İsrail hükümeti, İsrail Parlamentosu’nun 1915 olaylarının ‘Ermeni Soykırımı’ olarak kabul edilme teklifini ikinci kez reddetti. Daha önce 2018 yılında gündeme gelen yasa tasarısı yine oylamayla reddedilmişti.
Normalde bu karar bizde flaş haber olmalıydı, gündemde tartışılmalıydı!
1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak kabul eden ülkeler sırayla şöyle: Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Ermenistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Suriye, Vatikan, Venezuela, Uruguay.
Peki, birçok ülke “Soykırım var” derken, İsrail neden “Yok” diyor?
Bazıları ‘genocide’, ‘holocaust’ (soykırım) denince akla ilk gelen millet olma özelliğini yitirmek istememelerinden kaynaklandığını söylüyor. Ama yıllarca ABD’de Ermeni soykırımının tanınmasını engelleyen unsurlardan biri de Yahudi lobisiydi!
Ne zaman İsrail ile aramız bozuldu, ABD başkanları ‘soykırım’ lafları etmeye başladılar! Yani İsrail, “Ben yaşananları soykırım olarak nitelendirmiyorum ama diğer ülkelere karışmam” da diyebilirdi ama bu konuda ABD’de yıllarca Türkiye lehine lobi oluşturdular.
POLİTİK KOZ!
Elbette İsrail için de Türkiye, Ermenistan’dan daha önemli bir ülke. Almanya için de Türkiye önemli, lakin onlar soykırımı tanıdılar!
Zaten tarihi belgeler de soykırım yapılmadığını gösteriyor.
Türkiye’nin yıllardır “Uluslararası bir komisyon kurulsun, tarihçiler deliller üzerinden karar versin” önerisine Ermenistan yanaşmıyor!
İsrail, Ermeni tezlerini inandırıcı bulmuyor da olabilir.
Ne olursa olsun İsrail’in ‘Ermeni soykırımı yok’ demesi diğer ülkelerin aldığı kararlardan daha değerli ve önemli!
Çünkü tarihin en acımasız soykırımlarından birine maruz kalan, ‘soykırım’ dendiğinde ilk akla gelen ülke İsrail. İsrail yok diyorsa, diğer ülkelerin iki kere düşünmeleri lazım.
Zaten birçok ülke soykırım meselesini Türkiye’ye karşı siyasi koz olarak kullanıyor. Siyasi çıkarları doğrultusunda karar veriyorlar!
***
MONICA DA İSTANBUL’U TERCİH ETTİ
‘Maria Callas: Mektuplar ve Anılar’ adlı oyununu sahnelemek üzere İstanbul’a gelen Monica Bellucci, “Gelecekte İstanbul’a yerleşebilirim. Bu kısacık ziyarette bile şehrin yaşanacak bir yer olduğunu hissettim” dedi.
Ve bu açıklamaya sosyal medya ahalisinden şaşıranlar oldu. Şaşıracak ne var? 57 yaşındaki güzel yıldız, Esenler, Bağcılar’a yerleşeceğim demiyor ki!
Bellucci gelirse Boğaz manzaralı bir ev ya da köşkte yaşar, üst entel ve varlıklı grupların müdavimi olduğu mekânlarda takılır. İtalya, Fransa, Türkiye arasında gidip gelir yaşar işte.
Ayrıca bu Bellucci’nin İstanbul’a ilk gelişi değil. 10 yıl önce ‘Gergedan Mevsimi’ filmi için de gelmişti. İstanbul’u yakından takip ediyor olsa gerek. “Yıllar sonra geldiğim İstanbul’daki pozitif değişimi görmek de bir o kadar mutluluk verdi” yorumunu yapabiliyor.
Efsane Fransız oyuncu Gerard Depardieu, Tuzla’da yaptırdığı tekne bitince Fransa’yı terk edip, İstanbul’da yaşayacağını açıklamıştı. Yani bu ünlü oyuncuların bir bildiği var!
