İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ESKİ TRABZONDA MUHACİR YETİMHANELERİ 

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Mustafa Yazıcı

Son dönemde Osmanlı imparatorluğun çöküş yıllarında Trabzon’un Ruslar tarafından işgali I. Cihan savaşıyla 1914 yılında başlamıştı. 1918’e kadar sürmüştü. Bu zor dönemde bile Osmanlının bir Türk Lirası dört ABD doları değerinde idi. Savaş öyle kötü bir bir zulümdür ki, hele meşru müdafacılık yerine işgal olarak yapılırsa çok insan kaybedileceğinden birçok çocuğun anasız, babasız, yetim, kimsesiz ve öksüz kalacağı muhakkaktır. Çocuklar şöyle dursun, şehit olanların mezarlarına muhacir çıkılan Ordu taraflarında “KİMSESİZ TRABZONLULAR MEZARLIĞI” adı verilmiştir. Meselâ Ordunun Perşembe ilçesinin Bekirli köyündeki üç bin kişilik muhacir mezarlığına bile kimsesizler mezarlığı adı yazılmıştır. Bu kimsesizlik asıl yetimlere geçmiştir.Bölgemizin işgal, muhacirlik ve kurtuluş ayı olan Şubat ayında birçok törenler oluyor amma bu muhacir yetimhaneleri şimdiye kadar hiç işlenmemiştir. Halbuki Trabzon Kızılay’ının raporlarında bu yetimhaneler açıkça anlatılmıştır. Özellikle belirtilen rapor gerçeği ise şudur. Savaş döneminde ABD ve AB devletleri Trabzon bölgesindeki Rum ve Ermeni yetimhanelerini gelip gezdikleri ve her türlü yardımı yaptıkları halde çok sayıda olan Müslüman Türk muhacir yetimhanelerini ne sormuşlar ve ne de ziyaret etmişlerdir. Çekip gitmişlerdir. Halbuki Kazım Karabekir Paşa başta olmak üzere Müslümanlar, Türkler Trabzon’daki Rum ve Ermeni yetimhaneleri her zaman ziyaret etmişler, gayri Müslim azınlık çocuklarını daima korumuşlar, bu hamiyetleri tarihe de geçmiştir. Belgeleri elimizdedir. Asıl sorun ve kötülük tarih açısından şudur: Rus işgalinde Batu’mdan, Bayburt’tan, Gümüşhane’den, Artvin’den, Trabzon’dan, Giresun’dan çıkan muhacir sayısı Erzurum’dan gelenler ile de bir milyon iki yüz bin civarındadır. Bunların iki yüz elli bini şehit olmuştur. Bu şehitlerin altmış bini açlık-hastalık ve soğuktandır. İki sene sonra 1918’de geri dönenlerin sayısı yüz seksen bindir. Diğerleri de batıdaki diğer şehirlere göç etmişlerdir. Şimdi herkes insafla düşünsün. Bu kadar muhacir ve şehidin olduğu bir yerde binlerce çocuk yetim kalmaz mı? Kaldı işte. Ne yazık ki şimdiye kadar bu muhacir yetimhanelerindeki Müslüman Türk çocuklarının durumu hiç ele alınmamıştır. Yetim kalan muhacir şehit çocuklarına Trabzon-Giresun-Ordu-Samsun-Tirebolu-Görele-Ünye ve İnebolu’da çok sayıda Muhacir Yetimhaneleri yapılmıştır. Bazen 500 kişilik, bin kişilik aşevleri bile düzenlendiği Kızılay raporlarında yazılmıştır. Bu Trabzon Kızılay heyetinin adı da “TRABZON HEYET-İ İMDÂDİYESİ”  yani, “KURTARICI HEYETİ” idi. Bu raporları tercüme ederken çok defa ağladım. Çünkü o zamanki Osmanlı para gücü Dolar karşısında çok üstün olduğu halde savaş nedeniyle bölgede kurulan hastaneler, başta Trabzon Memleket Hastanesi olmak üzere çok mağdur durumlara düşmüş, Trabzon’un zenginlerinin ve belediyelerinin paraları savaşın zulümlerine yetmemiştir. Bu konu Trabzon tarihinin en önemli konusudur. Zira Paris’e soykırım anıtları dikenler Trabzon’un başına gelen soykırımlar için kılını kıpırdatmamışlardır. Halbuki asıl soykırım anıtı Trabzon bölgesine dikilmelidir. Bu muhacir yetimhanelerindeki yetimlerin haklarından suçlular asla kurtulamazlar. O zamanki Çarlık Rusya’sı bugünkü Putin Rusya’sı gibi barışçı olsa daha çok kâr etmez miydi? Bu tarihi belgeleri tercüme ettikçe Muhacir yetimlerimiz için çok hayıflanıyorum. Bu yazıyı da bu işgal, muhacirlik ve kurtuluş ayında bunun için yazdım. Umarım makbule geçer ve ders alınır.

https://www.gunebakis.com.tr/eski-trabzonda-muhacir-yetimhaneleri-makale,13113.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın