İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

1915’de öldürülen Ermeni halkının önemli şairlerinden, Taniel Varujan’nın 1 Mayıs şiiri

‘Bana gelin tersaneden; şu taşıdığınız gemiler, Sizin çelik tabutlarınızdır… ‘

Ermeni halkının en önemli şairlerinden, 1915’in Ağustos ayında Çankırı yakınlarında öldürülen Taniel Varujan’ın ‘1 Mayıs’ şiirini, yetkin çevirileriyle de bilinen Agos Gazetesi’nin çizerlerinden Ohannes Şaşkal, Agos için Ermenice’den Türkçe’ye çevirdi ve bir de değerlendirme yazısı kaleme aldı. Şaşkal’ın yazısını, şiirin Türkçe çevirisini ve Varujan’ın anadilinde kaleme aldığı dizeleri:

Taniel Varujan’ın “Bir Mayıs”a adanmış şiiri, onun 1912 yılında, İstanbul’da yayımlanan Pagan Şarkılar (Hetanos yerker) adlı kitabının, Golgota Çiçekleri (Goğgotayi dzağigner) başlığı altındaki üçüncü bölümünde yer alır. Değerli arkadaşım, Ermeni Edebiyatı tarihçisi, araştırmacı yazar Sevan Değirmenciyan’dan edindiğim bilgiye göre, Varujan’ın “Bir Mayıs” şiiri, ilk kez 1 Mayıs 1912 tarihinde, “Tokat’ta kaleme alındığı” notuyla İstanbul’da yayınlanan Azadamart gazetesinin 874. sayısında yer alır. Sanırım İstanbul’daki ilk 1 Mayıs kutlaması da aynı yıl, aynı güne denk gelir.

Bu şiir, Osmanlı coğrafyasında, “Bir Mayıs” için yazılmış ilk şiir midir? Bilmiyorum. Değilse eğer, ilk ve önemli şiirlerden biri olmalı, mutlaka! Golgota Çiçekleri şiir toplamında, Bir Mayıs şiirinden başka, İşçi Kız (Panvoruhin), Bekleyiş (Isbasum), Terkedilmiş (Ingetsigı), Ölen İşci (Mernoğ Panvor), Aldatılmış Bakireler (Khapvats Guyser), Makinalar (Mekenanerı), Ara (Tatar)… gibi şiirlerde, daha ziyade emek dünyasına ve emekleriyle yaşama tutunan insanların dramlarına, makinalaşmaya, makinalaşmayla insanın yabancılaşmasına, sermaye düzeninin yıkıcı, ölümcül karakterine ve toplumsal değişimlerle vücut bulan nice acılı yokluk, yoksulluk hâllerine tanıklık ederiz.

Sadece kaba çizgileriyle ifade edecek olursam, diyebilirim ki: Dönemin Osmanlı iktisadi yapısı, Avrupa’nın o zamanki mevcut kapitalist üretim biçiminin bir hayli uzağında ve fakat onun ürettiği mallara bağımlı; ağırlıklı olarak toprağa dayalı, feodal yapıda bir tarımsal üretimle, manifaktürel düzeyde süren, emek yoğun bir sınai üretim biçimiyle, henüz endüstriyel üretim için gerekli olan altyapıdan, olanak ve koşullardan yoksundur. Taniel Varujan Avrupa’da edindiği eğitimle donanımlı ve aynı zamanda sosyalist düşüncelere de eğilimli bir aydın olarak, anavatana döndükten sonra, işte dönemin bu görünümdeki emek dünyasını konu edinir, kaleme aldığı “Bir Mayıs” şiirinde; elbette, Avrupa’daki kapitalist sisteme dair eleştirel gözlem ve düşüncelerle yüklü olarak.

Ünlü romancı, eleştirmen ve araştırmacı yazar Hagop Oşagan, Batı Ermeni Edebiyatı Panoraması (Hamaynabadger arevmıdahay kraganutyan) adlı külliyatının Taniel Varujan’ı konu edinen bölümünde, özetle: “Bir Mayıs” ve yukarda isimleri zikredilen benzeri şiirlerde uç veren görüş ve fikirlerin, lirik şiirimizde alışık olmadığımız bir tarzda, mevzunun derin ve geniş hassasiyetleriyle birlikte, o güne dek hiç işlenmediğine değinir. Beri yandan da, onların büyük çoğunluğunun, idealize edilen bir düşüncenin zihinsel çabalarla gerçekliğe uyarlanmış olmalarından yakınır. Daha ileri giderek, “(…) Golgota Çiçekleri’nin bu demetini, toplumsal ıstırapların mihrabına konmuş güzel fakat yapma bir taç olarak nitelendirmeli.” der.

