İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Vaşington’da perşembenin gelişi çarşambadan belliymiş… Biz seni çok iyi tanıyoruz “Çirkin Amerikalı”

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
Muzaffer Ayhan Kara

2019’da hem ABD Senatosu hem de ABD Temsilciler Meclisi, 1915 yılında Ermenilerin maruz kaldığı katliamları tek taraflıymış gibi değerlendirerek “soykırım” olarak niteleyen tasarıları kabul etmişti.

24 Nisan yaklaştığında, ABD Kongresi’nin yüzü aşkın üyesi, bu hafta kaleme aldıkları mektupla Biden’a bir çağrıda bulundu ve seçim kampanyası sırasında verdiği sözü tutarak, 24 Nisan bildirisinde “soykırım” tanımını kullanmasını istediler.

Washington Post, Wall Street Journal, New York Times ve Reuters da 24 Nisan’a doğru Beyaz Saray kaynaklarına dayanarak yaptığı haber ve yorumlarda, Biden’in ‘soykırım’ tanımını yapacak ilk ABD Başkanı olacağına da dikkat çekti.

REAGAN YARI BUÇUK “SOYKIRIM” DEMİŞTİ!

Aslında 1981’de Ronald Reagan da dolayımlı olarak 1915’le birlikte yaşananları ‘soykırım’ olarak nitelemişti ama bu bir 24 Nisan açıklaması değildi. Reagan, ABD Kongresi’nce Yahudi soykırımı kurbanlarının unutulmaması doğrultusunda açılan Holokost Müzesi’nin açılışı dolayısıyla 22 Nisan 1981 tarihinde, bir başkanlık açıklaması yayımlamıştı.
Reagan o açıklamada şöyle demişti:

“Medeniyetin ne denli değerli, özgürlüğün ne denli önemli ve insanlık ruhunun ne denli kahramanca olduğunu ilelebet hatırlamalıyız. Öncesinde Ermenilerin, sonrasında ise Kamboçyalıların hedef oldukları soykırımlar ve daha çok sayıda insanın maruz kaldıkları zulümler gibi, Yahudi Soykırımı’ndan çıkarılan dersler asla unutulmamalıdır.”

Ankara, o zaman Reagan’ın bu dolayımlı açıklamasına bile sert tepki göstermiş, sonradan Biden’a kadar hiçbir ABD Başkanı ‘soykırım’ tanımlaması yapmaktan kaçınmıştı.

ÖNCEKİ İKİ BAŞKAN ERMENİSTAN GİBİ “BÜYÜK FELAKET” DEMİŞTİ

24 Nisan açıklamalarında Barack Obama ile birlikte görece değişim yaşandı. 2008’de başkan seçilmeden önce Obama, Ermeni ‘soykırımı’nın bir iddia ve görüş değil, kapsamlı bir şekilde belgelenmiş, tarihsel kanıtları olan bir gerçek olduğunu belirtmiş; başkan olduğu takdirde de ‘soykırım’ tanımı yapacağı sözünü vermişti.

Obama, başkan olduktan sonra 2009’da 24 Nisan’la ilgili açıklamasında doğrudan ‘soykırım’ dememiş ve daha önce yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak Ermenilerin kendilerine dönük ‘soykırımı’ ifade eden ve “büyük felaket” anlamına gelen “Meds Yeghern” tanımını kullandı.
Birinci dönem sonunda seçimde kaybederek görevini Biden’a bırakan Donald Trump da, 24 Nisan’ı anma yıl dönümünde yaptığı açıklamalarda Obama ile aynı kavramı kullandı. Trump, geçen yıl yaptığı açıklamada şöyle demişti:

“Bugün, uluslararası toplumla birlikte, 20’nci yüzyılın en korkunç kitlesel katliamlarından olan Meds Yeghern’de hayatını kaybedenleri anıyoruz. 1915’ten başlayarak, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına kadar, 1,5 milyon Ermeni tehcir edildi, katledildi ya da ölüme yürüdü.”

BİDEN’IN DOĞRUDAN TANIMI “SOYKIRIM” OLDU!

Bugün, Biden yaptığı 24 Nisan açıklamasında eveleyip gevelemeden ‘soykırım’ dedi! Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Ancak ben de yanıldım, Uğur Dündar’a Sözcü için verdiği mülakatta duayen E. Büyükelçi Şükrü Elekdağ da yanıldı! Çünkü ikimiz de benzer argümanlarla Biden’ın da önceki iki mevkidaşı gibi bir niteleme yapacağını öngördük. ABD’nin kolay kolay Türkiye’yi cepheden karşısına almayacağını düşündük.
Oysa Biden henüz başkan olmadan önce geçen yıl 24 Nisan’daki tweet’inde şöyle demişti:

“Bugün, Meds Yeghern-Ermeni Soykırımı sırasında Ermenilerin maruz kaldıkları mezalimleri hatırlıyoruz. Şayet seçilirsem, Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararını desteklemeyi ve insan haklarını öncelik olarak belirlemeyi vadediyorum.”

