… (2)
(1) (https://www.tum-haberler.com/haber/hrant-dink-ne-inkar-ne-ikrar-bizim-idrake-ihtiyacimiz-var-4370?fbclid=IwAR30a0-e_jkOnoS_cdpLxzMLF1K8HQGaZK-tI-7oFDaufJ8zrbAtFV5wOA4 )
(2) https://www.youtube.com/watch?v=iGWOExOboiU
https://www.ulusal.com.tr/yazarlar/abdullah-gurgun/hrant-dink-yurtseverdir-bizimdir-15013581
İlk yorum yapan siz olun