“Kökeni bilinmiyor, Kürt veya Ermeni olduğu söyleniyor, adının Zerdüşt-i nev’den (Yeni Zerdüşt) geldiği tahmin ediliyor
Rohat Alakom*
İsveç basınını incelediğimde 20. yüzyıl başlarında dilenci (1), sahtekâr (2) ve yalancıların (3) Avrupa’ya yaptıkları uzun seferleri çok ilgimi çekmiştir. Özellikle dilenci kılığına giren yüzlerce Ermeni, Süryani veya Asuri kökenli kişinin Avrupa’ya gelip Kürtleri topa tuttuklarını görüyoruz. İsveç’e gelen yüzlerce dilenci; Kürtlerin kendilerine saldırdıklarını, evlerini barklarını yıktıklarını, yakınlarını rehine aldıkları ve serbest bırakmaları karşılığında Kürtlerin fidye istediklerini öne sürmüşlerdir. Yalanları daha sonra ortaya çıktığında tüm bu dilenciler İsveç’ten sınır dışı edilmişlerdir.
20. yüzyılın ilk yarısında kendini “Kürdistan Prensi” olarak tanıtan, Kakelo ve Zerdecheno gibi daha başka birçok ad kullanan, kılıktan kılığa giren Mısırlı sahtekâr bir terzinin akıl almaz öyküsünü sekiz yıl önce hem Türkçe hem de Kürtçe ayrı iki incelemede ele almıştım. Sözü edilen yazılarımda bu sahtekarın uydurduğu adlardan Kakelo adını tercih etmiştim. Bir düzine adı olan bu acayip insanın her gittiği yeni ülkede izini yitirmek için adını sürekli değiştirdiği görülür. Bazen de adını uzatarak insanlar üzerinde etkili olmak istemiş ve böylece kimliğini gizlemeye çalışmıştır: “Zerdecheno Mohamed Said Kakelo”
Dünya basını yaklaşık olarak on yıl boyunca (1920-1930) bu sahtekarın her gittiği ülkedeki yeni serüvenlerine geniş yer vermiştir.
İlk sıralarda bu sahtekâr insandan söz eden Türkçe kaynaklardan pek haberdar değildim. Daha sonraları o dönemin bazı Türkçe kaynak ve gazetelerini incelediğimde çoğunlukla Zerdecheno adının Türkçeleştirilmiş Zerdeşno biçiminin bu yıllarda Türkiye’de kullanıldığına tanık oldum. Bu duruma dayanarak ben de bu yazıda kendisinden hep Zerdeşno olarak söz ettim. Diğer ilgi çekici bir nokta da Türkçe gazete haberlerinde kendisi bir “serseri” olarak adlandırılır. Sadece Türkçe gazete haberlerinde değil, Zerdeşno’nın adı edebi yapıt ve bazı araştırmalarda da yer almıştır. Örneğin Türk yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın, Ben Deli Miyim? adlı romanında meşhur Zerdeşno’nun adına rastlıyoruz. Romanda yeraltı dünyasının labirentlerinde yolunu şaşıran iki genç Şadan ve Kalender Nuri’nin başından geçenler anlatılır. Bir ara söz Zerdeşno üzerinde yoğunlaşır:
“…Zerdeşno’yu görmüyor musun? En ciddi gazetelerimiz müşarünileyh (sözü edilen) ilk sahiflerinde birer sütûn-ı ihtirâm ayırdılar. Niyetimden geçiyor, aks-i sadâsı dünyayı dolduracak gayet büyük, heybetli bir namla seyahata çıkacağım. Bu aralık kim kime? Memleketlerinden, tahtlarından süpürge sopasıyla kovulan krallar, padişahlar, prensler küre-i arzın her tarafına çil yavrusu gibi dağıldılar. Bunlardan birinin sırmalı şöhretine bürünmek zor bir iş değil. Zerdeşno hazretleri arada bir tevkif olunuyor. Haşmetli vücuduna dayak da yiyor ama foyası ortaya çıkıncaya kadar birinci sınıf otellerde yaşıyor, can besliyor ya…O nefis yemeklere ufak tefek dayakları katık etmeye herkes razıdır. Her devletin bir idbarı olmak kâide-i tabîiyyeden değil mi? Hala asaletleriyle iftihat eden prenslerden hangisi, alnını Kürt armasıyla teveşşuh eden (süsleyen) müşarünileyh hazretleri kadar bütün cihanın gazetelerine bu derece hayret ve hararetle kendinden bahsettirebildi”.(4)
Zerdeşno Türk sözlü halk edebiyatına da yansır. 20. yüzyıl başlarında Türkiye’de çıkmaya başlayan mizah ve edebiyat dergisi Papağan (1924-1927) üzerine çalışan Gisela Procházka-Eisl araştırmasının bir yerinde Zerdeşno konusunu ele alan bir dörtlüğe yer verir:
Çalar keman, piyano,
Cebindedir çek, bono
Beyimin hocasıdır
Sahte pirens Zerdeşno
