Rufat GÜREL
Iğdır merkeze 29 Karakoyunlu ilçeye 14 km uzaklıkta eski adı Dize olan 1960 yılında değiştirilerek Koçkıran adını alan Ermeni mezalimine uğramış büyük bedeller ödemiş gazi bir köyümüzdür. Eskiden Bekirhanlı köyü Koçkıran köyünün mezrası ilken 2005 yılında ayrılarak ayrı bir köy olmuştur.
Köyün kuzeyinde Ermenistan’la sınır çizen Aras nehri,köye kadar batı-doğu yönünde akarken köyü geçtikten sonra güneydoğuya yönelerek Dilucu dolaylarında Türkiye sınırlarına çıkar. Köy, Ermenistan sınırında, başkent İravan’a (Erivan) en yakın Türk yerleşim birimidir. 1934-1939 yılları arasında Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında Alican sınır kapısı açıldı. O zaman Orta Alican köyü olmadığından İravan (Erivan) şehrine ve Ermenistan sınırına en yakın Türk yerleşim yeri, Koçkıran köyü idi. Bu yüzden sınır geçidi gümrük bu köyde bulunuyordu. Gümrük memuru Koçkıran köyünde ikamet ediyordu.
Iğdır (Sürmeli), 1828-1917 yılları arasında Çarlık Rusya hakimiyeti altında İravan (Erivan) vilayetine bağlı bir sancak merkezi idi. 89 yıl böyle kaldı. Azerbaycan Türkleri askere ve memuriyete alınmadılar. Dolayısı ile askeri savaş ve usullerini bilmiyorlardı. Eğitim dili de değiştirilip kasıtlı eğitimde de geri bırakıldılar.1917 ihtilali ile Ruslar ellerindeki silahları Taşnak Ermeni çetelerine vererek bölgeden çekildiler. Bölgede Azerbaycan Türk’ü, Müslüman Kürt ve Ermeni yaşıyordu.Azerbaycan Türk’ü ve Müslüman Kürt oranı yüzde % 83 idi. Karakoyunlu ilçesi sınırında yalnızca Taşburun ve Mürşitali köylerinde Ermeni yaşıyordu. Mürşitali köyünde Azerbaycan Türk’ü ve Ermeni karma yaşıyordu. Koçkıran köyünde Azerbaycan Türkleri yaşıyordu.
Bölgeden Rusların çekilmesi ile 1918 yılında Ermenistan devleti kuruldu. Iğdır’da bu devlete ait edilmiş gibi oldu.Iğdır,daha önce Revan Türk Hanlığına ait olup 89 yıl Rus işgalinden sonra Ermenistan sahiplenmeye başladı. Iğdır, ayrıca Misak-ı milli sınırında olmadığı halde Anavatan Türkiye’ye katılan bir vatan toprağıdır. Bölgede 10 bin Ermeni silahlı küvetlerinin yanında Anadolu Van, Muş, Adana gibi yerlerden Osmanlı güçlerinin önünden kaçan Katağan (Taşnak insan kasapları) gibi çeteler de vardı. Iğdır Alican köprüsü ve bölgenin Ermenistan’a yakın olması bu bölgeyi geçiş olarak kullanıyorlardı. Bölgede Ozanyan, Dro, Njdeh, Samson, Dikran, Obeyan Haçatur Ağa gibi insan kasapları denilen Taşnak elebaşıları vardı.
Ermeni Taşnak çeteleri Anadolu’da vatandaşı oldukları Osmanlı’ya emperyalist güçlerin desteği ile ihanet edip 571 bin masum sivil Anadolu insanını şehit etmişlerdi. Osmanlı gücü karşısında tutunamamış 1915 Tehçir yasası ile bölgeden çıkarılmışlardı. Anadolu’da kuramadıklarını devleti Kafkasya’da kurmuş,batılı güçleri arkalarına alarak Kafkasya’da Türk insanı üzerinde acımasızca soykırıma girişmişlerdi.
