Azerbaycan, 44 gün süren Artsakh savaşının meyvelerini olumsuz yönde alıyor. Savaş sırasında Bakü’yü olabildiğince destekleyen ülkelerin baskısı ve Azerbaycan makamlarına beklenen “borçların geri ödenmesi” talebi gün geçtikçe artıyor.
Özellikle 29 Nisan’da İsrail medyası İsrail Dışişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi’nin İsrail-Azerbaycan hükümetler arası komisyon toplantısında Azerbaycan’ın bu yıl İsrail’de diplomatik misyon açacağından söz edildiğini bildirdi.
Ashkenazi ayrıca İsrail’de diplomatik statüye sahip resmi bir Azerbaycan Turizm ve Ticaret Bürosu açılacağını tweetledi. Aşkenazi, “Bu, İsrail’de büyükelçilik açma yolunda önemli bir adımdır. Azerbaycan ile ÖNEMLİ ilişkileri geliştirmek ve bunları yeni alanlara genişletmek için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Yukarıdakiler bağlamında, Tel Aviv’in savaşta Azerbaycan’a verdiği desteğe karşılık en önemli beklentilerinden birinin İsrail’de bir büyükelçilik açılmasına verilen yanıt olduğunu söylemek güvenlidir. İsrailli yetkililerin, özellikle çok az sayıda Müslüman devlet tarafından ülkede diplomatik misyon açma konusuna özel önem verdikleri gerçeğiyle bu konu vurgulanmaktadır.
İsrail ile Azerbaycan arasında diplomatik ilişkilerin 1992 yılında kurulduğu ve Bakü’deki Yahudi devletinin büyükelçiliğinin 1993 yılından beri faaliyette olduğu hatırlatılmalıdır. Bu arada Azerbaycan tarafı, İslam ülkelerinin ve özellikle İran’ın öfkesini kışkırtmadığı için İsrail’de kendi diplomatik misyonunu açmaktan kaçındı. Bakü’nün böyle bir pozisyonu, Artsakh konusunda pan-Müslüman bir fikir birliğine varma amacı ile de şartlandırıldı.
Bu arada, son Artsakh savaşının bir sonucu olarak oluşan yeni gerçekler, özellikle de İsrail’in diğer birçok Müslüman ülkeden çok daha büyük desteği, objektif olarak yeterli bir tutum talep ediyor. Üstelik İsrail tarafının gelecekte Bakü’yi Tel Aviv’de değil, sınırlı ülkeler tarafından İsrail devletinin başkenti olarak tanınan Kudüs’te ticaret merkezi açmaya zorlayacağı da göz ardı edilmiyor.
Bu konuyla ilgili bir başka dikkate değer gerçek. Azerbaycan medyası İsrail kaynaklarına atıfta bulunarak açılacak yapının DİPLOMATİK DURUMUNU vurgulayan bilgileri yaydı. Bu, resmi Bakü’nün İslam ülkeleri tarafından olumsuz muamele görmemek için İsrail ile diplomatik ilişkiler geliştirme niyetini dile getirmemeye çalıştığı anlamına gelebilir.
İlginçtir ki, savaş sonrası dönemde, yukarıdakiler yeni alanlarda İsrail-Azerbaycan işbirliğinin benzersiz bir örneği değildir. Özellikle İsrailli şirketler, savaş sonucunda Azerbaycan kontrolü altındaki bölgelerde planlanan inşaat çalışmalarına aktif olarak dahil olmuşlardır. Örneğin, İsrailli şirketler, Kovsakan (Zangelan) bölgesindeki Ağal yerleşiminin “akıllı köy” olarak yeniden inşasında doğrudan yer alıyorlar.
Ve bu, kapsamlı müzakerelere rağmen, örneğin İran’ın inşaat çalışmalarına hiçbir şekilde katılamaması durumunda geçerlidir. Özellikle, İran Mühendislik ve Teknik Hizmetler İhracatçıları Birliği Başkanı Behman Salehi’ye göre, Azerbaycan tarafının tekrarlanan vaatlerine rağmen, “Karabağ’ın yeniden inşasına şu ana kadar hiçbir İranlı şirket dahil olmadı.”
Tahran’ın kendisi için kesinlikle endişe verici olabilecek bir başka önemli durum. İran sınırındaki Jrakan (Cabrail) bölgesinde, PSG’nin Azerbaycan’da yeni açılan askeri biriminde, bölgedeki İsrail askeri varlığından varsayılabilecek İsrail yapımı SİHA da bulunuyor.
Bu gerçek, İsrail’in İran nükleer anlaşmasına ilişkin beklenen Washington-Tahran anlaşması bağlamında İran’ın nükleer tesislerine karşı düzenli eylemleri bağlamında özellikle dikkate değerdir. Ve bu doğrultuda Azerbaycan toprakları her zaman İsrail özel servisleri tarafından en uygun platform olarak görülmüştür.
Armen Petrosyan
Yorumlar kapatıldı.