Ermeni Soykırımı ve Türkiye yakın tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen ve 2008’den bu yana çalışmalarını Clark Üniversitesi Tarih Bölümü Holokost ve Soykırım Çalışmaları Merkezi’nde sürdüren Taner Akçam yeni bir kitap kaleme aldı.
Akçam’ın çalışması Aras Yayıncılık tarafından yayınlandı.
Akçam kitabın girişinde Hrant Dink’e seslenen bir not yazdı. Not şöyle:
“Sevgili Hrant,
1915 soykırım mıdır değil midir tartışmalarından uzak dururdun. Yarı alaylı, “ben milletimin başına geleni biliyorum, siz ne derseniz deyin” derdin. “Bu topraklarda bir millet yaşıyordu, şimdi yok, köklerinden koparıldılar, bir ağacın kökünden koparılması gibi. Bir milletin hayatına son verilmesini, bir yaşamın yok edilmesini kelimelere sığdıramam, önce bunu anlayın. Bulacağınız hiçbir kelimenin bu insani dramı anlatmaya yetmeyeceğini düşünüyorum.”
Soykırım kelimesini bir kere, o da çok köşeye sıkıştırıldığın için kullandın ve hemen dava açtılar sana. “Madem ki öyle istiyorsunuz, peki o halde buyrun, evet, 1915 soykırımdır” diye savunma yapmaya karar verdin. “Ben davayı tam bir tarih kürsüsüne çevirmek istiyorum. Taner, lütfen hazırlan ve beraber hazırlanalım. Düşündüğüm şu, evet, soykırımdır, diyeceğim ve tek tek, madde madde dizerek savunma yapacağım. Soykırımdır, çünkü… soykırımdır çünkü… öyle bir savunma yapacağım ki, burada tarihi yargıladıklarını kendilerine göstereceğim. Yargıladıkları ben değil, tarihtir. Tarihi yargılayamazlar.”
Bu kitap senin yapmak istediğin savunmanın bir parçası olsun Hrant. Ve bir daha “soykırım” dediği için hiç kimse öldürülmesin.”
Aras Yayınları, çalışmayı şu sözlerle özetliyor:
“Yaklaşık otuz yıldır Ermeni Soykırımı alanında çalışan tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi, soykırımın tarihine ilgi duyan, konuya dair temel bilgileri ve güncel tartışmaları merak eden okurlar için, 1878-1923 sürecinin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin genel bir çerçeve, özet bir tarihçe sunuyor.
İmparatorluk topraklarında yaşayan neredeyse her dört kişiden birinin Hıristiyan olduğu demografik gerçeklik, soykırımın yalnızca Ermenilerle sınırlı kalmaması, süreç boyunca Hıristiyan unsurların sosyal ve kültürel olarak yok edilmesi, Cumhuriyet politikalarının da farklı yollarla bu süreci devam ettirmesi, bugünün Türkiye’sini anlamak açısından da kilit önem taşıyor.
Ermeni Soykırımının Kısa Bir Tarihi, Osmanlı Hıristiyan nüfusunun bir arada yaşamdan yok oluşa nasıl sürüklendiğini, imha kararını alan özneleri ve alandaki failleri, deneyimli bir tarihçinin derin birikiminden süzülmüş akıcı bir kurgu ve duru bir dille sunuyor okura.”
Akçam, kitaptaki bir bölümde şöyle tanımlıyor 1915 ve sonrasında olanları:
“Otuz yılı aşkın süredir bu konu hakkında çalışan biri olarak, Ermeni Soykırımı hakkında genel birkaç gözlemimi okuyucuyla paylaşmak isterim. Dışarıdan ilk bakışta, soykırım tam anlamıyla keşmekeşin egemen olduğu, sistemsiz, her şeyin son derece plansız ve düzensiz olduğu bir süreç gibi görünür. Merkezi otoritenin çok zayıf ve/veya beceriksiz olduğu, olayların seyrinin, büyük ölçüde yerel yöneticiler veya güçlerce belirlendiği zannedilir. Ben bu görünüşün gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu kanaatindeyim. Tüm kaotik, plansız ve sistematik olmaktan uzak görünümüne rağmen, olayların gelişimini belirleyen çok sağlam bir iskelet-ana yapı söz konusuydu. Gelişmelerin yönü esas olarak bu sağlam iskelet tarafından belirlendi ve İttihatçılar, hedef olarak belirledikleri şeyleri de büyük ölçüde gerçekleştirdiler.”
Taner Akçam’ın yayımlanmış Türkçe kitaplarından bazıları şöyle: İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu (Ankara: İmge, 1996); ‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’ (İstanbul: İletişim, 2008); Kanunların Ruhu, Ümit Kurt ile birlikte (İstanbul: İletişim, 2012); Ermenilerin Zorla Müslümanlaştırılması (İstanbul: İletişim, 2015); Naim Efendi’nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları (İstanbul: İletişim, 2018).
Yorumlar kapatıldı.