İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Devlet arşivlerinde 1939 Soykırım anmaları

Sait Çetinoğlu 

Genel olarak Ermeni Soykırımı kurbanlarını anma geleneğinin 1915’in 50. yıldönümünde, yani 1965’te başladığı kabul edilmektedir. Biz bunun çok daha geriye gittiğini devletin raporlarından öğreniyoruz.

Ermeniler, 20. yüzyılın ilk büyük Soykırımını ve Soykırım kurbanı kardeşlerini ilk günden beri hiç unutmadılar. Kimi kaynaklara göre Soykırım kurbanı kardeşleri için ilk anıtı savaşın hemen bitiminde (bugün izi kalmasa da) 1919 yılında İstanbul’da inşa etmişlerdi. Eş zamanlı olarak Ermeni halkının başına gelenleri de her fırsatta anlatmaya çalıştılar lakin, dönemin reel politiği feryatlarının işitilmesine imkan vermedi.  

Ermeniler nasıl Soykırımı unutmadılarsa, neredeyse aynı inatla onları eş zamanlı olarak izleyen bir güç vardır: Devlet! Soykırımdan tesadüfen hayatta kalanları ve onların evlatlarını devlet hiç unutmadı. Onları her yerde ve her an izlediğini,  hatta  eski bir içişleri bakanının deyimiyle ‘Ermenilerin kalp atışlarını’ dahi izlediğini söylemek abartılı bir ifade olmaz. Dışişleri Bakanlığı arşivi bunlara dair büyükelçilerin konsolosların ilettiği belgelerle  doludur dersek de abartmış olmayız.  

Genel olarak Soykırım kurbanlarını anma geleneğinin 1915’in 50. yıldönümünde, yani 1965’te  başladığı kabul edilmektedir. Biz bunun çok daha geriye gittiğini devletin raporlarından öğreniyoruz.
Ermeniler Soykırım kurbanı kardeşleri için erken dönemde anıt inşa ettikleri gibi yine erken dönemde bir anma günü tespit ederek kurbanları anmayı  gelenekselleştirdikler. İstanbul’daki gibi bir anıt inşa etmek istediklerini Beyrut Başkonsolosluğu’nun 14 Nisan 1939 günlü (BCA 571-35679-DK C G 140791-259 1.417) ‘zata mahsus’ ibareli rapordan anlıyoruz: 

“Umumi harpte ölen Ermeniler için her sene 24 Nisanda Lübnanda Ermeniler tarafından dini ayin icra edilmesi ve bu münasebetle nutuklar ve nümayişler tertip edilerek Türkiye aleyhinde sözler söylenmesi itiyad halini almış idi. Bu sene buna ilâveten Antelyas ismindeki Lübnan köyünde, Suryede, Derzor ve Cezirede toplanan ermeni ölülerine ait kemiklerin defn edilmesi ve bu medfenin üzerine bir âbide rekzi ve muhtelif menatıktan gelecek Ermenilerin iştirakile bu münasebetle büyük tezahurat yapılması ve Türkiye aleyhinde hasmane sözler söylenmesi mukarrer olduğunu ve bu husustaki ihzarat ve tertibatın ermeni Ortodoks katorgokos vekili Saraçyan’ın riyaseti altında bir ermeni komitesi tarafından idare edildiğini istihbar ettim.” 

Başkonsolosun anmalara ve anıta mani olmak için derhal güvenliğe başvurduğunu söylemek gereksiz. Refleks olarak soluğu Yüksek Komiserlik’te alarak o zamanki manda yönetimine keyfiyeti dikte ettiriyor.
Şam Konsolosluğu da  4 Mayıs 1939 günlü (BCA 571-35679-DK C G 140791-259 1.416) yazısında Lübnan İçişleri Bakanı’nın başkanlığında anmanın gerçekleştiğini ve 6 Mayıs’ta şehitleri anmak  için geçen yıllardan daha faal bir şekilde hazırlık yapıldığını  bildiriyor. Rapordan Konsolos Numan Menemencioğlu’nun sürekli izlemede olduğu da anlaşılıyor.

“Birkaç gün evel, Umumi Harp esnasında Anadoluda yapılmış Ermeni kitâlinin senei-devriyesi merasimini Berut’ta, evelce arzettiğim gibi Lübnan Dahiliye Vekilinin riyaseti altında yaptılar. Şimdi de gerek Lübnan’da gerek Suriye’de “6 Mayıs Şehitleri” nin senei-devriye merasimini geçen senelere faik bir tarzda icra için hazırlanıyorlar.

Başvekil Nasuh Bey El-Buhari, dün akşam-üzeri Konsoloshaneye gelerek bir saat kalmıştır. Hariciye veziri Halit Bey El- Azim da kendisine refakat ettiği için musahabemiz umumi mebahis üzerinde cereyan etmiş ve siyasete temastan iki tarafça da ictinap olunmuştur. 

Derin saygılarımla arzeylerim.”

Beyrut Başkonsolosluğunun ilk yazıya ek olarak yolladığı 10 Mayıs 1939 günlü (BCA 571-35679-DK C G 140791-275 1.440) raporda anmanın gerçekleştiği, ancak anıtın inşasının gerçekleşmediği bildirilmektedir: 

“İcra ettirilen tahkikata nazaran 24 Nisanda Suriye ve Lübnanın muhtelif menatıkından gelen Ermenilerin iştirakile Antelyasta rekzi mukarrer bulunmuş olan âbidenin rekzinden sarfınazar edilmiş ve bu münasebetle mürettep nümayişler ve nutuk programı da mevkii file vazedilmemiştir.

Ermeni taşnak komitesi, alâkadar Ermenilere yaptırdığı tebligatta âbidenin rekzinin ve bu husustaki nümayişlerin başka bir zaman tâlik edildiğini beyan etmiştir.

24 Nisanda Lübnanın muhtelif ermeni kiliselerinde harbi umumî ölüleri için dinî ayinler icra edilmekle iktifa edilmiştir. Bu ayinlerden birine Lübnan dahiliye veziri Habip Abi Şahla’nın iştirak ve hatta bir nutuk irad ettiğini yerli bir iki Ermenice gazete yazmışsada, yaptırılan tahkikat, Lübnan hükümetinin resmî hiçbir memurun mezkûr merasimi diniyede hazır bulunmadığını göstermiştir.

Bu işte Âli Komiserliğin, tesirimiz neticesinde, almış olduğu önleyici tedbirlerin taşnakların Fransızlara muğber oldukları ve dinî merasimden sonra mezkûr Komiserlik erkânından Comte de Leusse’ün ermeni Katorgokos vekili Saraçyan’ı sureti hususiyede ziyaret ederek mezkûr tedbirleri siyaseten muhik göstermeğe çalışdığı ve dostluk teminatı vererek hatırını almağa gayret ettiği haber alınmıştır.

Derin saygılarımla arzederim”

Beyrut Başkonsolosluğu, Şam Konsolosluğunun aksine törene bir resmi görevlinin katılmadığını bunun kendi etkilerinden kaynaklandığını ifade eder.  Yine de  bir görevlinin gönül alma kabilinden Saraçyan’ı ziyaret ettiğini eklemeyi ihmal etmez.  

Görüldüğü gibi Ermeniler yüz yılı aşkın yorucu bir süreci sırtlayarak bugüne geldiler. Ermeni halkının direnci de, devletin nafile inadı da hala sürmekte. 

https://www.agos.com.tr/tr/yazi/26877/devlet-arsivlerinde-1939-soykirim-anmalari

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın