Dar Seçim – İnsan Hakları İlkeleri Işığında Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği Politika Metni, Haziran 2022’de yürürlüğe giren Cemaat Vakıfları Seçim Yönetmeliği’ni ve yönetmeliğin hazırlık sürecini uluslararası insan hakları standartlarını temel alarak inceliyor.
Türkiye’deki gayrimüslim azınlıklar için hayati öneme sahip azınlık vakıflarının yönetim kurulu seçimleri idare tarafından yaklaşık on yıl boyunca engellendi ve azınlıkların örgütlenme özgürlüğüne müdahale edildi. Uzun süren engellemeler ardından 18 Haziran 2022’de yürürlüğe giren yeni yönetmelik etkili bir çözüm sunmak yerine süregelen sorunları bugüne taşıdı ve azınlıkları yeni müdahale, sorun ve dayatmalarla karşı karşıya bıraktı.
Bu bağlamda, Arno Kalaycı’nın kaleme aldığı, Dar Seçim – İnsan Hakları İlkeleri Işığında Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği Politika Metni, örgütlenme, din veya inanç özgürlüklerinin özellikle kolektif boyutunu merkeze alarak Türkiye’nin azınlık vakıflarına ilişkin ulusal ve uluslararası yükümlülüklerini inceliyor. Ayrıca, uluslararası insan hakları standartları ışığında ele aldığı sorun ve hak ihlallerini tespit edip, gündeme taşımayı amaçlıyor. Son olarak, azınlık vakıflarıyla ilişkili hak ihlallerinin sona ermesi için yetkilileri gerekli tedbirleri almaya ve siyasi parti, sivil toplum örgütleri ve medyayı toplumsal farkındalığın oluşmasına katkı sunmaya çağırıyor.
Politika metni,
- 2008’den Ekim 2022 tarihine kadar azınlıkların yeni bir yönetmelik ihtiyacı doğuran sorunlarına,
- on yıl boyunca seçimlerin engellenmesinin etkilerine,
- azınlıkların ihtiyaç ve taleplerine,
- süregelen müdahalelere ve hak ihlallerine,
- yeni yönetmeliğin hazırlık sürecine,
- yürürlüğe giren yeni yönetmeliğin içerdiği sınırlı ilerlemeye karşılık sebep olduğu sorunlara ve kısıtlamalara,
- yaşanan kritik yasal, yargısal ve idari gelişmelere ve,
- yönetmeliğin insan hakları standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi amacıyla çözüm önerilerine yer veriyor.
POLİTİKA METNİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
Toplumlarının iç organizasyonunun temelini oluşturan azınlık vakıflarının işlevi yalnızca bir takım taşınmaz malların idaresi ile sınırlı değil. Bu vakıflar, azınlıklara ait ibadet yeri, mezarlık ve diğer dinî kurumlar ile okul, hastane, huzurevi, yetimhane ve sosyal yardım amaçlı diğer kurumları yönetiyor. Dolayısıyla geçmişten bu yana bir yandan toplumlarının iç işlerinin organizasyonunu sağlarken diğer yandan da seçimler aracılığıyla azınlıkların toplumsal yaşama aktif katılımını mümkün kılıyor. Bu nedenle, on yıllık idari engelleme vakıfların demokratik işleyişine, sundukları hizmetlere, azınlıkların toplumların iç işlerine aktif bir şekilde katılmasına ve dolayısıyla iç dinamiklerine büyük zararlar verdi.
Politika metni azınlıkların örgütlenme ve din veya inanç özgürlüklerine yönelik müdahaleler ile ilgili önemli bulgular ortaya koyuyor. Öncelikle, yeni yönetmeliğin hazırlık sürecinde önemli eksiklikler görünüyor:
- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve diğer uluslararası insan hakları mekanizmaları ile Anayasa Mahkemesinin ortaya koyduğu ilkeler, yeni yönetmeliğin hazırlık sürecinde ve yapılan düzenlemelerde büyük ölçüde dikkate alınmadı.