Paranız varsa İstanbul, birçok ünlü Avrupa şehrinden daha güzel, keyifli ve canlı bir şehir.
***
YANLIŞ KARŞILAŞTIRMA
Şampiyonlar Ligi Yarı Finali’nde Manchester City, sahasında Real Madrid’i 4-3 yendi. Harika bir maçtı, futbola doyduk. Ama “Bu maçsa Süper Lig’de izlediklerimiz ne?” yorumlarına katılmıyorum.
Sadece M. City’nin piyasa değeri 959 milyon Euro. Süper Lig’deki tüm takımların toplam piyasa değeri ise 946 milyon Euro!
M. City’nin yedek kulübesinde tuttuğu Jack Grealish için ödenen 100 milyon sterlin bonservis ücretiyle iki tane Fenerbahçe takımı kurarsınız!
M. City ve Real Madrid’le Süper Lig’i karşılaştırmak futbol cahilliğidir.
***
RAMAZAN’A ÖZEL SERGİ
Her yıl Ramazan ayında geleneksel İslam sanatlarının örneklerini sanatseverlerle buluşturan Yıldız Holding, Çamlıca’daki genel merkezinde yeni kurulan sergi salonunda bu kez ‘Konuşan Yazılar’ sergisini açtı.
Yıldız Holding İslam Eserleri Koleksiyonu’ndan 145 eserin yer aldığı sergiyi ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
Hüsn-i Hat Sanatkarı Mustafa Cemil Efe’nin küratörlüğünü üstlendiği sergide, Kadıasker Mustafa İzzet Efendi, Şefik Bey, Bakkal Arif Efendi, Hamit Aytaç, İbrahim Sükûti gibi ünlü hattatların imzasını taşıyan değerli hüsn-i hat eserleri sergileniyor.
Yıl sonuna kadar açık kalacak sergiyi 0 216 524 25 00 numaralı telefondan randevu alarak gezebilirsiniz.
***
İŞİNİ BİTİRMEYEN MÜŞTERİ BU KAFEDEN ÇIKAMAZ!
Tokyo’da ‘Metin Yazma Kafesi’ (Manuscript Writing Cafe) olarak bilinen kafede sadece teslim tarihi işlerini bitirmeye çalışan müşterilere hizmet veriliyor.
Kahve ve su dışında bir şey servis edilmeyen kafede, müşterilerden sadece işlerine odaklanması isteniyor.
Müşterilere girişte verilen kartlara kafede ne kadar süre kalmayı planladıklarını ve bu sürede kaç kelimeyi hedeflediklerini yazması isteniyor.
Müşterilerden ilk 30 dakika için 130 yen ve ardından her saat başı için 300 yen ücret alınıyor.
Yani söz verdiğiniz sürede işinizi bitiremezseniz kafe sizden daha çok para alıyor.
Müşteriler kafe hakkında genelde sert kuralların ve işletme tarafından işi bitiriyor musunuz diye takip edilmenin korkutucu olduğu eleştirisinde bulunuyorlar.
Ancak kafenin sahibi kendilerine verdikleri sürede işlerini bitiremeyen sadece birkaç müşteri olduğunu, bir gün diye düşündükleri şeyi aslında 3 saatte tamamladıklarını söylüyor.
Kafe şu anda Japonya’da fenomen olmuş.
Başlayıp da bitiremediğiniz, yapmayı sürekli ertelediğiniz işlerinizi, bitmeyen tez yazılarını vs. düşünün. Aslında işi bitirmek için gereken şey; disiplinli, kararlı olmak ve işe odaklanmak.
İşte yaratıcı fikir diye buna denir. Diğer kafelerden çok farklı bir konsept yaratmışlar.
Kısacası bir annenin ödevini bitirene kadar çocuğuna oyunu yasaklaması gibi bu kafe de para karşılığı zorla işinizi bitirmenizi sağlıyor.
Böyle bir kafe İstanbul’da iş yapar!
İlk yorum yapan siz olun