Vahşet ve cinayetlerde Anadolu’da masum insanlara yaptıkları ile mahirleşen Taşnak çeteleri Kafkasya, Nahçivan ve Iğdır’da daha da büyük kin ve nefretle Türk insanına saldırıyorlardı. Amaç bölgede bulunan Türkleri soykırım ile yok edip büyük Ermenistan devletini kurmaktı. Bu uygulamalardan birisinde askeri ve savunma gücü olmayan Iğdır bölgesi idi. Ermeniler Iğdır’ın köylerinde etnik temizliğe başladılar. Iğdır, köylerinde hem kin ve nefretle hemde kurşun harcamamak için Türk ve müslümanları camilere, samanlıklara doldurup diri diri yakıyor kuyulara doldurup üstünü kapatıyor, işkence, tecavüz ve yağma yapıyorlardı. İnsanlıktan çıkmışcasına vahşi bir yaratık gibi saldırıyorlardı. Bölge insanı Osmanlı, Ağrı dağı ve Güney Azerbaycan’a “Kaça Kaç “ dediğimiz olaylarla Gaçgın olarak gitmek zorunda kalıyorlardı. Bölgede çok zor şartlar altında halk milis kuvvetleri kuruldu. 1917-1920 yılları arası bölge Ermeni silahlı küvetleri ve Taşnak çeteleri tarafından cehenneme çevrildi.
Bu olaylarda kuşkusuz en çok ovadaki yerleşim yerleri ve Ermenistan’a yakın olan yerler daha çok nasibini aldı. Bunlardan birisi de Karakoyunlu ilçesine bağlı Revan şehrine en yakın Türk yerleşim yeri olan düz ovada kurulu Koçkıran (Dize) köyü idi. Bu köye yakın yerleşimler Kaçardoğanşalı, Bayatdoğanlalı, Gökçe’li, Şiraçı, Cennetebat köyleri idi. Bu 6 Azerbaycan Türk’ünün yaşadığı köyde 1886 Rus nüfus sayımına göre 4.222 kişi yaşıyordu. Koçkıran (Dize) köyü en çok nüfusa sahip 1.329 kişi ile birinci sıradaydı. Çevre köyler kaçarak Koçkıran (Dize) köyünde toplandılar. Ermenilerle çatışacak halk milisi ve silah güçleri sınırlıydı. Çoğu yaşlı kadın çocuk olan bu insanlara 1919 yılında Ermeni Taşnaklar büyük güçlerle saldırdı. Koçkıran köyündeki yetersiz halk milisleri bir yandan bunlarla çatışırken bir tandan savunmasız sivil halkı Kerimbeyli ve Ramazankent köyleri istikametine kaçırmaya çalıştılar. Ermeni Taşnak çeteleri köyü ele geçirip sivil ahaliye soykırım uyguladılar.
Ele geçirdikleri çoğu çoluk, çocuk, kadın, yaşlı masum sivil vatandaşlarımızı cami avlusunda koyun gibi boğazlayıp her tarafı kan deryasına çevirdiler. Kurşun harcamamak içim bıçak, hançer kullanıp işgence ediyorlardı. Çocukları minareye çıkarıp yere atarken havada süngü ile tutuyorlardı. Minare insan kanından kırmızıya boyanmıştı. İnsanın yazmak istemediği türlü işkencelerden sonra kesip şehit ettikleri bedenleri camiye doldurup yaktılar. Yol,tarla ve arazide şehit edilenler, Aras nehrine atlayıp boğulanlar anlatılacak gibi değildi. Bu olayda benim de iki yakınım şehit edildi. Kerimbeyli köyünde mezarları bile yok.
