İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Taşların altında Yahudi aramak, bulamazsan NATO

Oral Çalışlar

Yeni Şafak gazetesinden Yusuf Kaplan, NATO’yu şöyle tanımlıyor: “NATO’nun açılımı (açıklanmayan ve asla açıklanamayacak karşılığı) şu: İngiliz sinsi diplomatik zekası ile Yahudi paranoid-şizoid gücü arasında imzalanan saldırmazlık paktı!” Yusuf Kaplan’a göre: “NATO’nun temel varlık nedeni… Bir dünya savaşına yol açacak herhangi bir çatışmanın patlak vermesinin önlenmesidir….

NATO’nun en önemli kuruluş gerekçelerinden biri de Türkiye’nin durdurulması ve Osmanlı ruhu ile tarih-yapıcı, medeniyet-kurucu bir medeniyet yolculuğuna soyunmaya kalkışmasının önlenmesidir.” Mesele anlaşılmıştır. NATO, Türkiye’nin kontrol altına alınması ve de durdurulması için kurulmuştur. Kuranlar kim? İngilizler ve Yahudiler.

İslamcılığın sorunları

Yusuf Kaplan dindar/ muhafazakâr kesimden bilinen bir yazar. Onun da dile getirdiği Yahudi karşıtlığının İslami kesimdeki yaygınlığı sır değil. “Her türlü kötülüğün Yahudilerden geldiği” noktasındaki yargı, son derece köklü. İşte bu kez yeniden tartışma konusu haline NATO da bu kontekstin içine koyularak, güncelleme yapılmış.

Kaplan’ın tanımlaması sayesinde, dünyadaki her türlü kötülük, basit formüllerle açıklanabiliyor: Yahudiler, İngilizler ve onların birlikte kurdukları NATO. Türkiye’ye yönelik komploların arkasında da NATO var: “Bütün darbeler NATO tarafından yapılmıştır ve NATO darbeleri laiklik ve irticayı önlemek adına yapılmıştır.”

Marjinal olsa

Tabii bu tür akıl almaz iddiaları yalnızca Yusuf Kaplan yapıyor olsa, “Bu da marjinal bir fikirdir” der geçeriz. Ancak Yusuf Kaplan, İslami kesimin etkili yazarlarındandır. Geçmişte sol kesimin takıntılarını çok eleştirdik. Ancak her taşın altında Yahudi arayan İslamcılar solcuları solladı.

Bu sabit fikirle dünyayı anlamaları zorlaşıyor. Fikirleri giderek katılaşıyor. Dünya, sürekli değişen fikir akımları, icatlar, yeni anlayışlarla ilerliyor. Her türlü kötülüğü Yahudiliğe bağlayan, dünyayı böyle basit bir komplo ile açıklayan akımın ya da akımların artık İslam dünyası içinde bile ayrık bir yerde durduğunu söyleyebiliriz.

Böylesine dar bir pencereden insanlığı da değişimi de anlamak mümkün değildir. Hemen her gün bir köşeden bu tür tezler üreterek insanlığa Müslümanlığı anlattığını sanmak, Müslümanlığa sempati yaratabileceğini sanmak inanılır gibi değil.

https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/aydin-engin-ve-ilhan-selcuk-2505279

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın