Yağmur KAYA
ARTI GERÇEK- Ermeni halkına dönük 1915’te hayata geçirilen soykırımın üzerinden 106 yıl geçti.
Ermeni halkı tarafından Kızıl Pazar olarak adlandırılan 23-24 Nisan 1915 gecesinde Osmanlı hükümeti dönemin başkenti İstanbul başta olmak üzere birçok kentte Ermenileri tutuklamaya ve sürgün etmeye başladı. Tehcir Kanunu’nun 29 Mayıs 1915’te onaylanmasının ardından Ermeni toplumunun çoğu zorla göç ettirildi ya da öldürüldü. Ermeni Diasporası’na göre gerek katliamlar ve münferit ölümler gerekse sistematik kötü muamele ve açlık sonucu en az 664 bin ve muhtemel 1,5 milyon Ermeni yaşamını yitirdi. Soykırımda on binlerce Ermeni çocuk, zorla ailelerinden kopartıldı ve Müslümanlaştırıldı.
İttihat ve Terakki hükümeti İçişleri Bakanı Talat Beyin emriyle 24 Nisan gecesi İstanbul’un çeşitli semtlerinden milletvekili, yazar, gazeteci, müzikolog, yayıncı gözaltına alındı. Ardlarında edebî çalışmalarıyla birlikte hikâyelerini de bırakan sayıları 200-250 civarında olduğu belirtilen Ermeni Aydınlar Ayaş ve Çankırı’daki toplama kamplarına götürülerek katledildi. Peki Osmanlı Ermenilerinin 1915’ten sonra edebiyatları nasıl bir yara aldı? Yazar Sevan Değirmenciyan’ın bu soruya yanıtı “Batı Ermeni edebiyatı mekanını, yazarını ve okuyucusunu kaybetti” oluyor.
İstanbul’da yaşayan Ermeni Aydınların 24 Nisan gecesi sürgüne gönderilmek üzere önce Sultanahmet’te bulunan hapishaneye götürüldüğünü söyleyen Değirmenciyan, Ermeni Aydınların kısa bir süre sonra Çankırı ve Ayaş’ta toplama kamplarına götürüldüğünü hatırlattı. Müzikolog-rahip Gomidas, araştırmacı-yazar Torkomyan gibi kimi Ermeni Aydınların farklı kişilerin araya girmesi sonucu İstanbul’a geri döndüğünü ifade eden Değirmenciyan, “Rupen Sevak, Taniel Varujan ve birçok yazar, hukukçu, gazeteci katledilecekti” dedi.
Osmanlıyı yöneten İttihat ve Terakki iktidarının başlıca amacının Ermeni Sorunu’nu, tüm bir halkı katletmek suretiyle nihai çözüme kavuşturmak olduğunu söyleyen Değirmenciyan, “Kısa bir süre sonra kurulacak olan cumhuriyet rejimi; Ermenilere ait kültürel varlıkların yok edilmesine yönelik bu politikayı sürdürdü. Yani 1915 Soykırımı’nın amaçlarından biri olan Ermenilere ait yaşayan ve yaşamayan tüm kültür zenginliğinin yok edilmesi ‘başarıyla’ uygulandı diyebiliriz. Çünkü o tarihten sonra Ermeni edebi, kültürel ve toplumsal yaşamı asla eskisi gibi olmadı. Yazarları ise beraber, okuyucusu da yok edilen Batı Ermeni edebiyatı bir daha asla 1915 öncesinde geldiği noktaya ulaşamadı” diye konuştu.
‘ERMENİ YURDUNU MERKEZ ALAN YENİ EDEBİYAT ÇALIŞMALARI’
Meşrutiyet’in 1908’de ilan edilmesiyle Ermeni edebiyatının önünde yeni ufuklar açıldığını söyleyen Değirmenciyan, “Abdülhamid rejiminin baskısından dolayı ülkeyi terk eden aydınlar geri dönmüş ve yeni bir şevkle üretmeye başlamışlardı. Yeni dergiler, Neo-Paganizm gibi edebi akımlar, İstanbul’da değil de Ermeni yurdunu merkez alan yeni bir edebiyat oluşturma çabaları, Abdülhamit döneminde kaybedilen insanların anılması o dönem edebiyatını belirleyen unsurlar” dedi.
‘EŞİ VE ARKADAŞLARI DEVLET MEMURLARINA RÜŞVET VEREREK ESERİNİ ALDI’
Değirmenciyan, “Taniel Varujan’ı ele alalım mesela. Sivaslı bir şair. 1884 doğumlu. İlköğrenimini Sivas ve İstanbul’da aldıktan sonra İtalya ve Belçika’da yükseköğrenim görür. 1908 sonrasında memleketi Sivas’a döner, öğretmenlik yapar. İstanbul’a gelir ve çalışmalarına burada devam eder. Evi İstanbul Elmadağ Nalbant Sokakta. Sakızağacı’ndaki Lusavoriçyan Okulu’nun da müdürü. Yayınlanmış üç şiir kitabı vardı; edebiyattaki yeni arayışların odağında bulunan en önemli iki derginin ‘Mehyan’ ve ‘Navasart’ın kurucuları arasındaydı. Ermeni edebiyatının en önemli yazarıydı. 24 Nisan’da tutuklandı. Sürüldü. Çankırı’dan Ayaş’a götürülürken Tüney’de kendisi gibi şair olan Dr. Rupen Çilingiryan-Sevak ile hunharca katledildi. 31 yaşındaydı. Eşi ve arkadaşları ‘Ekmeğin Şarkısı’ adlı tamamlanmamış son eserinin el yazmalarını devlet memurlarına rüşvetler vererek aldılar ve 1921’de İstanbul’da yayınladılar. ‘Şarabın Şarkısı’nı da yazmak istiyordu, Ermeni destanı ‘Sasun Delileri’ ni yazmak istiyordu.” dedi.
‘ARAYIŞI, ÇABASI YERLE BİR OLDU’
Batı Ermeni edebiyatının 1915’ten sonra mekanını, yazarını ve okuyucusunu kaybettiğini vurgulan Değirmenciyan,“Ermeni edebiyatının arayışları, çabaları yerle bir oldu. Dilini kaybetti. Bugün Batı Ermenicesinin UNESCO tarafından kaybolma tehlikesi altında bulunan dillerden biri olarak nitelenmesinin nedeni 1915 Soykırımı’dır” diyen Değirmenciyan “Soykırım’dan sonra edebiyat yapmak mümkün müdür?” sorusunun hala bir yanıt aradığını ifade ederek şunları söyledi: “Lübnan, Suriye, Fransa, Türkiye, Amerika 1915’den sonra bir süre Ermeni edebiyatının merkezleri oldular. Fakat 1915 bir kırılma anı. Soykırımın, felaketin şiddetini bu edebi yok oluşta görmek ürkütücü, korkunç aslında.”
Yorumlar kapatıldı.