Yer yer romantik, hatta fantastik anlatımlara, abartılı mecazlara yer verse de, söylemek istediklerini ağırbaşlı bir üslupla dile getirir Taniel Varujan, “Bir Mayıs” adlı şiirinde. Daha ilk dizelerde, emekçilerin kendine ve doğaya yabancılaşmasına işaret eder Varujan. Sömürü sisteminin emekçi insana bakışını karakterize eden şu son derece çarpıcı “ekmeğin kurbanları” nitelemesiyle, onların nesneleştirilmelerine işaret eder… Doğasından kopartılan, paryaya indirgenen o, gün doğmadan madenlere, atölyelere tıkılan, günbatımından sonra azat edilen ağır koşullardaki işçiler için bir başkadır “güneş”in anlamı ve ne kadar can yakıcıdır, “güneşe hasret” kalmak…

YENİ BİR ‘İNSANLIK’

Taniel Varujan, dizelerinde, emekçinin üretken, yaratıcı ve dönüştürücü gücüne atıfta bulunarak, yeni bir “İnsanlık” ve “Ümit”ten söz eder, insanca yaşama tutkusunu her fırsatta duyumsatır bizlere. Lâkin emekçiyi köleleştirip yoksullaştıran hukuksuz bir çalışma düzeninde, sömürü çarkının nasıl kırılması gerektiğine dair tutarlı bir görüş ileri sürmez. Nihayetinde, sınıf bilincinin yeterli olmadığı ve daha ziyade kol gücüne dayalı bir iktisadi üretim biçiminin hüküm sürdüğü ortamı resmeder Varujan. Şiirlerinde hak savunuculuğunu gözetse de, emekçi yığınlar için hak aramaya dair bir çıkış yolu, bir yöntem önermez, öneremez belki de. “Yeter artık nemli bodrumlarda eriyip gitmelere” ya da “Varsın kıvılcım saçmasın çekiciniz örste” dizelerindeki “karşı çıkıcı” tavır, meselenin sınıfsal özüyle birlikte temellendirilmediğinden olsa gerek, sadece bir dayanışma ve birliktelik çağrısı olarak kalır. Baş kaldırıcı çıkış kendine bir zemin yaratamaz. Daha ileri giderek, şairin, “örgütlenme”yi ve “örgütlü mücadele”yi, bir hak arama biçimi olarak önermediğini ya da önermeyi akıl edemediğini söyleyebiliriz.

Eksikliğini duyduğum bir başka şey de, kadın işçileri konu edinen şiirler yazmışken, Varujan’ın, bu şiirinde, kadın emeğine yer vermemesidir. Çeviri sürecinde onlarca kez okuduğum dizelerde, sözcükler arasında emekçi kadını, kadın emeğini duyumsatan bir emare canlanmadı havsalamda, hiç bir biçimde. Tarımda, tütünde, pamukta, ipekte, halıda, dokumada ve daha nice alanda ter döken kadınlar unutulmuşlardı adeta.

İlginç olduğu için, belirtmeden geçemeyeceğim: Sondan bir önceki kıtada, iktidarı ve mutlak gücü temsil eden “kartal” simgesinin “emeğin gücü”ne tahvil edilmesi, o günlerin zihin dünyalarınca ne kadar kabul görmekteydi, bilemiyorum. Ama günümüz için yadırgatıcı olduğu kesin!

Tarihsel öneminden bağımsız olarak ve her şeye rağmen, sadece döneminin ve hatta şimdinin koşul ve sınırlarına hapsedilemeyecek bir şiirdir karşımızdaki. Ne acıdır ki, güncelliğini hâlâ koruyarak, günümüze ışık tutabilecek insani-toplumsal değerler ve yerinde tespitlerle, dahası sanatsal parıltısıyla, önemli bir şiirdir, Taniel Varujan’ın “Bir Mayıs”ı. Çünkü hak mücadelelerinin boyutu, biçim ve yöntemleri değişse de, zaman içerisinde önemli kazanımlar elde edilse de, bir virüs gibi mutasyona uğrayarak, hakimiyetini küresel düzeyde de pekiştirmiş olan kapitalist sistemin ezeli sömürücü özü değişmemiştir.