Bölgedeki nüfus artış oranını Ruslar % 3,1, Cumhuriyet sonrası nüfus artış hızını Türkiye % 2,29 olarak gösteriyor.1886 Rus nüfus sayımına göre bölgedeki bulunan Koçkıran ve çevresi köylerdeki Türk nüfusu 4222 .1920 yılında Iğdır Türkiye’ye katıldı. Bölge insanı “Kaça Kaç” sonrası Gaçgın oldukları Güney Azerbaycan’dan hayatta kalabilenler döndüler. Bunun yanında boşalan köylere Güney Azerbaycan ve başka yerlerden gelenle de yerleşti.Aradan geçen 49 yıl sonra yapılan Türkiye 1935 nüfus sayısına yüzde 2,29 artışı ekleyerek hesaplandığında bölgedeki 6 köyde nüfusun 9.060 çıkması lazım. Oysa bırak bu 9.060 kişiyi 1886 nüfusunun da gerisinde 2.793 kişi çıkıyor. 1886 yılından 1919 yılına kadar aradan 33 yıl geçmesine rağmen nüfus artmadığı gibi 1.429 kişi azalmış. Eğer Ermeni mezalimi ve soykırımı olmasaydı 2,29 nüfus artışı ile bölgedeki bu 6 Azerbaycan Türk’ünün yaşadığı köylerde toplamda 9.060 insan yaşıyor olacaktı. Oysa 2.793 kişi kalmış. 6.267 kişi eksik. Somut bir örnek açısından söylüyorum soykırım yapılan Koçkıran (Dize) köyünün 1886 nüfusu : 1.329 1935 nüfusu aradan 49 yıl geçmesine rağmen artmadığı gibi 763 kişi. 566 kişi eksik.
Bizim en büyük eksiğimiz devlet olarak veya bölge insanı olarak kendi haklılığımızı yeterince yeni kuşaklara ve dünyaya ya anlatamamışız. Meydanı boş bulan yalan ve iftiralar konusunda mahir Ermeniler Yavuz hırsız misali bu işi gelir kapısı haline getirerek, mağdurları oynayıp haklı olmaya çalışmış. Iğdır’ın bir çok köyünde benim hesabıma göre en az 80 bin insanımızı Ermeni çeteleri şehit etmiş. Bütün mal varlığımızı yağmalamış, her tarafı yakıp yıkmışlar. Tuzluca, Gedikli (Tavusgöl), Yukarı Aşağı Katırlı, Kiti, Kazançı, Yaycı, Hakmemet, Oba ,Koçkıran ve daha nice yerleşim yerimizde soykırım yapmışlar. Ayrıca Iğdır insanı 92 yıl askerlik,memuriyet yapmamaları, mensubu oldukları Revan Türk Hanlığının yıkılması, beraber yaşadıkları Yezidi ve Ermenilerin ihaneti ve iç savaş yaşamaları, Misak-ı mili sınırlarında gösterilmemelerine rağmen Azerbaycan Türk’ü, Müslüman Kürdü ile Anadolu’da düşmana karşı ilk İcra komitesini 1917 yılında kurmuşlar. 1918 yılında Trakya hariç Anadolu ‘da ilk Türk Cumhuriyetini kurarak halk milislerini oluşturarak, Ordusunun ve milletinin yanında ve emrinde ilk siyasi antlaşmayı ilk toprak kazanımı ve ilk zaferi kazanmışlardır.
Iğdır insanı Iğdır’ın kurtarılmasından sonra Batı’da vatan savunmasına katılmışlardır. Nuri Paşa’nın gönüllü Kafkas ordusunda yöre insanı görev almış, bu Kafkas İslam ordusu askerleri 1918 Mondros ateşkes antlaşmasında terhis olmayarak 15 Kol Ordu’da ilk düzenli ordu da görev aldıkları gibi bir kısmıda Nahçivan’da gönüllü direnişlerde yer alıp dönmemişlerdir.
