***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarıyla ilgili “soykırım” ifadesini kullanması nedeniyle AKP iktidarınca yürütülen dış politikayı eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarıyla ilgili “soykırım” ifadesini kullanması nedeniyle AKP iktidarınca yürütülen dış politikayı eleştirerek, “Recep Tayyip Erdoğan artık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir” dedi. Kılıçdaroğlu TBMM’deki parti grup konuşmasında, Biden’ın 24 Nisan açıklamasında “soykırım” nitelendirmesini kullanmasının Erdoğan’ın izlediği dış politikadan kaynaklandığı görüşünü dile getirdi. Erdoğan’ın “milli güvenlik sorunu” haline geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biden soykırım sözcüğünü iki kez kullandı. Bu Türkiye açısından çok büyük bir talihsizlik. Bugüne kadar pek çok iktidar geldi-gitti ama hiçbir Amerikan başkanı 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımlamadı. Beceriksiz bir yönetimin Türkiye’yi getirdiği noktadır bu. Erdoğan tam 3 gün sustu. Erdoğan’ın trolleri ‘Ey Kılıçdaroğlu ne diyeceksin’ diye sosyal medyada bekliyorlardı. Erdoğan bir dünya lideri, Erdoğan bir aslan. Erdoğan bir kükreyecek ki herkes duyacak bu kükremeyi… Erdoğan konuştu, kedi gibi bir miyavlama sesi geldi. Kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktan aciz olan bir kişiyle karşı karşıyayız. ‘Acaba biraz sert konuşursam başıma bir şeyler gelir mi?’ Türkiye yönetilmiyor, savruluyor” diye devam etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle ifade ettiği dış politika çizgisini Erdoğan ve AKP’nin “İhvan” eksenine kaydırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu eksen kayması Türkiye’nin başını belaya soktu. Dış politikayla yakından uzaktan hiç ilgisi olmayan eski milletvekilleri rüşvetçilerin tamamını getirdi büyükelçi yaptı. Kim Dışişleri Bakanı Türkiye’de? Mevlüt Çavuşoğlu mu? Zurnanın son deliği. Hulusi Akar mı? İbrahim Kalın mı? Fahrettin Altun mu? Pergoleci Fahrettin. Her kafadan bir ses çıkıyor. Dış politikanın ne olduğunu, tarihsel derinliğini bilirler mi? Bir büyükelçi olmanın hangi süreçlerden geçtiğini acaba bunlar bilir mi? Ne kadar üçkağıtçı adam varsa büyükelçi tayin edeceksin sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük devlettir diyeceksin. Erdoğan’ın aleyhinde bir sürü pankartlar asılmış. Dünyanın parasını ödediler, ‘Erdoğan’ı seviyorum’ diye. Türkiye’yi seviyorum diyen yok. Çünkü ‘şahsım devleti Türkiye’nin itibar kaybına uğramasının temelinde Türkiye’nin yönetilmemesi var. Akılla yönetilmiyor, ön yargıyla yönetiliyor. ‘Ben kralım, tek başıma yönetirim Türkiye’yi. Ben her şeyi biliyorum” havasına girdiğiniz andan itibaren o ülke kaybeder. Türkiye’nin kuruluşundan bu yana 1915 olaylarını Amerika’daki hiçbir başkan soykırım olarak tanımlamazken neden şimdi tanımladı? Bu soru önemli. Asıl sorulması gereken soru bu. Biden’a kızmanın bir alemi yok. O kendi iç politikasının gereğini yapıyor” diye konuştu. “Biden’ın önüne 1985 tarihli gazeteler konulsaydı keşke” ABD Başkanı’nın açıklaması öncesinde 22 Nisan’da yaptığı açıklamayla “soykırım” ifadesini kullanmasının iki ülke arasında onarılmaz bir hasar açabileceğini söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “ 19 Mayıs 1985 tarihinde New York Times ve Washington Post gazeteleri görülseydi ve o gazeteler Biden’ın önüne konulsaydı belki bu açıklama hiç olmayacaktı. Amerika’nın ve dünyanın önemli tarihçileri 1915 olaylarının soykırım olarak görülmeyeceğini ilan ediyorlardı bütün dünyaya” ifadesini kullandı. Birinci Dünya Savaşı döneminde 1915 olayları nedeniyle Ermeniler ile Türkler arasında ciddi travmalar oluştuğunu belirten Kılıçdaroğlu, “1. Dünya Harbi’nden başlayarak çok sayıda insanın yaşamını yitirdiğini görürsünüz. Siyasetçilere düşen görev geçmişin acılarını bugün siyasi malzeme yapmamalarıdır. Siyasilere düşen görev tarihin derinliklerinden ders çıkararak geleceği kardeşlik ve barış üzerine inşa etmektir. Bunu yaparsanız gerçek anlamda politikacı olursunuz. 1915 olayları acı mıdır? Acıdır. İncelenmeli midir? Gerekirse incelenmeli. Kim yapmalı bu görevi? Tarihçiler yapmalı. Türkiye bu konuda her zaman hazır olduğunu ifade etti. Tarihçiler gelsinler baksınlar bizim arşivlerimize. Ermenistan da arşivlerini açsın. Kin ve öfkeyi siyasetin malzemesi yaptığınız takdirde gelecek kuşaklara kini ve öfkeyi taşırsınız. Oysa siyasetçi kini ve öfkeyi günlük sıcak politikaya malzeme etmemeli” diye konuştu. |
Yorumlar kapatıldı.