- Yeni yönetmelik, azınlık toplumlarının farklı toplumsal kesimlerinin paydaş olarak yer aldığı bir süreçle hazırlanmadı.
- Seçim çevresi, adaylık ve seçmenlik için öngörülen ikamet şartı, seçim tertip heyetlerinin mevcut yönetim kurulu tarafından belirlenmesi ve seçim bürokrasisinin örgütlenme özgürlüğüne müdahale oluşturmaması gibi kritik ve önceden bilinen sorunlar, talep ve ihtiyaçlara aykırı şekilde düzenlendi.
- Tüm itiraz ve eleştirilere rağmen, hastanesi olan vakıfların seçimleri ertelendi ve bunun için hukuki geçerliliğe sahip herhangi bir gerekçe sunulmadı.
- Yeni yönetmeliğin hazırlık süreci, Türkiye’de azınlıkların özellikle örgütlenme ve din veya inanç özgürlüğünün kolektif boyutu kapsamında korunan haklardan yararlanmasını güvence altına alan etkili yasal ve idari bir sistemin olmadığını gösteriyor. On yıl boyunca azınlıkların temel hak ve özgürlüklerinden yararlanmak için siyasilerden talepkar olmak zorunda kaldığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilgili bakanlıklar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve yargı kurumlarının sorunların çözümünde etkili olamadığı görülüyor.
- Azınlık vakıflarının yönetim kurulu seçimlerinin engellenmesi ile Türkiye’de azınlıkların örgütlenme ve din veya inanç özgürlüklerinin kolektif boyutunun önemli unsurlarının uzun bir süre fiilen askıya alındığı, temel hak ve özgürlüklerin Anayasa’ya aykırı bir şekilde idari işlemlerle sınırlandırıldığı görülüyor. Geçen on yıl içerisinde azınlıkların sınırlı imkanlarla yürüttüğü hukuk mücadelelerinde yargının işlevsiz kaldığı ve sorunların çözümünü siyasi erke bıraktığı anlaşılıyor.
Sonuç olarak, azınlıkların örgütlenme ve din veya inanç özgürlüklerinin kolektif boyutuna yönelik kritik müdahaleleri ve bunların etkisini ortadan kaldırmak için acil olarak atılması gereken birçok adım bulunuyor. Bu adımlardan öne çıkanlar:
- Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Sözleşme’ye taraf olunmalı, diğer uluslararası sözleşmelerdeki çekinceler kaldırılmalı.
- Ulusal hukukta azınlıkların örgütlenme, din veya inanç özgürlükleri önündeki engeller kaldırılmalı.
- Azınlıkların tüzel kişilik edinebilmesi ve iç işlerinde özgür olma hakkından eşit ve etkili bir şekilde yararlanması için gerekli yasal düzenlemeler, azınlıkların yer aldığı geniş katılımlı bir çalışmayla yapılmalı.
- Fiili eşitliği güvence altına alacak tedbirler hayata geçirilmeli. Bu bağlamda başta okulları ve ibadet yerleri bulunan vakıflar olmak üzere azınlık kurumlarına kamu bütçesinden pay ayrılmalı.
- Yönetmelikte yer alan seçim çevresi, adaylık ve seçmenliğe ilişkin seçici ve ayrımcı müdahalelere son verilmeli, tüm azınlık vakıflarının il genelinde seçim yapmasına imkan tanıyan düzenleme yapılmalı. Kısıtlayıcı denetim mekanizmaları iptal edilmeli ve seçimlerin demokratik bir şekilde gerçekleşmesi güvence altına alınmalı.
- Hastanesi olan vakıfların yönetim kurulu seçimlerini erteleyen 25. madde yürürlükten kaldırılmalı.
- Yargının azınlık haklarına ilişkin etkili bir işlev kazanması için köklü adımlar atılmalı.
İlk yorum yapan siz olun