Bu vesileyle, Covid-19 küresel salgınının yol açtığı bu alt üst oluş ve belirsizlik ortamında, çalışma dünyasından kopmak durumunda kalan, zarara uğrayan ya da işten çıkartılan, güvenceli, güvencesiz sayısız insanla, işsizler ordusundaki muazzam artış; kitlesel yoksullaşmalar; kısalan çalışma saatleriyle ya da başka nedenlerle ücretlerin kesintiye uğraması; ücretten yoksun kalmalar, çaresizlikler… sömürü dünyasının acımasız çarkında, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin ayrılmaz bir parçası olarak, emeğin, işçi haklarının, örgütlü mücadelenin, dayanışmanın ne kadar hayati önemde ve ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha derinden hissettirdi bizlere…

Dilerim pandemi sonrası, iklim, demokrasi, hak ve özgürlük mücadelesinde yeni kazanımlarla tazelenir hayat!

BİR MAYIS

Lirim bugün kopararak tellerini,
Doğudan Batıya çağırır sizi.
Siz ey
Ekmeğin kurbanları,
Güneşe hasret oldum olası.

Kendimi gömülü buldum bu sabah
Çevremde açmış güllerin selinde.
Ve dikelerek,
İçtim toprağın özsuyunu,
İçtim bütün yuvaların cıvıltılı çoşkusunu.

Bana gelin; ben, Mayıs’ın büyücüsü –
Ben dönüştürürüm terinizi,
Paha biçilmez gülün, o cevahir çiyine.
Ben akıtırım güneşi
Kavruk kemiklerinize.

Atölyeden gelin bana; siz,
Şu güve yeniği dünyamıza
Yeni esaslar tesis ettiniz, nicedir.
Fırından çıkıp gelin; orada
Başınıza, ciğerlerinize kül ekilir.

Bana gelin tersaneden; şu taşıdığınız gemiler,
Sizin çelik tabutlarınızdır,
Yarınki.
Çıkın toprağın barsaklarından, bataklığın rahminden,
Kıra, tarlaya şimdi.

Bugün bana, bana gelin hepiniz,
Ne çok alev var yüreğimde, ne çok ışık can evimde.
Sizin killi
Çamurlarınızdan ben,
Yeni bir İnsanlık yoğururum, Ümitli…

Yeter artık nemli bodrumlarda eriyip gitmelere,
Köstebek misali, temiz havaya – hep
Hasret çekmelere.
Aç b’ilaç
Pas misali yapışmanız demirlere.

Varsın kıvılcım saçmasın çekiciniz örste,
Testerenizin dişleri sürülü kalsın
Tekerde.
Balta, kalsın saplandığı kütükte,
Varsın paslansın zamk içinde.

Ne gam, öksüz kalırsa motorun çarkı,
Atölyede sürünsün ecinniler sessizce.
Nereye dönerse
Dönsün makara; erimiş kayışlar
Dağılsın bütünüyle.

Haydi, sıyırın ter kokan işliklerinizi,
Gayrı ocağa atın
Kirli başlıklarınızı.
Güneşin yalımına bugün
Ben daldıracağım başınızı.

Gelin bana kardeşler, bana gelin!
Bugün hepinizin Mayıs şenliği…
Değil mi ki
Yaratıcı toprak,
Sadece sizin yaratıcı kanınıza konuşacak.

İşte meltem; siz, ey acılı canlar,
Açın yaralı bağrınızı, onun
Paha biçilmez tütsüsüne.
İşte pınar; eğin başlarınızı, onun
Işık huzmesine.

İşte şeftali ağacı; yağdırır çiçeklerini,
Sizin kanamış, nasırlı ellerinize.
İşte selvi,
Yaralı kollarınızla kucaklanmak sadece
Bütün istediği.

İşte Güneş, Güneş işte; bir tek
Size bakar bugün,
Sizin alnınızı öper sadece.
Hükmeden bütün öteki alınları
Boğar tükürüğe.

Sizindir kırlar, şehir sizin; sessiz
Sokaklarından kortejiniz geçsin.
Ve elbet
Bayraklar dalgalansın, çiçeklensin ümitler,
Ve haykırsın trompet.

Bütün kartallar şarkılarını söylesin sizlere gönlünce,
Lirim söylesin şarkısını gönlünce; ondan teller verdim,
Haykıran kartala,
Sizler adına,
Barsaktan yapılma.

