***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
|
Özdemir İnce
Ermeni soykırımını, varsa ya da yoksa, tarafların ve yandaşların gözlem, izlenim, kanı ve tanıklıklarına göre değerlendirmek ve bu konuda karar vermek mümkün değil. Ancak elimizde geriye doğru işlemeyen bir Birleşmiş Milletler sözleşme kararı var, 11 Aralık 1946 tarihli karara göre aşağıdaki maddeler Ermeni soykırımı iddiasına uygulanamaz, ama ben uygulayacağım: *** Sözleşmeci Taraflar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 11 Aralık 1946 tarihli ve 96(1) sayılı kararında soykırımın, Birleşmiş Milletler’in ruhuna ve amaçlarına aykırı olan ve uygar dünya tarafından lanetlenen, uluslararası hukuka göre bir suç olarak beyan edilmesini dikkate alarak, tarihin her döneminde soykırımın insanlık için büyük kayıplar meydana getirdiğini kabul ederek, insanlığı bu tür bir iğrenç musibetten kurtarmak için uluslararası işbirliğinin gerekli olduğuna kanaat getirerek aşağıdaki hükümlerde anlaşmışlardır: Madde 1- Sözleşmeci devletler, ister barış zamanında isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit eder. Madde 2- Bu sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur. a) Gruba mensup olanların öldürülmesi, b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek, d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak, e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek. Madde 3- Aşağıdaki eylemler cezalandırılır: a) Soykırımda bulunmak, b) Soykırımda bulunulması için işbirliği yapmak, c) Soykırımda bulunulmasını doğrudan ve aleni surette kışkırtmak, d) Soykırımda bulunmaya teşebbüş etmek, e) Soykırıma iştirak etmek. *** Altmış dört maddeden oluşan 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ermenileri konu edinmiştir. Antlaşmanın 61. maddesi şu şekildedir: Madde 61: Doğuda Rus askerinin istilası altında bulunup Osmanlı Devleti’ne iadesi gereken yerlerin tahliyesi oralarda iki devlet arasındaki iyi münasebetlere zarar getiren karışıklıklara meydan verebileceğinden, Osmanlı Devleti, Ermenilerin oturduğu eyaletlerde mahalli menfaatların gerektirdiği ıslahatı vakit kaybetmeksizin yapmayı ve Ermenilerin Kürtlere ve Çerkeslere karşı emniyetlerini sağlamayı taahhüt eder. Berlin Antlaşması’nın bu maddesi çok önemli. Demek ki Osmanlı Devleti’ne karşı isyan eden Ermenilerin, kendileri gibi Osmanlı tebaası olan Çerkes ve Kürtlerle de sorunu var. Sorun olduğunu tarihten elbette biliyoruz. Bu sorun Ermenilerin, Kürtler ile Çerkeslerin yaşadığı topraklarda bir Ermeni devleti kurmak siyasetinden kaynaklanmakta. Bir süre sonra Kürtler de aynı toprak parseli üzerinde devlet kurmak isteyecektir. Bu konu Sevr Anlaşması’nın imzalandığı Paris Konferansı’nda gündem oluşturacaktır. Tarih boyunca Ermeni-Kürt ilişkileri başka bir inceleme konusu olur. *** Sözleşmenin 2. maddesinde “Ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur” yazıyor. Kuşkusuz öyledir. Bu sayılan nedenlerden dolayı bir insan topluluğunun kökünün “siyasal gruplar”ın kazındığına pek rastlanmaz. Ama ekonomik ve siyasal nedenlerle çıkan savaşların yapılmadığı tek bir yıl yoktur. “Soykırım” (genocide) sözcüğünün mucidi Polonya Yahudisi Raphael Lemkin bile “siyasal gruplar”ın sözleşme dışında bırakılmasını istemişti. (*) *** 1890-1909 arasında en önemlileri 31’i bulan Ermeni ayaklanmalarının tamamı siyasal amaçlı idi. Çünkü günümüz yönetim çevrelerine göre Van, Erzincan, Ağrı, Muş, Siirt, Hakkâri, Bingöl, Malatya, Mardin, Amasya, Tokat, Giresun, Ordu, Trabzon’u içine alan bölgede devlet kurmak istiyorlardı. Osmanlı Devleti kendisini parçalamayı amaçlayan ayaklanmaları silahla bastırmayı denedi. Bu, siyasal bir eylemdir. Bu bağlamda “Tehcir” de siyasal bir önlemdir. Ermeniler, büyük devletlerin (Fransa, İngiltere, Çarlık Rusya, ABD) kışkırma ve desteklerine karşın bu siyasal amaçlarına ulaşamadılar. Ama “Soykırım” iddiasını afyon olarak kullanıyorlar. (*) Gürbüz Evren, Emperyalizmin Oyuncağı Ermeni Sorunu, Karınca Yayınları (2209), s.124. |
Yorumlar kapatıldı.