İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kanayan yara

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
YAVUZ DONAT

Binlerce şehit… Ermenilerin yakıp yıktığı evler… Acımasızca katledilen Vanlılar… Köy köy, isim isim yazmıştık.

Van dönüşü, TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek’le konuşuyorduk… “Sayın Başkan” dedik:

Türkiye’nin bir lobi sorunu var.

Keçikayası Köyü… 70 yaşındaki Ulvi isimli ihtiyarı, Ermeniler şehit ediyorlar, tenasül uzvunu kesip ağzına koyuyorlar.

Tulgalı ve Bakışık köyleri arasında dört Türk’ün cesedi bulunuyor… Tenasül uzuvları kesilmiş, ağızlarına konulmuş.

Tepedam Köyü… Camiler ahır yapılmış.

Erciş… Askerlik Şubesi Reisi Hikmet Efendi’nin kızı, davul zurna eşliğinde gezdirilip, Ermeni bir çeteci ile ilişkiye girmesi için zorlanmış.

Benzer pek çok olay var… Ama haklılığımızı bir türlü anlatamıyoruz… ABD Başkanı Joe Biden, gerçekleri bilmiyor… Ve Ermeniler’in yalanlarına inanıyor.

Lobimiz yok… Bu kanayan yara.

***

Devlet sorunu

Cemil Çiçek, tespitlerimizi dinledikten sonra… Hani ne derler? Açtı ağzını yumdu gözünü… Adeta patladı:

Evet… Türkiye’nin yurt dışında lobi sorunu var ama ondan önce konuşmamız gereken iki konu var… Çok önemli.

Birincisi, hükümet icraatı ile ilgili sorunlar… Hükümet doğru iş de yapar, yanlış iş de… Yanlış yapan hükümet, hesabını sandıkta verir.

İkincisi, devlet sorunu… Hükümette kimin olduğunun önemi yok… Örneğin, Kıbrıs sorunu, bir devlet sorunudur… Terör de… Soykırım yalanı da… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorunudur.

Eğer hükümet sorunu ile devlet sorununu birbirinden ayıramazsak… Ne dışarıda lobi yapabiliriz ne de içeride birlik, dirlik, bütünlük sağlayabiliriz.

***

Uyarı

Cemil Çiçek’ten… Anadolu deyimiyle “Kitabın ortasından” bir çift söz:

Soykırım yalanı ve iftirası, devlet ile hükümet sorunlarını birbirinden ayırmamız için önemli bir gösterge… Bir ayraç.

Türkiye böyle konuları bir devlet sorunu olarak görmediği takdirde yeni sorunlarla karşı karşıya kalır.

***

Her şeyi hükümetten beklememeli

Biz, sözü yine lobiciliğe getirince…

Cemil Çiçek, dedi ki:

Lobiciliği şöyle anlıyoruz: Hükümetler, dışarıdan bir şirket ile para karşılığı anlaşacak… Şirket de, bizim adımıza, vekâleten, bu sorunları muhataplarıyla konuşacak.

Bu, lobiciliğin birinci ayağı. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, elbette, soykırım yalanına karşı, bu tür faaliyetleri, geçmişte de, bugün de yaptılar.

Hâlbuki, lobi, toplumun tüm kesimleri tarafından yapılması gereken bir husus. Bütün meslek ve sivil toplum kuruluşları… Yeri geldiğinde, hepimizin teker teker lobi yapması gerekir.

Kötü bir alışkanlığımız da var: Oyumuzu verdik, hükümet her şeyi halletsin, her sorunu çözsün.

Bu mantıkla, geriye bir şey kalıyor… Ramazan orucunu da, bizim yerimize hükümet tutsun. Cuma namazına da bizim yerimize hükümet gitsin.

Bu anlayış bizi sakat bir mantığa götürür. Oysa vatandaşlık çok farklı bir şeydir. Şuurlu bir tercih, devlete şuurlu bir bağlantıdır.

***

Sorular… Sorular

Cemil Çiçek sordu, sordu, sordu… Birkaçını paylaşalım:

Soykırım yalanıyla ilgili olarak, hangi meslek örgütü ABD’deki, Avrupa’daki muhataplarına mektup yolladı?

Herkes… Sivil toplum kuruluşları… Bütün partiler… Üzerlerine düşeni tam olarak yaptılar mı?

Sosyalist enternasyonal var… Muhafazakâr partilerin bağlantılı olduğu kuruluşlar var… Buralarda haklarımız savunuldu mu?

Barolar Birliği… Sendikalarımız… Diğer örgütler… Kıllarını kıpırdattılar mı?

***

Doğru söz

Cemil Çiçek’in bir sözünün altını çizmemiz şart:

– Ben, şimdi size bu söylediklerini, söylenmesi gereken yerlerde de söylüyorum.

***

Herkesin görevi

Cemil Çiçek, toplumun her kesimine lobi görevi düştüğünü söyledi… Ve dedi ki:

Bir şirketle anlaşıp, böylesine tarihi olayı, o şirketin kabiliyetine, becerisine havale etmek yerine topyekûn seferberlik gerekli.

Üniversitelerimize çok büyük görevler düşüyor.

Şu kadar tarih kürsüsü, bu kadar tarihçimiz var ama bu işlere kafa yoran insanımız bir elin beş parmağını geçmiyor.

Ermeniler 100 kitap yayınladıysa bizim yayınladığımız kitap sayısı 10’u geçmez. Hâlâ bilinen bilgilerle doktora tezi veriyoruz.

Üniversiteler görevini yapmıyor, mesleki kuruluşlar, STK’lar görevini yapmıyor.

TBMM’de, tüm siyasi partiler olarak birlikte hareket edelim, bildiri yayımlayalım diyoruz, birtakım art niyetli, bu ülke ile bağlantısı şüpheli siyasetçiler çıkıyor.

Dolayısıyla, işi kendi seyrine bırakıyoruz.

Şap enstitümüz var, tavukçuluk enstitümüz var. Bu yalanların karşısında gerçekleri araştıracak, dünya kamuoyunun önüne serecek enstitümüz yok.

***

Vaktinde yapmak önemli

Sohbet uzun… Cemil Çiçek’in sözleriyle nokta koyalım:

– Nedense… Milli meselelerde, güneş batarken ikindi namazı kılıyoruz… İşi normal vaktinde değil de kerahet vaktinde yapmaya çalışıyoruz.


Sabah Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.