Araştırmacı Gisela Procházka-Eisl aynı sayfadaki bir dipnotunda Zerdeşno’nun kimliği ve adının nereden geldiği konusunda şu yorumda bulunur: “Kökeni bilinmiyor, Kürt veya Ermeni olduğu söyleniyor, adının Zerdüşt-i nev’den (Yeni Zerdüşt) geldiği tahmin ediliyor”.(5) Gisela Procházka-Eisl burada ayrıca ‘Kürdistan Emiri’ olarak adlandırılan Zerdeşno hakkında Akbaba dergisinin 25 Nisan 1925 tarihli sayısında daha uzun bir yazı yayımlandığını da belirtir. (6)
Dönemin Türk gazetelerinde de zaman zaman dünyaca tanınmış bu sahtekâr üzerine değişik yazıların çıktığını görülür. 20. yüzyıl başlarında zengin ve güzel bir Amerikalı bayanla birlikte İstanbul’a gelen sahte bir İspanyol şairi üzerine bir yazı kaleme alan dönemin gazetecilerinden M. Selahattin yazısının bir yerinde Zerdeşno’nun adını verir:
“Bu haberi gazetede okuyunca kendi kendime düşündüm: Şairin sahtesi! Halbuki biz, şimdiye kadar altının, incinin, elmasın sahtesi olduğunu bilirdik. Arasıra da, bir günün beyliği beyliktir diyen Zerdeşno gibi sahte kralların maceralarını duyardık. Demek oluyor ki, şairin de sahtesi çıktı”.(7)
Zerdeşno başlıklı ve içerikli başka yazılara da rastlıyoruz. Bu yıllarda çıkan Vakit gazetesinde yayımlanan “Meşhur Kürt Serserisi” başlıklı kısa bir haber bunlardan birisidir:
“Kürt prensi olduğunu söyliyerek Avrupa’nın hemen her şehrinde esrarengiz bir hayat yaşayan, herkesi dolandıran ve her yerden kovulan meşhur Zerdeşno nihayet Amerika tabiiyetine girmiştir”.(8)
Türk basınında çıkan uzun yazılardan birinde Zerdeşno’nun on kere Türkiye’ye girip çıktığı konusu üzerinedir.(9) Zerdeşno! başlığının hemen altında siyah harflerle “Uydurma Kürt prensi nihayet Amerikalı oldu!” sözleri yer almıştır. Mahkeme onun “Mehmed Reşid” adı ile Amerika tabiiyetinde olduğuna karar verir. Yaşamının büyük bir kısmı gemiler üzerinde geçen bu adam on kere Türkiye’ye geri gönderilir. Çünkü Türkiye’de doğduğu öne sürülür. Bir ara Türkiye’nin Washington sefiri olarak da görünmek istemiştir.
Belçikalı Otto Beney adında bir sahtekâr ve dolandırıcının ölümünü konu edinen başka bir yazı da Zerdeşno’ya değinilir: “Cihanın en meşhur serserileri Zerdeşno ve saire serserilikte Otto’nun eline su bile dökemezler”.(10) Yazıda son derece zeki ve sevimli bir serseri olan Otto Beney’in akla hayale gelmeyecek derecede inanılmaz şeyler yaptığı, yaşamının büyük bir romanın konusu olabileceğini belirtilir. Otto Beney de “Kürdistan Prensi” olduğunu ileri süren Zerdeşno gibi uydurma unvanlarla “Belçika Prensi” olduğunu öne sürmüştür. Kısacası Zerdeşno ile aynı yıllarda meşhur olan Otto Beney arasında çok yakın benzerlikler vardır. Tek fark Otto Beney çok erken ölmüş, akıbeti konusunda hiç bilgi sahibi olmadığımız Zerdeşno da adeta tarihin karanlığına gömülmüştür.
*Yazar
Kaynaklar
1- Rohat Alakom, Parsekên Ne-Misilman Kurdan Didin Ber Topan, Kürt Tarihi, nr 34/2018, s.45-49.
2- Rohat Alakom, Kakelo: Serpêhatiya Super-Sextekarekî, Birnebûn, nr 60/2014, rûp.14-20. Bu yazının Türkçe çevirisi de bulunuyor: Rohat Alakom, Kürdistan Miri” Kakelo-Bir Süper Sahtekarın Hikayesi, Kürt Tarihi, nr 12/2014, s.8-13.
3- Rohat Alakom, Serpêhatiya ”Doktor Daniel” li Swêdê: http://kovarabir.com/rohat-alakom-serpehatiya-doktor-daniel-li-swede/ (17/11 2021). Bu yazıda da kendini Kürt olarak tanıtan daha sonraları din değiştirdiğini söyleyen “Doktor Daniel” adında bir Süryani’nin öyküsüne yer verilir.
4- Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ben Deli Miyim? Türk Dil Kurumu Yayınları, 2021, s.85.
5- Gisela Procházka-Eisl, Die Lieder des Papageien: Populäre Gedichte in der satirisch-literarischen Zeitschrift Papagan (1924-1927), 2005, s.319.
6- Gisela Procházka-Eisl, s.319.
7- M. Selahattin, Şairin Sahtesi! Milliyet, 6/3 1934.
8- Meşhur Kürt Serserisi, Son Posta, 2/9 1931.
9- Zerdeşno! Vakit, 2/9 1931.
10- 20. Asrın en büyük serserisi-13üncü sene Avrupa’yı alt üst eden genç geçen hafta Brüksel’de öldü, Akşam, 11.8.1929.
https://www.gazeteduvar.com.tr/sahte-kurdistan-prensi-kakelo-haber-1553251
İlk yorum yapan siz olun