O zaman eğitim dili Rusça olup kısıtlıydı. Hali vakti yerinde olan çok az insan çocuklarını Tiflis veya Revan (Erivan)’da bulunan yatılı Rus Gimnazuyumlarına gönderiyordu. Şamil Ayrım, Kerem Zengi, Şefi Öcal Tiflis’te, Ali Ekber Tufan, Ali Mirza Yiğit, Kinyas Kartal, Drastamat Kanyan (Dro) Renan (Erivan’da) eğitim almışlardı. Dro lakaplı insan kasabı Taşnakçı Iğdır Tuzluca Sürmene doğumludur. Çarlık askeri akademisini bitirmiş Rus ordusunda I.Dünya savaşında Ermeni Gönüllü İntikam Tugaylarının Liderlerinden biri olarak Osmanlı güçleri ile acımasızca savaşmıştır. Eleşkirt ovası Van
mezalimlerini burada gerçekleştirmiştir.1917 ihtilalinden sonra Ruslardan aldığı silahlarla 10 bin kişilik ordu kurup Iğdır bölgesinde saldırıya geçti. 1918 yılında Ermenistan kurulunca Ermenistan Batı Grup Komutanı ve Ermenistan Milli Savunma Bakanı oldu.
Karşımızda İşgence,terör konusunda uzman, askeri eğitim almış, ruh hastası, Piskopat, faşist, Taşnak insan kasabı vardı. Bu ruh hastaları Fransız, Rus ordusunda gönüllü görev almışlar, mensubu oldukları Osmanlı devletine ihanet eden suç şebekeleri idi. Anadolu’da meydana getirdikleri kan gölünde boğulup yenilince bu sefer amaçlarını Kafkasya’da denemeye karar vermişlerdir. Iğdır’ı kendilerine ait olarak görüp, geçiş bölgesi olarak cinayetlerini buradaki masum siviller üzerinde denediler. Iğdır’da meydana gelen olaylardan bu General Dro lakaplı ruh hastası sorumludur. Iğdır’da Ali Ekber Tufan Başkanlığında (Melekli), Şamil Ayrım (Gaziler), Abbas Kulu Yalçın (Karakoyunlu), Abbasoğlu Süleyman (Deli-Aydın) (Kaçardoğanşalı), Bilal Toksöz (Aralık), İsmail Bey (Küllük), Muhtar Bey (Amarat), Hamit ve Kerem Güneş, Fettah Tahirova Bey (Aşiret), Hacı Mirza Bey (Iğdırmava), Kelbecer Ali Han (Nahçivan), Rıza Ataman (Kars), Hüdayar Kasımoğlu (Vadibasar)
Iğdır halk milis küvetleri Dro ile Erhacı Aras nehri arasında iki yıl süren kanlı bir çarpışmaya girdi. Iğdır halk milis kuvvetleri Aras nehri, Ağrı dağı ve Kireler coğrafi stratejiyi iyi kullanarak Dro’yu çaresiz bıraktı. Bakü tarafından Ankara hükümetine Halil Paşa tarafından sevk edilen silah ve altınlar yardımlarının tüm sevkiyatı ve organizasyonu Dehne Boğazından, Doğu Beyazıt’ta kadar bu milisler tarafından yapılıyordu. Bu sevkiyatın şifresinin peşinde olan Dro başarılı olamamıştır. Başarızızlıklarını sivil halka işgence, zulümü ve soykırım yaparak kapatmaya çalışıyordu. Mekekli-Kireler, Yarmalar, Taşburun, Dehne Boğaz’ı, Avşarlar ve Küllük Meydanı savaşlarının çoğunda hüsrana uğradı.Iğdır halk milisleri, Azerbaycan ve Osmanlı ordusundan da aldığı silah ve eğitim desteği ile General Dro denilen insan kasabına göz açtırmadı.
