Dedelerimden biri cami cemaatindendi benim. Sabah namazlarını bile camide kılardı. Ağabeyini Çanakkale’de şehit vermiş, “Kıbrıs Fatihi” dediği Ecevit hayranı klasik bir CHP‘liydi.
Diğeri ise, Osmanlı kültürü ile yetişmiş bir Cumhuriyet subayıydı. En büyük gururu, Atatürk‘ün Naaşı Dolmabahçe‘de katafalka konulduğunda, genç bir teğmen olarak ilk nöbeti tutmasıydı.
Biri “evladı fatihan“dı. Bulgaristan Kırcaali Alfatlı Köyü‘ndendi. Diğeri de Kazan (Rusya) Türklerindendi.
Çocukluğumda evimiz CHP’li dostlarla dolup taşardı…
Hayata atıldığımda benim de durumum farklı değildi. CHP milletvekillerinden dostlarım vardı, birlikte tatile bile giderdik.
Eğer siyasi partiler birer futbol takımı olsa, bugün “Ben CHP’liyim” der, ortalıkta gezerdim. Atadan öyle gördüm çünkü!
Ama o günkü CHP, bugünkünden çok farklıydı. Hataları vardı elbette, sütten çıkma ak kaşık değildi. Buna rağmen, en basitinden emperyalizme karşıydı. Milli değerlere bağlıydı. Çocukluğum, Yunan, Rus, Fransa ve batı destekli Ermeni çetelerin gerçekleştirdiği mezalimleri dinlemekle geçti benim. ***
“Bugün o CHP’den ne kaldı?” derseniz, bence hiç bir şey! Özellikle de Kılıçdaroğlu‘nun Genel Başkanlığı‘nın ardından, partiye yeni bir rota çizmek için “Arama Toplantıları”başladı. Hatırlarsınız, bu toplantılar CHP‘li değil, Soros‘tan fonlanan TESEV‘ci isimlerle yapıldı. O günlerce CHP‘nin nasıl ayağa kalktığını da hatırlamanız lazım.
Neler oldu, neler…
Parti içindeki gerçek CHP‘liler ve Ulusalcı isimler tasfiye edildi, yabancı ülke büyükelçileri ile halvet olma dönemi başladı. CHP’nin en tepesinden yabancılara “Türkiye’ye yatırım yapmayın” çağrıları bile yapıldı.
Parti tarihinde ilk olarak, ülke güvenliği için yurtdışına asker gönderilmesine imkân veren tezkereye “hayır” denildi. En vahimi de attığı adımlara, izlediği politikaya Kandil‘deki terör baronlarından “aferin” geldi.
Değiştirildi CHP, dönüştürüldü! ***
Nihayet, İstanbul’da “İkinci Yüzyıla Çağrı Toplantısı” yapıldı…
Bu milletin evladı olan İlhan Kesici gibi isimler ikinci plana atıldı. ABD‘li Jeremy Rifkin‘ler, Ermenistan Başbakanı Paşinyan‘ın destekçisi Daron Acemoğlu gibi isimler, milletin önüne “kurtarıcı” olarak konuldu. Kılıçdaroğlu ise, onları takdim ederken aynen şu ifadeyi kullandı:
“Onlar vatanları için çalışacaklar.”
Hangi vatan?
Bu kadarla da kalmadı. CHP‘nin geçmişinden, Türkiye‘nin gerçeklerinden kopuk ne varsa milletin önüne konuldu. Aidiyetinin ne olduğu ve kime hizmet ettiği belli olmayan Selin Sayek Böke, ülke ve ordu düşmanları ile aynı dili kullandı. Benim Silahlı Kuvvetlerime ve benim Mehmetçiğime “katliamcı” iftirası atan sözde Barış Akademisyenleriningörevlerine iade edileceklerini söyledi.
Daha sayayım mı ya da hangi birini sayayım?
İşte bugün CHP‘nin geldiği ya da Kılıçdaroğlu sayesinde getirildiği nokta bu!
Ne yapalım şimdi? Partideki içi kan ağlayan bazıları gibi biz de kafamızı kuma mı gömelim?
Biz Çanakkale’yi geçilmez kılan, Milli Mücadele’de büyük bedeller ödeyen bir milletin torunlarıyız. CHP’deki savruluşu ve geldiği noktayı ortaya koyacağız elbette!
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/ben-de-chpli-olurdum/haber-1324725
İlk yorum yapan siz olun