***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
|
Soner Yalçın
“Toplama kampı” denince gözünüzün önüne ne geliyor? Hitler geliyor… Naziler geliyor… Auschwitz gibi 27 ana kamp geliyor… (Ve, 1.100 uydu kamp vardı.) Milyonu aşkı insanın üst üste barakalarda yaşamaya çalışması geliyor… Bakımsızlıktan, açlıktan ölenler geliyor… Gaz odaları geliyor… İnsanların kobay edilmesi geliyor… Eli silahlı askerler geliyor… Cinayetler geliyor… Siyasi, etnik ya da cinsel kimliğinden dolayı düşman görülenlerin kitlesel kıyıma uğratıldığı imha merkezleri geliyor… Bunları onlarca kez dizilerde-filmlerde gördünüz, kitaplarda okudunuz. Nazilerin “soykırım” yaptığı konusunda herkes hemfikir. Peki, toplama kampı denince aklınıza başka ne geliyor? ABD’nin, Kızılderililere, siyahlara, Çinlilere, Vietnamlılara… İspanyolların, Kübalı direnişçilere… İngilizlerin, Boerlere/Afrikanerlere… Almanların, Afrika halklarından Hererolara ve Nanalara… Fransızların, Cezayirlilere… Yani, sömürgeci yönetimlerin yaptıkları akla geliyor. Bu yapılanlara soykırım denmiyor nedense! Keza: Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa, Belçika, İtalya, Avusturya-Macaristan, Rusya ve Almanya’da “düşman sayılan” binlerce kişinin toplama kamplarına alındığı biliniyor. Bunlara da soykırım denmiyor! Burma, Ruanda, Kamboçya, Sudan gibi Üçüncü Dünya ülkelerinin yaptıklarına ya da Batı karşısına büyük güç olarak çıkan Çin’in uygulamalarına “soykırım” dediler! Sovyetler Birliği’nin Afganistan’da yaptıklarını bile “soykırım” olarak gördüler. Elbette Batı’da “nefret objesi” haline getirilen Osmanlı’nın Ermeni tehcir kararına “soykırım” demelerinde şaşıracak hâl yoktur. Konum bu değil; konuyu şuraya getireceğim: SANDIGINIZ GİBİ DEGİL Naziler, toplama kamplarına getirdiği Yahudileri sistemli olarak yok etti. Osmanlı, -askeri mecburiyetle aldığı- tehcir kararıyla, Suriye topraklarında topladığı Ermenilere ne yaptı? Suriye’de “toplama kampları” var mıydı? Bunlar, Nazi kamplarının benzeri miydi? Mesela, eli silahlı askerler kamp etrafında kuş uçurtmuyor muydu? Osmanlı “soykırım” yapmayı hedefliyor ise, “toplama kamplarında” yok etme niyetine devam etmiştir herhalde değil mi? Tahmin ettiğiniz gibi değil… Bu sebeple “soykırım” iddiasında bulunanlar Suriye kamplarından hiç bahsetmez! Tehcir kararıyla Suriye’ye getirilen Ermeniler burada neler yaşadı? Mesela, toplumdan izole edildi mi? Ta en başı farklıydı; tehcir olanlara 15 gün süre verildi. Öyle bir gecede evlere baskın yaparak zorla yaka-paça kamyonlara-trenlere doldurulmadılar yani… Yanlarına istedikleri kadar eşya alabileceklerdi. Mülklerini satabileceklerdi; eğer birileri çok ucuza almak isterse buna izin verilmeyecekti. (Ki örneğin, Talat Paşa 30 Temmuz 1915’te yayınladığı kararla çok ucuz fiyatlar üzerinden mal satın almış kişiler varsa, satışları iptal etmek, fiyatları normal seviyeye yükseltmek ve kanun dışı kâr sağlanmasını önlemek için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi.) Tehcir kararı alınan Ermenilerin (yiyecek, giyecek, bilet temini, sağlık gibi) tüm ihtiyaçları devlet tarafından/ “muhacirin tahsisatı” ödeneğinden karşılandı… Her muhacire günlük (büyüklere 3 kuruş, küçüklere 60 para) yevmiye verildi. Yani, Naziler gibi toplama kamplarında herkesin alyanslarına kadar her şeylerine el koymadıkları gibi yevmiye verdi devlet… “Soykırım” yapacak devlet, her gittikleri yerde Ermenilere nüfus kağıdı çıkarır mı? ARAZİ VERİLDİ Ve sanıldığı gibi Suriye’de bildiğiniz toplama kampları yoktu! (Ki örneğin, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Şam Konsolosu Karl Ranzi 28 Kasım 1916’da Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporunda Ermenilere Şam’da büyük evler tahsis edildiğini bildirdi.) İskân edilen her aileye eski iktisadi durumları ve mevcut ihtiyaçları göz önüne alınarak arazi verildi. Zanaat erbabı olanlara sermaye ve alet-edevat verildi. Devlet kurumlarında iş verildi. (Ki örneğin, Halep Valiliği’nin Dâhiliye Nezâreti’ne sunduğu 14 Haziran 1917 tarihli raporda, istihdam edilen Ermenilerin nerelerde çalıştıklarına dair sayısal bilgiler verdi. Halep’te askeri fabrikalarda 6 bin 400, imalâthanelerde 6 bin 200, Bağdat demiryolu hattında 200 Ermeni’ye iş verildi. Ayrıca 556’sı özel kurumlarda, 200’ü ev ve köşklerde çalışıyordu. Sanayi ve öğretmen okulları ile belediye hizmetlerinde çalışan Ermeniler vardı.) Evet, Suriye’de bildiğiniz gibi toplama kampları yoktu; öyle ki Ermenilerden bazıları karayoluyla Lübnan ve Mısır’a, bazıları deniz yoluyla ABD ve diğer ülkelere göç etti. Savaş bitiminden sonra 18 Aralık 1918’de, Osmanlı tarafından çıkarılan geri dönüş kararnamesiyle Ermeniler evlerine döndü… Böyle “soykırım” olur mu? https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/yalanlar-gercekler-6401843/ |
Yorumlar kapatıldı.