Iğdır insanı 89 yıllık Rus işgalinden sonra 3 yıl amansız bir savaşın içine girmiş. Bir yandan sivilleri savaş bölgesinin dışına çıkarmış, bir yandan Bakü’den gelen silah ve altınları Osmanlı devletine ulaştırmış, hem Ermeni ordusu ile hemde Taşnak Katağan (Van, Adana, Muş, Erzurum) gibi bölgelerden gelen Taşnak Ermeni çeteleri ile savaşmıştır. Bölge insanı Kafkas İslam ordusunda ondan sonra da 15 Kol Ordu’da Mondros antlaşmasına rağmen tehris olmamış vatan savunmasına katılmıştır. Hata Nahçivan ve Kafkas İslam ordusundaki askerlerin bir kısmı dönmeyerek gönüllü bölge insanına yardım etmiştir. Üstelik 92 yıl askerlik yapmamaları, Revan Türk Hanlığı devleti topraklarını kayıp etmeleri, içlerinde yaşayan Yezid’i ve Ermenilerin ihaneti, Misak-ı milli sınırlarında yer almamaları, Ermenistan’a sınır ve geçiş bölgelerinde olmalarına rağmen.
Iğdır insanı “Kaça Kaç” dendi mi sanki kaçmış gibi bir algı çıkıyor bu çok yanlış. Sadece siviller Gaçgın oldu. Eli silah tutan her Iğdırlı hem Ermeni Taşnak Çeteleri ile hemde Ermeni silahlı kuvvetleri ile amansız 3 yıl mücadele etmiş.İlk İcra komitesini 1917 Asya kıtasında İlk Türk Cumhuriyetini 1917 Aras Türk Cumhuriyetini ve yukarıda saydığım milis güçleri ile düşmana geçit vermemiş. 1917-1920 yılları arasında gerek siyasi ve gerekse askeri alanlarda düşmanla mücadele etmiştir. İlk İcra ilk Cumhuriyet, ilk toprak, ilk askeri zafer, ilk antlaşma Iğdır topraklarında kazanılmıştır. Kahraman Iğdır halkı kurdukları millis kuvvetleri ile devletinin ve Ordusunun emrinde ve yanında yer almıştır.
Iğdır’ın kurtuluşundan sonra batıdaki vatan savunmasına katılmışlardır. Yakılıp yıkılan sahip olduğu her şeyini kayıp eden Iğdır insanı sadece sahip oldukları maddi varlıklarını değil sahip oldukları nüfusunun da % 70’ni kayıp etmiştir. 3-4 bin nüfuslu belediye bile olmayan yakılıp yıkılmış bir kasabayı bugün merkezle beraber 4 ilçe 3 belde 161 köyle 203 bin nüfusu ile ülkemizin sayılı geleceği parlak 81 vilayeti arasında yer almıştır. Iğdır coğrafi, askeri, stratejik, ekonomik konumu 3 devletle sınır Türk dünyasına açılan İpek yolu üzerindeki kavşak ve lojistik üstümüz durumundadır.Iğdır insanı vatansever, bayrağına vatanına düşkün, çalışkan ve misafirperverdir. Bu vatanı kolay kazanmadık o yüzden geçmişimizi iyi bilmek zorundayız. Bu vatana hizmet edenleri gelecek kulaklara iyi anlatmalıyız. Her Iğdırlı Mescidi Aksa’daki son Osmanlı askeri verilen nöbet görevini 64 yıl ölünceye kadar tutan Iğdırlı Hasan Onbaşının hemşerisi ve kardeşidir. Bu vatanı bize kazandıran tüm şehitlerimiz rahmet ve saygı ile yad ediyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Revan (Erivan). Şehrine en yakın bir Türk yerleşim yeri olan Koçkıran Ermeni mezalimini iyi anlamak ve anlatmak zorundayız. Buradan bir kez daha, tüm Koç kıran şehitlerimizi, rahmet ve saygı ile anarken, Koçkıran’da yaşayan kardeşlerimde selam, sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.
İlk yorum yapan siz olun