Biden, ‘soykırım’ kavramının hukuki bir kavram olduğunu, ilk kez 1948 tarihli BM sözleşmesi ile tanımlandığını, burada tanımlanan soykırım unsurlarının Ermeni tehcirinde yaşanmadığını pekala biliyor ama iç politikaya oynuyor. ABD’nin kışkırtmasıyla, eğit-donatıyla harekete geçen ve yenilince büyük ölçüde ABD’ye, Fransa’ya transfer edilen ve şimdi Ermeni diyasporasını oluşturan kesimlerin gazını alıyor. Çok ayıp ediyor. Türkiye’de zaten sevilmeyen “Çirkin Amerikalı”yı daha da çirkinleştiriyor.
Gören de sanır ki Amerika’nın yerlisi Kızılderililerin kökünü kurutan ABD değil! Gören de sanır ki Vietnam’da, Irak’ta katliam yapan, Anadolu’yu 1920’de yutmak ve Türkleri bertaraf ederek Ermenistan ve Kürdistan haline getirmek isteyen, Ege’yi Yunan’a ikram etmek isteyen ABD değil!

BİZ ABD’Yİ ÇOK İYİ TANIYORUZ

Biz ABD’yi 1923’te Türkiye ile yaptığı ama güya ABD’deki Ermeniler karşı çıktığı savıyla onaylamadığı Dostluk ve Ticaret Anlaşması’ndan tanıyoruz… Biz ABD’yi 1927’ye kadar Ankara’ya elçi göndermemesinden tanıyoruz…Biz ABD’yi 1974 ambargosundan tanıyoruz… Biz ABD’yi Muavenet zırhlısının ‘yanlışlık’ süsüyle batırılmasından tanıyoruz…

Biz ABD’yi Türkiye’ye karşı PKK’ya verdiği destekten tanıyoruz… Biz ABD’yi FETÖ’yü organize edip darbe girişimi yapmasından, daha önce 12 Mart’ tan, 12 Eylül’den tanıyoruz…

Biz ABD’yi onca masum diplomatın topraklarında hunharca katledilmesine çanak tutmasından tanıyoruz… Biz seni çok iyi tanıyoruz Çirkin Amerikalı!
“Ya istiklal ya ölüm!” diyen bir liderin takipçileri olarak Biden’a buradan diyorum ki, bugün yaptığın açıklamayı gözden geçir ve Türkiye’ye, ulusumuza hakaret etmekten vazgeç!

Biz seni çok iyi tanıyoruz Çirkin Amerikalı!

HÜKÜMETE VE MUHALEFETE DÜŞEN

Biden’ın açıklaması hakikaten çılgınlığın son perdesi… Demek ki 19 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde, özellikle son 10 yılda Türk Dışişleri devre dışı kalmış… Önüne gelen Türkiye’ye karşı ileri geri konuşabiliyor, amiyane tabirle pervasızca racon kesebiliyor.

Hükümet sade suya tirit bazı açıklamalarla küstahça nitelemeyi geçiştiremez. Biden’a derhal mütekabil bir yanıt gerekiyor. ABD’nin ‘canını yakacak’ o mütekabil yanıtı verdikten sonra da atılacak adım, sözde ‘soykırım’ açıklamasından dolayı özür dilenip geri çekilmesinin istenmesidir.

Dışişleri’nin bu kadar devre dışı kaldığı, Vaşington’da Türkiye’yi bir eski AK Parti milletvekilinin temsil ettiği bir dönemde çağrım karşılık bulabilir mi? Tabii sözüm sadece hükümete değil, Türkiye, çok şükür hükümetten ibaret değil. Sözüm muhalefete de… Muhalefet, Türkiye’yi yönetebileceğini Biden’ın küstahça tavrına ve açıklamasına karşı harekete geçerek pekala gösterebilir. Göstermelidir. Muhalefet partilerinde çok deneyimli diplomatlar var, eskiden görev yapmış olanlar var. İlk olarak da Montrö bildirisi gibi bu konuda da acilen bir açıklama yapabilirler. ABD yönetimine mektuplar yazabilir, ABD Büyükelçiliğine ziyaretler düzenleyebilirler. Ne kadar anlamlı olur mesela gidip de ABD Büyükelçiliğinin, İstanbul Başkonsolosluğunun kapısına bir bildiri ve siyah çelenk bırakmak ittifak partnerleri ve dostlarla birlikte… Ali Hikmet Akıllı, Canan Kaftancıoğlu, hadi göreyim sizi…


OdaTv

Yorumlar kapatıldı.