Varsın donansın eşikleriniz güllerle.
Ay, belirip de
Alev gözlerini gezdirdiğinde,
Balsamla kutsasın kapılarınızı
Bu gece…

Türkçesi: Ohannes Şaşkal

ՄԱՅԻՍ ՄԷԿ

Քընարս այս օր, կըտըրտելով լարերն իր,
Ձե՜զ կը կանչէ Արևելքէն Արևմուտք,
Ո՛վ դուք
Հացի՛ զոհեր, որ ունիք միշտ արևու
Պասուք:

Այս առաւօտգըտայ հասակըս թաղուած
Հեղեղին մէջ շուրջըս ծաղկած վարդերուն.
Եւ կանգուն

Խմեցի աւիշն հողին, երգերը բոլոր
Բոյներուն:

Ինծի՛ եկէք, ես կախարդն եմ Մայիսին. –
Ձեր քըրտինքը ես կ’ընեմ գոհար ցօղն անգին
Վարդին.
Կը հեղում ձեր ոսկորներուն մէջ ցամքած`
Արփին:

Ինծի՛ եկէք գործատունէնուր երկար
Շաղուեցիք դուք մեր Աշխարհին ցեցակեր
Նո՛ր հիմեր.
Փուռէն
որ ձեր գըլխուն, սըրտին վրայ` մոխիր
Է ցաներ:

Ինծի՛ եկէք նաւարանէն` ուր կռեցիք
Նաւեր, վաղուան ձեր դագաղները պողպատ։
Ելէ՛ք արդ
Աղիքներէն հողին, ճահճին արգանդէն,
Դա՜շտն ու ա՜րտ:

Ինծի՛, ինծի՛ եկէք այս օր բոլորնիդ.
Սիրտս ա՜յնքան բոց ունի, հոգիսա՜յնքան լոյս
Որ ձեր խիւս
Ցեխերէն իսկ կը շաղուեմ նո՛ր Մարդկութիւն
Եւ նո՛ր Յոյս:

Հերի՛ք հիւծաք նըկուղներուն մէջ խոնաւ,
Եւ ունեցաք միշտ կարոտ, նման խըլուրդի,
Օդի,
Եւ ժանգի պէս երկաթներուն փարեցաք,
Նօթի՜:

Թող ձեր մուրճն ա՛լ չըկայծակէ սալին վրայ.
Մըխուած մընան թող ատամները սղոցինՀեցին.
Կոճղին խըրուած
թող խէժերէն ժանգոտի
Կացինն:

Ի՛նչ փոյթ թէ որբ մընայ շարժիչ մեքենան,
Եւ գործատան մէջ ճիւաղներ սողան լուռ.
Ի՛նչ փոյթ ո՛ւր
Դառնայ ճախրակն, ու խորտակուին լոյծ փոկերն
Ընդհանուր:

Դե՛հ, քրրտնաբոյր ձեր շապիկներն հանեցէք.
Թող ճենճոտած ձեր գըտակները նետուին
Հնոցին.
Գլուխնիդ այս օր պիտի սուզեմ արևուն
Բոցին:

Ինծի՛ եկէք, եկէք ինծի՛, Եղբայրնե՛ր,
Ձեր ամենուդ այս օր տօնն է Մայիսի,
Վասըն զի
Հողն ըստեղծիչ, ձեր ըստեղծիչ արեան լոկ
Կը խօսի:

Զեփիւռն ահա,՛- ո՛վ տառապեալ հոգիներ,
Ձեր կուրծքերուն բացէ՛ք վէրքերն` իր անգին
Խունկին.
Աղբիւրն ահա՛, թո՛ղ գըլուխնիդ իր լոյսին
Հակին:

Դեղձին ահա՛, ծաղիկներն իր կ’անձրևէ
Ձեր կոշկոճուած ձեռքերուն վրա արիւնոտ.
Եւ կարօտ
Կը զգայ մայրինոր գըրկէք զինք թևերով
Վիրոտ:

Ահա Արե՜ւն, Արե՜ւն ահա. լոկ ձեզի՛
Այս օր կ’նայի. կը համբուրէ միայն ձե՛ր
Ճակատներ.
Ան` բոլոր միւս ճակատներուն վրայ իշխող
Է թըքեր:

Ձե՛րն են դաշտեր, ձե՛րն է Քաղաքն, որուն լուռ
Փողոցներէն պէտք է անցնի լոկ այս օր
Ձե՛ր թափօր,
Դրօշներ ծըփան, ծաղկին յոյսեր, և գոռայ
Շեփոր:

Հանգի՜ստ երգեն թող ձեզ բոլոր արծիւներ.
Հանգի՜ստ երգէ քընարս, որուն, ձեզ համար,
Իբրեւ լար,
Ես արծիւի տըւի այս օր աղիքներ՝
Որ գոռար։

Թող ձեր շեմերը ողողուին վարդերով։
Երբ գայ լուսինն ու իր բիբերը բոցէ
Յածէ՝
Բալասանո՜վ թող այս գիշեր ձեր դուռներն
Օծէ…։


Artı Gerçek

Yorumlar kapatıldı.